Yetkili bir mahkeme arıyorum…

Ben de neye şaşırıyorum…

İçine sıkışıp kaldığımız şu pişkinlik ikliminde, "25 Temmuz 2012 günü Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın iftarındaydık. Tüm konuklarla beraber Hocaefendi'nin selamını aldık. Dostlarla görüştük, hasbihal ettik"ten iki yıl, 14 Temmuz 2013'teki "Hocaefendi'ye edilmiş sözleri kendime edilmiş gibi incitici buldum. Hedef alınan yalnız cemaat değil ki, cemaat nezdinde hepimiziz" mesajından sadece 1 yıl sonra, 17 Temmuz 2014'te, "TÜRGEV'in iftarındayız. Başbakan 'Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır' ayetini okudu. 17-25 Aralık tuzağı başlarına geçenler de duysun"a dönmüş birinin, "Devlet JİTEM'e terör örgütü desin Kürtlerden de PKK'ya terör örgütü demesini bekleyebiliriz o zaman"dan, "PKK'yı terör örgütü olarak nitelendirmeyen HDP kapatılsın"a dolan yolculuğunun bir haber değeri mi kaldı sanki!

Ama yine de "insan bazen hayret ediyor" işte böyle iddialı satırları görünce:

"Batasuna'nın kapatılması davasında İspanyol Yüksek Mahkeme Yargıcı Baltasar Garzon, Batasuna ile ETA arasındaki irtibatları tesbit etti. Buna göre ETA'yı terörist olarak nitelememekten siyasi tutukluları partiden aday göstermeye kadar 23 madde vardı…

Batasuna'nın kapatılma gerekçeleri arasında, terör eylemlerini kınamaması, terör destekçisi slogan ve afiş kullanımı, halkı devlete karşı ayaklanmaya tahrik gibi sebepler vardı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Batasuna'nın itirazını, oy birliği ile reddetmiş olması ise önemlidir…

HDP'yi Batasuna ile karşılaştırdığımızda ise karşımıza daha da fecaat bir tablonun çıktığını görebiliyoruz. Çünkü HDP'nin tutuklu eski lideri Demirtaş'ın, toplam 40.000 kişinin ölümünden sorulu olan PKK'nın liderini açıkça öven sözleri…gibi somut deliller mevcut…"

***

Vay vay vay vay…

Genç ablacığım, sivil ablacığım, akil ablacığım, sen değil miydin daha dün "Hükümet Kürt meselesi gibi çetrefilin zirvesi olan bir sorunu çözmek için adım attığından dolayı vatana ihanetle suçlanmaya hazırlanıyor" diye ortalığı ayağa kaldıran?

Sen değil miydin, "İktidarın otuz yılda ilk defa bu kadar cesaretle ve risk alarak attığı bu adımdan ötürü yargılanmasını beklemenin demokratlıkla veya hakkaniyetle ve hatta tutarlılıkla bağı nedir?" diye soran?

Ne oldu şimdi;

Milliyetçiliğin mi geldi?

Hayır sen "milliyetçiliğe" sadece, Taha Akyol "Öcalan, 'müzakere' döneminde maksimalist sözler etse de , sonunda halkın çoğunluğunun kabul edebileceği makul önerilerle ortaya çıkarsa gerçekten barışa katkıda bulunur ve konumunun değişmesini o zaman ben de savunurum" yazdığı gün, "milliyetçi yazarlar bile" diyerek "çözüm süreci"ni meşrulaştırmak için sarılanlar meşrebindensin de o bakımdan!..

***

Sadece HDP değil herhangi bir siyasi partinin, sadece PKK'yla da değil, herhangi bir terör örgütüyle bağı varsa, misal bir siyasi parti, bir terör örgütüne "ne istediyse verdiyse" ve bu hukuki olarak kimsenin kafasında soru işareti bırakmayacak biçimde ortaya konuyorsa, o siyasi parti, o dakika kapatılsın!

Ama bu yapılırken, dün "İngiltere ve IRA örneği" üzerinden "terör örgütüyle müzakere" cilalaması yapıp, terör örgütünün "belediyeler" yardımıyla açtığı hendeklerin benzerlerini toplumsal hafızaya "kalemiyle" açmaya çalıştıktan sonra bugün sırf konjonktür hazretleri öyle buyuruyor diye "ETA-Batasuna örneği" üzerinden HDP'nin kapatılma yollarını gösteren bu abla ve türevlerine de sorulsun:

Demirtaş'ın "Öcalan övgüleri" siyasi parti kapatma sebebiyse -ki öyle-, sizin "Öcalan yaşatmayı seçti" ve benzeri övgüleriniz ne?

"Halkı devlete karşı ayaklanmaya tahrik" siyasi parti kapatma sebebiyse -ki öyle- , sizin "Diyorlar ki 'devlete katil deme'. Olur. Seri katil!" sözleriniz ne?

"PKK'yı terörist olarak nitelendirmemek" siyasi parti kapatma sebebiyse -ki öyle- , sizin "6 milyon kişi PKK'ya sempati duyuyor" diyerek HDP'nin aldığı oy üzerinden PKK'yı algıda siyasi temsil statüsüne yerleştirmek ne?

Son tahlilde;

HDP'nin kapatılmasının talep edilmesi değil benim açımdan mesele; HDP'nin kapatılmasını gerektirdiği savunulan her söylem ve eyleme ortak olmuşluğu bulunan bir güruhun zeytinyağı gibi üste çıkabilmesi böyle! Yasalar önündeki "eşitsizlik" mesele… Bir siyasi parti PKK'yla bağından ötürü kapatılmanın eşiğine gelirken ki hukuken meşruiyet sorunu yaratmayacak bir yargılama sonucu kapatılıyorsa kapatılsın; bir diğer siyasi partinin FETÖ'yle bağından kaynaklanan sorumluluklarından "aldatıldım" diyerek kurtulabilmesi mesele…

HDP kadar Türkiye'yi kuşatan bu emsalsiz pişkinliğin de kapatılması(!) gerekmiyor mu sizce de;

Var mı bu hali sonlandırmaya yetkili bir mahkeme!

Yazarın Diğer Yazıları