Yerel seçim değil bu bir referandum!
Ekrem İmamoğlu henüz gelmeden önce Trabzon Atatürk meydanından arayan gazeteci Kenan Aydoğdu, "Meslek hayatım boyunca Trabzon'daki bütün mitingleri takip ettim. Böyle miting görmedim. Halk, hiçbir vasıta tahsis edilmeden, hiçbir organizasyon yapılmadan, kendi isteğiyle, coşku içinde ve heyecanla meydana koştu. Meydanda en küçük bir boşluk yok. Trabzon, kendi uşağına sahip çıktı" diye bilgi verdi.
Mitingden sonra da Kuzey Ekspres gazetesi sahibi gazeteci Hasan Kurt aradı. O da "Ben Trabzon'da böyle miting görmedim. Bu seçim, İstanbul seçimi değil artık. Halk, bir değişim istiyor. Güleryüz istiyor, saygı istiyor. Trabzonlular kendi çocuğuna sahip çıkarken, aslında öfkeli siyasete de karşı çıkıyor. Birlik istiyor, güveneceği bir iktidar istiyor" dedi.
Kurt, benim fikrimi de sordu. "Ekrem İmamoğlu'nun seçimi bu defa da kazanacağı anlaşılıyor. Fakat bu seçim İstanbul seçimi olmaktan çıkıp, Türkiye'nin yönünü belirleyecek bir seçim olacağı için son dakikada başka bir engel çıkarabilirler. Bu engellemeler, gidişatı değiştiremez ama geciktirir." dedim.
***
Bu değerlendirmeyi yaparken, henüz MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "İstanbul seçimi, mahalli idareler seçimlerinin çok ötesinde. Türkiye üzerinde kurulmak istenen büyük oyunu neticelendirmek maksadıyla gece gündüz çaba gösterdiği bir seçim olmuştur. Bu seçimde Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi istikrarsızlaştırmak istenmektedir.
Bu seçimler bittikten sonra açıkça ifade ediyorum, bu ülkeyi seven politikacı, bilim insanı, savcısı, hâkimi 31 Mart seçimi ve öncesinde Türkiye üzerinde kurulan kumpasları araştırmalı ve soruşturma nerede başlamışsa sonucu alıncaya kadar devam etmeli. Seçimler üzerindeki PKK ve FETÖ oyunu ortaya çıkarılıp gerekli cezalar verilmelidir." şeklindeki değerlendirmesini henüz okumamıştım.
Trabzon'da CHP çatısı altında siyaset yapan Murat Özçilingir'in sosyal medyadaki Trabzon platformuna gönderdiği mesaj da şöyleydi:
"Trabzon'da uzun yıllar siyaset yapmış bir arkadaşınızım. Trabzon meydanını ilk defa bu kadar kalabalık görüyorum. Bu, bir belediye seçim olmaktan çıkmış, geleceğe atılan adımın başlangıcı olmuştur."
Aynı platformda Cemal Eyüboğlu, "Ekrem İmamoğlu, Trabzon'un Türkiye'ye armağan ettiği yeni kurtarıcısıdır" diyerek çıtayı çok yükseklere çıkarıyordu.
Ayşegül Hanım ise Ecevit rüzgârı başlarken ortaya atılan "Umudumuz Ecevit" sloganına atfen, "Umudumuz Ekrem İmamoğlu" diyordu.
***
Bir tarafta Ekrem İmamoğlu'nu "proje" diye suçlayan ve muhalefeti, FETÖ ve PKK üzerinden dış güçlerle işbirliği yapmakla suçlamaya dayalı bir propaganda, diğer tarafta ise Ekrem İmamoğlu'nun şahsıyla Türkiye'nin kaderini birleştiren bir anlayış...
İki anlayışın tek ortak noktası, bu seçimin, yerel seçim olmaktan çıkıp ülkenin yönünü gösterecek bir referandum niteliğine büründüğünü görmektir.
***
Ekrem İmamoğlu ise Trabzon Atatürk meydanında "Kötü sözden kim ne fayda görmüş. Ben insanlara güzel şeyler söylemek istedim. Çünkü insanlarımızın buna ihtiyacı var." diyor. Yani İmamoğlu, kalkın bugünkü ihtiyacını tespit ederek o ihtiyacı karşılayacak bir üslup sergiliyor. Seçimleri bu sayede kazandığını da biliyor. Zaten bunu Washington Post için yazdığı makalede de belirerek, "Gerçek direnç, bölünmelerin diyalogla aşılmasını gerektirir. Bu dersler, Türkiye sınırlarının çok ötesinde de uygulanabilir. Çoğulculuk ülke içinde de dışında da düşmanımız değildir. Çoğulculuğu kucaklamalı, farklılıkların getirdiği gücü kullanmalıyız." dedi.
İmamoğlu, Trabzon'da "bir Trabzon uşağı, bir Türk çocuğu ve Atatürk'ün evladı" olduğunu söylerken, "Trabzon'a İstanbul ile birlikte Diyarbakır'ın Mardin'in ve bütün diğer illerin selamını getirdim" derken yeni dönemin siyasi anlayışını da ortaya koymuş oluyordu.