Yok devenin hörgücü!
Meclis’e sevk edilen “Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” kabul edilirse Başbakan’ın “Ben görevlendirdim” dediği üst düzey kamu görevlisi hakkında, savcılar tarafından soruşturma açılamayacak, mahkemeler tarafından işlem yapılamayacak. Dolayısıyla, bu kanunla Başbakan’a görevlendirdiği kişilere “dokunulmazlık vermek hakkı” tanınmış oluyor. Bu durum, “kanun önünde eşitlik” denilen evrensel hukuk ilkesine ve Anayasa’ya aykırıdır, yani hukuk dışıdır. Bu yetki, sadece MİT mensupları için konulmuştu ama şimdi “Başbakan’ın görev verdiği” görev tanımı yapılıp yapılmayacağı henüz belli olmayan kişilere yaygınlaştırılmak isteniyor.
Roma Hukuku’nda “İmparator adına cevap verme imtiyazı” diye bir imtiyaz vardı. Latincesi, “Ius Publice Respondendi” idi. Sınav sorusu olduğu için iyi hatırlıyorum. Yani Roma tiranlarına böyle imtiyazlar dağıtma hakkı verilirdi. Augustus, kendisine bağlı bazı hukukçulara imparator adına cevap verme hakkını tanımak suretiyle, hukukçuların yeni rejimi desteklemesini sağlamıştı.. Kısacası, bu bir tiranlık yetkisidir..
***
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, muhalefetin konuyla ilgili eleştirileri hatırlatılınca “Ama çok büyük bir endişe, çok büyük bir hukuka uymazlık, çok büyük bir hukuk ihlali olduğunu herhalde onlar da düşünmüyorlar. Eğer böyle bir tehlike, böyle bir endişe olsaydı sayın Kılıçdaroğlu işini gücünü bırakıp deve güreşine gitmezdi” dedi.
Aslında bu deve işinden AKP’nin THY kadroları iyi anlar. Havaalanında ve apronda deve kurban edilmesinin ardından THY, Bodrum Ortakent’te düzenlenen “deve güreşleri”ne davet edilmişti.
Konu ile ilgili bir de “Torbalı fıkrası” var..
Genç deve babasına sormuş:
- Baba niye ayaklarımız bu kadar büyük?
Baba cevap vermiş:
- Çölde kuma batmamak için.
Genç deve tekrar sormuş:
- Peki kirpiklerimiz niye bu kadar gür?
Baba deve tekrar cevap vermiş:
- Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye.
Genç deve bir soru daha sormuş:
- Bizim niye hörgüçlerimiz var?
Baba deve sabırla cevaplamış:
- Çölde çok uzun süre susuz kalacağımızdan suyu hörgüçlerimizde depolarız.
Genç deve bu defa isyan etmiş:
- İyi de baba, bizim bu Torbalı Deve Güreşleri’nde ne işimiz var?
***
Gerçi Adalet Bakanı, “Kritik devlet görevlerini yapan çok üst düzey kamu görevlileri hakkında soruşturma açılması, başbakanın yazılı iznine tabi olmalıdır. Şahsen görevlerin CMK’da makamların isimleriyle zikredilmesini doğru bulurum” diyor ama bu da durumu değiştirmiyor. Başbakan, dağdaki çobana görev verecek değil ya.
Nitekim CHP Grup başkanvekili Muharrem İnce “Başbakan kendi gladyosunu oluşturuyor. Buradan yeni ‘Yeşil’ler çıkar, buradan yeni faili meçhuller çıkar, buradan yeni Aktosunlar çıkar. Kim bu özel görevliler? AKP il başkanları buna dahil mi, Yasin el Kadı buna dahil mi, Zahid Akman özel görevli olacak mı? Remzi Gür özel görevli olacak mı?” diyor.. CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk de “Bu düzenleme ile yeni yeni faili meçhuller, gayrı meşru işler dönemi başlayacaktır” yorumu yapıyor.
İstanbul özel yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Seçen ise “Sözü edilen soruşturma kapsamında, yasama ve yargı ile birlikte devletin 3 temel erkinden biri olan yürütme organı tarafından terörün önlenmesi, bitirilmesi, ülkemizin her yerinde huzur ve güvenin temin edilmesi amacıyla yürütülen iyi niyetli girişimlerin Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğimizce soruşturma konusu yapıldığı iddiası gerçeği yansımamaktadır” derken, duruma açıklık getirmek gayesiyle de olsa hükümetin bir siyasetini olumlu sözlerle desteklemiş olmuyor mu?
Kastedilen Oslo görüşmesidir ve bana göre asıl sorun oradadır. Çünkü o toplantıyı düzenleyen koordinatör ülke temsilcisi, Başbakan’ın görevlendirdiği Hakan Fidan’a, MİT Müsteşar Yardımcısı’na ve PKK temsilcilerine “Sizi buraya biz topladık. Abdullah Öcalan’ın, tanınma, demokratik özerklik gibi talepleri TBMM’de görüşülecektir” diyordu. Anayasa Komisyonu neyi görüşecek sanıyoruz?
Bu fotoğraf sorgulanmayacaksa, diğer soruşturmaların ne anlamı kalır?