Yeniçağ yazarı olarak Denktaş!
Rauf Denktaş’ı gök kuşağının altından ebediyete uğurlarken aklıma geldi. Rauf Denktaş’ın Cumhurbaşkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra yaptığı düzenli bir iş vardı; Yeniçağ gazetesi köşe yazarlığı.. Dikkat ettiniz mi bilmiyorum, hiçbir gazete, hiçbir televizyon kanalı, Rauf Denktaş’tan bahsederken bu bilgiyi vermedi.
Zaten Denktaş’ın görüşlerini, Yeniçağ ve birkaç gazete ve kanal dışında
yayınlayacak bir kuruluş kalmamıştı.
***
Rauf Denktaş’ı 6 Aralık 2003’te programına çıkaracak diye Hulki Cevizoğlu’nun sözleşmesi atv tarafından tek taraflı olarak feshedilmişti.
Cevizoğlu, bir hafta önce KKTC milletvekili seçimleri dolayısıyla, Mehmet Ali Talat ve Serdar Denktaş’ı programına konuk etmiş, ertesi hafta için de Rauf Denktaş’ı davet ettiklerini açıklamıştı. Kanal yönetimi, “Burası Denktaş’ın kanalı değil” diyerek Hulki Cevizoğlu’nun programını tamamen kaldırmıştı. Cevizoğlu’nun Sabah gazetesindeki yazılarına da Kıbrıs konusu ile ilgili son yazısı yayınlanmayıp son verilmişti.
Denktaş, bu ambargoyu kırabilmek için Kurtlar Vadisi filminde kendi rolünü oynayıp mesaj vermişti. Denktaş, Yeniçağ’ın yazarlık teklifini de memnuniyetle kabul etmiş ve ağır hastalığına kadar sütununu Kıbrıs davası için değerlendirmişti.
Önceki dönemlerde olsaydı böyle bir teklif Hürriyet’ten, Milliyet’ten veya Sabah’tan gelirdi. Fakat oralarda artık başka rüzgarlar esiyordu. Başlangıçta Kıbrıs davasını Türk kamuoyunun meselesi haline getiren gazete olan Hürriyet’te bile Denktaş aleyhinde yazılar çıkıyordu. Tamamen yandaş olan basında ise Denktaş’a hakaretler ediliyordu. Bunlardan biri Denktaş daha toprağa verilmeden yazdığı yazıda, KKTC ve Türkiye’de yas ilan edilmesini ve sevenlerinin göz yaşlarını, hiç utanmadan ve sıkılmadan, Kuzey Kore Devlet Başkanı’nın ölümünden sonraki “zoraki yas” a benzetti. Kimse, kimseyi Denktaş için yas tutmaya zorlamıyor. Türk Milleti’nin çoğunluğu, Denktaş’ı milli bir kahraman olarak kabul ettiği için yas tutuyor.
***
Denktaş, dünya basınını da çok iyi takip eder ve tespit ettiği önemli bilgileri Türk kamuoyu ile paylaşırdı. Bir defasında İngiliz Dışişleri Bakanı Straw’un bir sözü üzerinde durmuştu.
Denktaş, şöyle diyordu:
“Bütün oyun Türkiye’yi adadan söküp atma oyunudur. Bunun karşılığında Türkiye’ye 20-30 yıl sonra ne olacağı bilinmeyen bir söz (AB’ye üyelik sözü) verilmektedir.
Bu sözün verilebilmesi için canla başla uğraşmış olan İngiliz Dışişleri Bakanı Straw’ın zorluk çıkaran bir karşıtına söylediği söz unutulmamalıdır; ‘Tavşanı evvela yakalayalım, derisini sonra yüzersiniz.’”
İlk hedefleri Türkiye’yi oyalarken Kıbrıs’ı da elinden almaktı. Daha sonraki hedef ise Türksüz bir Türkiye meydana getirmekti!
İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Die Welt gazetesinin 15 Eylül 2005 sayısında “konuk yazar” olarak bir makale yazmıştı. Straw’un makalesi şu cümlelerle bitiyordu:
“Hepimiz Türkiye’nin geleceğine ve bu ülkenin reformlarına ilgi duyuyoruz. Şimdi bir hata yaptığımız takdirde, kısa sürede evimizin önünde bir kriz çıkabilir.”
Kısacası, Türkiye’nin AB macerasının özeti buydu. Türkiye’deki siyasi iktidar da AB’ye üyelik sürecini, “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak” olarak görüyor, ülkeyi kuruluş felsefesi rayından çıkarmak için kullanıyordu. Denktaş buna engel teşkil ettiği için iktidar ve rejim düşmanları tarafından istenmiyordu. Türklüğün mukadderatını düşünen herkes Denktaş’ı seviyordu.