Yolsuzluk yapan kazanırsa halk kaybeder
Bir çok gazete manşetinde, yolsuzluk ve usulsüzlük haberleri vardı. Son yıllarda ABD bağlantılı ve ABD''de bir çok yolsuzluk soruşturması yapıldı, yapılıyor.
Kamuoyunda en çok konuşulan hayat pahalılığı, ikincisi yolsuzluk haberleri ve iddialarıdır.
Kimin ne gibi yolsuzluk yaptığı, devlet malının nasıl kullanıldığı kamuoyu tarafından biliniyor. Bu sorun halkın moralini bozuyor ve iktisadi anlamda paniğe, güven bunalımına neden oluyor. Yolsuzluğun tartışılması yerli ve yabancı sermayeyi kaçırıyor, yatırımları engelliyor. Ekonomik istikrarı daha çok bozuyor.
Ardahan''da babalarımızın konuştuğu bir olay vardı… Atatürk döneminde bir ilk okul öğretmeni okul kapısındaki üç mismardan (kapıyı tutan büyük demir çivi) birini çıkarıp kendi evinin kapısına çakmış. İlk okul müfettişi bu olayı tepit etmiş. Öğretmen ihraç edilmiş ve bir yıl hapis yatmış. Adamı ''''bir mismar için bir yıl hapis yatan öğretmen'''' olarak tarif ederlerdi.
Osmanlıdan beri halk arasında ''''Devlet malı Deniz'''' sözü, toplumun yolsuzluk konusunda düşük bir hassasiyete sahip olduğunu gösteriyor.
Uygulamada bazı siyasilerden, önceki hayatı, kazancı ve geliri belli olduğu halde, çok zengin olanlar var. Bu gibilerin basına ve bazı gazetecilere para dağıttığını ve bazı medyayı finanse ettiklerini herkes biliyor. Buna rağmen eğer bunlar siyasette başarılı oluyorlarsa, toplum yolsuzluğa karşı duyarsız demektir.
1975 yılında Rose-Ackerman, Yolsuzluk Ekonomisi, "Economics of Corruption" isimli bir makale yayınladı. O tarihten beri yolsuzluk ekonomisi alanında çok sayıda makale ve kitap yayınlandı.
Yine yolsuzluk ekonomisi içinde "yolsuzluk teorisi" (Theory of corruption) diye bir teori de dikkat çekmiştir. Bu teoriye göre, her toplum, hizmet yapan iktidarların yolsuzluklarını hoş görme eğilimindedir.
Yolsuzluk ekonomisi ile savaşmak için, dünyada birçok organizasyon kuruldu. Nobel Ödüllü İktisatçı Gary Becker ve Amerikalı Yargıç Richard Posner halka açık tartışma yapılan bir blog (Web ağ günlüğü) açtılar.
Bazı üniversiteler yolsuzluk ekonomisini ders olarak koydular. Bunlar arasında Kanada Regina Üniversitesi, ABD Florida State Üniversitesi ve Almanya Passau Üniversitesi gibi üniversiteler de var. Bu derslerde, "Gelişmekte olan ve geçiş ülkelerinde ekonomik, sosyal ve politik bir sorun olarak yolsuzluk, rant arayışları ve rant ekipleri, yolsuzlukla verimlilik arasında ilişki, bazı yolsuzluk kaynakları: Gelir toplama, dış yardım, doğrudan yabancı yatırım, yoksulluk düzeyindeki ülkelerde yolsuzluğun büyüme ve kalkınmaya etkisi" gibi konular okutulmaktadır.
Dünyada yolsuzluk sonuçlarına bakarsak; özellikle devleti kendi malı gibi kullananlardan hiç birisi cezasız kalmamıştır. Eski adı Zaire, şimdiki Kongo Demokratik Cumhuriyetinde diktatör Mabutu 1965 yılından 1997 yılına kadar iktidarda kaldı. Mabutu 1997 yılında önce Togo oradan da Fas''a sınır dışı edildi. Kendisini ve beraberindekilerin ülkenin yeraltı zenginliklerinden 10 milyar doların üstünde kişisel servet edindikleri açıklandı.
Hüsnü Mübarek; 2011 yılında kendisi ve oğulları tutuklandığında, iki oğlunun İsviçre bankalarında 34 milyar doları olduğu anlaşıldı. Amerika''nın Sesi Radyosu Hüsnü Mübarek ve ailesinin 70 milyar dolar mal varlığı olduğunu açıkladı.
Arap Baharı ile devrilen Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali ve ailesi 23 yıl boyunca Tunus''u demir yumrukla idare etti. 15 milyar dolar serveti sorgulandı.
Kaddafi''nin Kanada''da 2.4 milyar doları, Avusturya''da 1.7 milyar doları, İngiltere''de 1 milyar doları ilgili devletler tarafından donduruldu.
Yolsuzluk alanında uygulamada ve yabancı menşeli raporlarda, Türkiye ile ilgili tenkitler var.
Avrupa Birliği raporlarında, 2002 yılında AB''ye uyum gerekçesiyle çıkarılan kamu ihale kanununun, 2019 yılına kadar 50''si kanun ve gerisi kararname olmak üzere 186 kez değiştiği tenkit edildi. 2019 Şubat ayındaki Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi''nde Türkiye raporunda Türkiye''de yolsuzluğun birçok alanda yaygın olduğu vurgulandı ve bir önceki raporda yer alan uyarılar hatırlatıldı.
2019 Nisan sonunda; OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı) yabancı kamu görevlilerine rüşvet konusunda; "Türkiye''nin sürekli olarak OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesinde belirtilen kilit hususlara uymaması ve yurt dışı rüşvetle mücadele kanunlarını uygulamaması nedeniyle ve Ekim 2019''a kadar herhangi somut adım atılmaması durumunda Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu 2020 yılında Ankara''ya üst düzey bir heyet gönderecektir." şeklinde uyarmıştı.
TÜSİAD tarafından yaptırılan "İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye''de Yolsuzluk" araştırmasından ortaya çıkan bir sonuca göre, birçok insan Türkiye''de yolsuzluğu bildiği halde ihbar etmiyor veya pasif kalıyor. Araştırma için işletmeler nezdinde yapılan anketlerde, yolsuzluğu ihbar etmem diyenlerin yüzde 60''lık kısmı, neden ihbar etmediklerinin gerekçelerini şöyle sıralıyor;
*Yasal bir ihbar mekanizması yok (yüzde 30),
*Sonuç vermez (yüzde 12),
*Uğraşmak istemem (yüzde 5),
*Ödüllendirildiğim bir sistem yok (yüzde 7),
*Kimliğimin ifşa edileceğinden çekinirim (yüzde 6).
Sonuç olarak; Türkiye''de ekonomik istikrarı sağlamanın şartlarından birisi ve en önemlisi, devlette yolsuzluğu önlenmek ve kamu kaynaklarını etkin kullanmaktır.