Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hulki CEVİZOĞLU
Hulki CEVİZOĞLU

Yolun sonu şimdiden belli oldu

Anayasa Mahkemesi’nin “terör bağlantısı” nedeniyle 11-0’lık oylama ile kapattığı DTP’nin hiç ders almadığı görülüyor.
Eski DTP’nin artık “Siyasi yasaklı” olan Genel Başkanı Ahmet Türk, Cuma günü istifa ederek “sine-i millete döneceklerini” ilan etmişti. Ama bunun bir numara olduğu anlaşıldı.
Ahmet Türk, Cuma günkü basın toplantısında, beklediğim gibi, milletvekilliği nimetlerinden vazgeçemediklerini gösterdi. Ve, istifa etmediler.
“İstifa kararını hep birlikte gözden geçirdik” dedi ama, asıl akıl hocalarının ya da emir yerinin İmralı olduğunu da net biçimde açıkladı.
Ahmet Türk, “İmralı’ya giden avukatlar Sayın Abdullah Öcalan ile görüştüler. Sayın Öcalan Meclis’te kalmamızı istedi”
dedi!..
Bu parti niye kapatılmıştı?
Terör örgütü PKK ile işbirliği yapmak ve onun siyasi uzantısı olmak suçundan.
Peki şimdi ne yapıyorlar?
Yine Öcalan’dan talimat alıyorlar!..
Anlaşılıyor ki, daha şimdiden yeni akıbetleri de belli!..
Yazık, kendilerini var eden demokrasi yerine terörü kucaklıyorlar..

* * *

Halkını koruyamayan Hükümet...
Doğu ve Güneydoğu’muzun birçok kentinde olduğu gibi Muş’ta da gösteriler yapıldı.
Terör örgütü PKK halkı, esnafı tehdit ederek yasadışı eylemlerinin içine çekmeye çalıştı. Ve, devletin olmadığı yerde çekti de.
En son Muş’ta ekmek teknesi dükkanı ve aracı yakılan bir vatandaşımız -devlet kendisini koruyamadığı için- silaha sarıldı ve göstericilere ateş açtı, iki kişi öldü.
Çok acı bir durum.
Ama bu, yıllardır böyle.
22 Temmuz 2007 genel seçimleri sırasında da böyleydi. Bu tehdit ve korkutmalar ile DTP denen parti oy topladı, bağımsız soktuğu adaylarına ve de belediye başkanlarına.
Silah tehdidi ve korkutma ile PKK’nın adamlarına oy çıktı. Bir kısmı milletvekili, bir kısmı belediye başkanı oldu. Ve, doğal olarak PKK’ya hizmet yarışına girdiler.
Devlet ise, seyretti.
Bunun adı demokrasi oldu!..
Düşünebiliyor musunuz, dükkanı yakılan ve kendisini korumak isteyen vatandaşlarımızın durumunu? Bu insanlar evlerine nasıl gidip gelecek, işyerlerini nasıl açık tutabilecek, gündüz ya da gece, nasıl güvenlik içinde olacak, devlet onlara koruma verecek mi, verse ne olacak?..
Acaba, AKP Hükümeti bölgeyi teslim etti de haberimiz mi yok?

* * *

İşsiz bırak, hakaret et!..
Başbakan Erdoğan hem insanlarımızı işsiz bırakıyor, hem de hakaret ediyor.
Neymiş, “Devlet malını yemeyen domuzmuş!” ..
TEKEL işçileri devlet malını mı yiyordu?
Binlerce işçiyi özelleştirme adı altında işsiz bırakan bu hükümet değil mi?
Ürettikleri sigarayı, rakıyı özel sektöre satan, buradan milyonlarca dolar kazanıp bunu işçilere vermeyip, bir de işinden eden AKP Hükümeti değil mi?
Evet, o
Ama bu insanlarımız Ankara’da AKP önünde ya da parklarda hak aramak için toplanınca; karda kışta üzerlerine, gözlerine biber gazı sıktıran da bu hükümet.
PKK gösterilerine, dağdan inenlere göz yum; TEKEL işçilerinin gözüne gaz sık!..
Bakınız iş artık hangi noktaya geldi?
Bir TEKEL işçisi, “AKP’ye oy verdiğim bu elimi kesiyorum” diyerek bileğini kesti.
Ne demişler, bir musibet bin nasihatten yeğdir..

* * *

Ne Cumhuriyet ne de Osmanlı tanırlar!..
Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları kendilerine sığınak olarak Osmanlı’yı seçiyor.
Bugünkü adları Neo-Osmanlı!..
Cumhuriyet’e hakaret edip, Osmanlı’ya dönerlerse işgalcinin gözüne girebileceklerini sanıyorlar.
Oysa durumun öyle olmadığını bir tarihi belge ile sunmak istiyorum...
Yıl 1919, günlerden 29 Mayıs.. Fatih’in İstanbul’u fethinin 466. yılı.
Ama, işgalciler “Osmanlı’nın fetihlerinin” de kutlanmasına izin vermiyor.
İstiklal Harbi Gazetesi’nin 30 Mayıs 1919 tarihli 1. sayfasında şöyle yazıyor:
“FETİH GÜNÜNÜ KUTLAYAMADIK
Türkler, İstanbul’un Sultan Fatih tarafından fetih günü olan 29 Mayıs’ı bu yıl kutlamaktan men edildiler. Güzel İstanbul 460 yıl evvel (Doğrusu, 466 yıl olacak-HC) dün Türk Orduları tarafından alınmıştır.”
Kulaklara küpe olsun.
İşgalci ne Osmanlı’yı tanır, ne de Cumhuriyet’i. O yüzden dışarıya karşı hep birlik içinde olmalıyız.
Değil mi?..

Yazarın Diğer Yazıları