Yeniçağ ve Başbuğ!
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un Yeniçağ’ın Ankara Temsilcisi Sabahattin Önkibar’ı davet ederek açıklamalarda bulunması, birilerini fena halde rahatsız etti. Halbuki biz, Cumhurbaşkanı, Başbakan veya Genelkurmay Başkanı başka gazetelere özel demeç verdiğinde bir tepki koymadık. Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın dış gezilerinde ayağı yerden kesilen ve pek az değişiklikle hep aynı kişilerden oluşan gazeteci ekibinin, bindiği uçağın türküsünü söylemesini elbette bazı arkadaşlarımız eleştirmiştir ama kurumsal olarak hiçbir gazeteye karşı özel bir tavrımız olmamıştır.
* * *
Ergun Babahan, herhalde dişe dokunur bir konu bulamadığı için biraz da Ertuğrul Özkök’ten esinlenerek “İlker Başbuğ, Türkiye’deki gelişmelere ilişkin görüşlerini dile getirmek için ilginç bir mecra seçmiş. MHP ve liderini en sert dille eleştiren şoven milliyetçi çizgideki Yeniçağ’a konuşmuş. Daha da ileri giderek Silahlı Kuvvetler’in bünyesinde yakından izlenilen bir gazete olduğunu söylemiş. O zaman bu kadar muvazzaf ve emekli askerin yargı önünde olmasına şaşmamak gerekir demekten başka ne gelir elden” demiş ve Genelkurmay’ın daha önce yayınlanan andıcından örnekler vererek Yeniçağ’ın askerler tarafından nasıl değerlendirildiğini anlatmış.
Özkök de “Tabii ki bana göre yazının en önemli mesajı, Ergenekon davalarının sürdüğü bir dönemde ‘radikal milliyetçi’ bir gazetenin yazarı ile konuşmuş olması” demişti!
* * *
Bakın şu işe, Yeniçağ gazetesini zihinlerinde öyle bir yerde konuşlandırıyorlar ki neredeyse “TSK’yı Yeniçağ yönetiyor, dolayısıyla Ergenekon da Yeniçağ’ın işidir” diyecekler!
Biz Ergenekon destanının, yeni yetişen nesillere tarih bilinci vermek suretiyle Türk kimliğini besleyen motifler içinde birinci sırada geldiğini kabul ederiz. Ancak, Yeniçağ, hiçbir gazetenin olmadığı kadar bağımsızdır. Devletin hiçbir kurum ve kuruluşu ile veya siyasi partilerden herhangi biri ile organik bağı yoktur.
Gazetemizin imtiyaz sahibi Ahmet Çelik dışında, kimsenin 40 parası da Yeniçağ’ın harcında bulunmamaktadır!
Evet biz Yeniçağ olarak yakın tarihe kadar MHP’yi değil ama genel başkanını en sert dille eleştirdik. Bahçeli’nin savunması Ergun Babahan’a mı kalmış? MHP’nin içinde olduğu 57’nci hükümeti en sert biçimde eleştiren gazeteci de bendim. Ayrıca Hilmi Özkök döneminde Genelkurmay Başkanlığı’nın şikâyetiyle 301/2’den yargılanan da ben oldum!
Demek ki biz, kişilerin veya kurumların peşinde değiliz. Biz fikirlerin peşindeyiz. Biz ne sivilin ne askerin yanındayız! Biz Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin yanındayız!
Bu fikir, temel olarak kaynağını Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinden ve Türk tarihinden alır. Biz, TSK’yı veya komutanları, ayrıca siyasi partileri, fikir adamlarını hep bu değerlendirmeye tabi tuttuk. AB ve ABD etkisi ile Türkiye’ye yön vermeye gayret eden kim olursa olsun karşısında bizi buldu. Bunu her türlü tehlikeyi göze alarak yaptık, yapıyoruz, yapacağız! Varsa bunu yapabilecek başka bir kurum veya ekip; çıksın ortaya, biz de destekleyelim!
İşte Amerikalı bir savcının 2007 yılında, sekiz ilin özel yetkili savcılarıyla İstanbul’da toplantı yaptığını ortaya çıkardık. Niçin siz de tek satır yazamıyorsunuz? Gazeteci değil misiniz siz?
* * *
Gazetelerin fikir yelpazesi içinde Yeniçağ tam merkezdedir. Avrupacılar, Amerikancılar, bu yelpazenin en aşırı uçlarıdır, marjinalleridir. Seslerinin çok çıkması, onların sadece maddi yönden güçlü olduğunu gösterir. Ancak fikirleri zayıf olduğu, hatta fikirleri ithal olduğu için halk üzerindeki toplam etkileri, tirajını küçümsedikleri Yeniçağ kadar yoktur. Siz daha radikal milliyetçi görmediniz. Olaylar böyle gelişirse, istesek bile yön veremeyeceğimiz radikal milliyetçiliğin ne demek olduğunu o zaman görürsünüz!