Yolsuzluk toplumları yozlaştırıyor

1999 yılında yapılan ilk Stand-by düzenlemesinde IMF, yolsuzluğun önlenmesinde dünya bankaları uzmanlarının da devreye girmesini istemişti. Aradan 7 yıl geçti, Avrupa Birliği’nin (AB) 2006 yılı Türkiye İlerleme Raporu’nda, yine yolsuzluktan şikayet edilerek, ihale yasasının 9 defa değiştiği, belediyelerin bazı ihaleler için, yasa dışı tutulduğu vurgulanıyordu.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, “2013 Yolsuzluk Algısı Endeksi”ndeki yolsuzluk sıralamasında Türkiye 53. sırada yer aldı. Raporda yer alan 177 ülkenin üçte ikisinin yolsuzluk konusunda ortalamayı oluşturan 50 puanın altında olduğu açıklandı. Türkiye’nin puanının ise 50 olduğu belirtildi.
Dünyada bir ülkede yapılan yolsuzluklar diğer ülkeleri de rahatsız ediyor.
Ayrıca yolsuzluğun görünmeyen ve sonradan anlaşılan bir yanı, toplumda yozlaşma yaratmasıdır. Bunun içindir ki sivil toplum örgütleri ve uluslararası kuruluşlar yolsuzluk araştırmaları yapıyor.
Yolsuzluk, kamu yetkisinin özel çıkar için kötüye kullanılmasıdır.. Bu özel çıkar, para veya siyasi mevki şeklinde olabilir. Bürokratik çerçevede olursa, adı rüşvet oluyor. Rüşvet yanında, devlet kurumlarının dolandırılması, hemşeri, akraba ve partili kayırma, vergi kaçırma, kamu ihalelerine fesat karıştırılması, hazine arazilerinin işgali de yolsuzluk örnekleridir.
İstanbul Üniversitesi Mezun ve Mensupları Vakfı tarafından yapılan “Yolsuzluğa Bakış-İstanbul Örneği” araştırmasında, İstanbul halkı yolsuzluğun yoğunlaştığı kurumların ilk üç sırasında; gümrük, siyasi partiler, belediyeleri görmüştür.
Yolsuzluk, birinin haksız zenginleşmesine yol açtığı için, insanlar arasında haksız rekabet yaratmış oluyor.. Piyasada da yolsuzluk yapan firmalar lehine haksız rekabet yaratıyor.. Üstelik yapanın yanında kâr kaldığı sürece, diğer insanlar için kötü örnek oluşturuyor.. “Köşe dönme aracı haline gelmiş oluyor” , yolsuzluk yapanlar artıyor.. Yani toplumsal yozlaşma tırmanıyor.
En kötüsü, halkın yolsuzluğu algılama biçimidir. Uluslararası kurumlar Türkiye’deki yolsuzluğun çözülmesi gerekir diye düşünürken bizim halk, yolsuzluğu çok önemli görmüyor. Yine aynı vakfın araştırmasında Türkiye’nin çözülmesi gereken sorunları arasında yolsuzluk beşinci sırada yer alıyor ve halkın yalnızca yüzde 8.9’u yolsuzluğun çözülmesini önemli görüyor. “Bal tutan parmağını yalar” sözü de bu sonucu gösteriyor.
Bugünkü mevzuatla ve bugünkü yaklaşımla Türkiye’de yolsuzluğu önlemek imkanı yoktur.
Her şeyden önce, milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmalıdır.. Milletvekili dokunulmazlığının zaman aşımı sağlamak için bir zırh olarak kullanılması önlenmelidir. Aksi halde yolsuzluk yapanlar bu yoldan sağladıklarının bir kısmını harcayarak milletvekili olabilirler.
Yolsuzluğun cezası da yetersizdir.. Yolsuzluk yapan birkaç yıl hapis yatmayı da göze almış demektir. Hapisten sonra yolsuzluktan elde ettikleri yine kendisine kalıyor. Oysa ki yolsuzluk yapanların, tespit edilen yolsuzlukları geri ödeyinceye kadar hapiste tutulması gerekir. Bu gibilerin tüyü bitmemiş yetim hakkını, toplumdan aldıklarını geri ödemeden kurtulmaları yanlıştır.

Yazarın Diğer Yazıları