Yüksek enflasyon ve devalüasyon kapıda
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü mezunu CHP Genel Başkan Yardımcısı ve sözcüsü Faik Öztrak ekonomi bürokrasisinde yıllarca en üst düzeyde görevler üstlendi.
1977-1978 döneminde Birmingham Üniversitesi’nden Kalkınma Finansmanı konusunda lisansüstü diploma ve mastır yaptı
1978’de Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) göreve başladı.
DPT’de Daire Başkanlığı, Genel Müdürlük, Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu.
2000’de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nda Başkan Yardımcısı, 2001 krizinden sonra ise Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’in Hazine Müsteşarı oldu.
Kemal Derviş ile birlikte Türkiye’nin “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” hazırlanmasında, uygulanmasında ve uluslararası kuruluşlarla müzakeresinde en üst seviyede koordinasyon görevini üstlendi.
Demem o ki Türkiye’nin yetiştirdiği gerçek ekonomisttir Öztrak.
Faik Öztrak ile konuştum.
-Soru: Bu karar ekonomiyi nasıl etkiler?
Öztrak dedi ki;
“Kurdaki artışla, rekor seviyeye ulaşan Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) faturası da olağanüstü bir seviyeye çıktı.
Geçmişi bilmeyen geleceği şekillendiremez.
Öncelikle şu hatırlatmayı yapmak gerekir.
Kamu açıklarının yükünü hazinenin çekmeye başladığı yıllar çok geride kalmadı.
Hazine açıkları o kadar büyüdü ki kara delikler kapatılamaz hale geldi.
Kamu kurumları, belediyeler ve KİT’ler birbirlerine ve başta Hazine olmak üzere diğer kamu kurumlarına olan borçlarını ödeyemediler.
Derinleşen ekonomik krizlerin çözümü kolay olmayınca dahiyane (!) yöntemler ortaya çıkarmak Türkiye’deki dahi (!) siyasetçi ve bürokratlara düşmüştü.
Cin fikirli ekonomist bozuntuları ortaya çıkarak şöyle dediler:
-“Aile içinde borç/alacak olur mu?”
Temizlenemeyen borçlar tahkim uygulaması sonucu Hazine’nin ve T.C. Merkez Bankası’nın üzerine kaldı.
-Soru: Evet bu tahkim uygulamasını hatırlıyorum. Ama sonucu da yüksek enflasyon ve devalüasyon oldu değil mi?
Öztrak dedi ki;
“Şu tabloya dikkat çekiyorum.
1984, 1989 ve 1992 yıllarında Türkiye’de kamu borç/alacaklarının tahkimine ilişkin veriler şöyle:
Toplam Tahkim Borcu/Bütçe Harcamaları şöyle
-1984 yılında: Yüzde 108
-1989 yılında: Yüzde 14
-1992 yılında: Yüzde 42
Toplam Tahkim Borcu/Gayri Safi Millî Hasıla:
-1984 yılında: Yüzde 18
-1989 yılında: Yüzde 2
-1992 yılında: Yüzde 8
Toplam Tahkim Borcu/İç Borç Stoku:
-1984 yılında: Yüzde 88
-1989 yılında: Yüzde 13
-1992 yılında: Yüzde 59
Verilen Tahkim Tahvilleri/İç Borç Stoku:
-1984 yılında: Yüzde 5
-1989 yılında: Yüzde 2
-1992 yılında: Yüzde 11
Merkez Bankasına verilen Tahkim Tahvilleri/İç Borç Stoku:
-1984 yılında: Yüzde 56
-1989 yılında: Yüzde 2
-1992 yılında: Yüzde 22
Görüldüğü gibi 1992’de yapılan tahkimin büyüklüğü iç borç stokunun yarısından daha fazladır.
Yapılan borç silme operasyonun sonucunda Hazine’nin üzerine kalan borç yükünün göstergesi olan tahkim tahvilleri sonucunda iç borç stoku yüzde 11 oranında artmıştır.
Bir yasa ile iç borç stokunu bir günde bu kadar artırmanın sonuçları, uygulamanın yapıldığı Temmuz 1993 tarihinden birkaç ay sonra yaşanan olaylarla görülmüştür.
Bu kadar büyüyen iç borç stokunu yönetmek için gerekli olan siyasi irade ortaya konulamayınca, 1994 Krizi yaşandı. Dolar kuru yüzde 207.3 arttı.”
-Soru: İngiliz Mehmet Şimşek ve Amerikalı Gaye Erkan tarafından hazırlanan torba yasada KKM ödemeleri için Merkez Bankası görevlendirildi.Bu ne sonuç doğurur?
Öztrak dedi ki;
“Dahice çözüm bulmuşlar (!)
Bugün getirdikleri torba kanunda bu yükü bütçe açığından saklamak için Hazine’nin KKM desteği ödemelerinin Merkez Bankası tarafından yapılması öngörülmüş.
Yani KKM’nin neden olduğu bütçe açığının üstüne Merkez Bankası şalı örtülüyor.
Yapılan düzenleme bütçe açığının para basarak finanse edilmesi anlamına gelir ki sonu yüksek enflasyon ve devalüasyon kapıda demektir.
Eğer ‘rasyonel’ dedikleri politikalar buysa, vay halimize…”