Yeni yılda büyük yalanlarla mücadele...
Sadece iç politika değil uluslararası ilişkiler de yalana dayanıyor. Meselâ ABD hâlâ IŞİD bahanesine ve terörle mücadele yalanına sığınıyor. Oysa bütün dünya biliyor ki, Talaban'ı da El Kaide'yi de IŞİD'i de ABD kurdu. Üstelik, IŞİD'i ABD'nin kurduğunu, başkan olmadan önce Trump da söylemişti.
Bir ara, Tayyip Erdoğan da terör örgütlerini kimin kurduğunu bildiklerini söyleyecek oldu ama devamını getirmedi.
Bu konuda bütün açıklığıyla gerçekleri söyleyen ise İran oluyor.
Son olarak, İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Bağdat'taki ABD Büyükelçiliğine saldırıyla ilgili İran'ı tehdit eden ABD Başkanı Donald Trump'a cevap verirken "Bir düşünün. Amerikalılar, Irak ve Suriye'de ne yapıyor? Haşdi Şabi, onlar tarafından oluşturulan ve desteklenen IŞİD'i ortadan kaldırdı. Şimdi de onlar Haşdi Şabi'den intikam almakta" dedi.
***
Arap Birliği de yalanlar içinde yüzüyor.
Mısır'ın talebi üzerine Kahire'de toplanan Arap Birliği, Libya'da çatışan taraflara, ülkeye yabancı savaşçıların gönderilmesinin önünü açabilecek ya da çatışmayı daha da şiddetlendirebilecek bir adım atmamaları konusunda çağrıda bulundu.
Bilindiği gibi Libya'da uluslararası toplumun meşru yönetim olarak tanıdığı Trablus merkezli Serraj yönetimini destekleyen Türkiye, bölgeye asker göndermeyi planlıyor. Reuters'a göre üst düzey Türk güvenlik kaynakları Suriye'de Türkiye'nin desteklediği muhalif savaşçıların da bölgeye gönderilmesi seçeneğinin değerlendirildiğini söyledi.
Arap Birliği buna karşı çıkıyor. Peki ama Rus özel güvenlik şirketi Wagner'e mensup paralı askerler, bir süredir General Hafter'e askeri destek verirken Arap Birliği neden toplantıya çağrılmadı? Türkiye müdahil olunca mı akılları başlarına geldi?
***
Türkiye'nin Libya'yla deniz yetki alanı anlaşması imzalamasına en sert tepkiyi Yunansitan gösterdi. Yunanistan Libya'nın Atina Büyükelçisi Muhammed Yunus Menfi'yi sınırdışı etti.
Yunanistan Başbakanı Kriakos Miçotakis de Akdeniz'deki deniz yetki alanları konusunda Türkiye ve Yunanistan arasındaki anlaşmazlık çözülemezse konuyu Uluslararası Adalet Divanı'na taşıyabileceklerini söyledi.
Bu tepkilerden, Türkiye ile Libya'nın anlaşmasından en çok Yunanistan'ın rahatsız olduğu anlaşılıyor. Öyleyse Arap Birliği'ne ne oluyor?
***
Somali'deki El Şebab örgütü ise nihayet asıl hedefini açıkladı. Mogadişu-Afgoye arasındaki yol inşaatında çalışan Mehmet Kaplan ve Turan Sevi adlı Türk işçilerin de aralarında bulunduğu 90 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıyı üstlenen El Şebab örgütü sözcüsü Ali Muhammed Rage, yayınladığı ses kaydında, "Saldırının hedefi Türk konvoyu ve Somali güçleriydi ve ağır kayıplar verdiler" dedi.
Türklere yönelik saldırıların süreceği tehdidinde bulunan ve Türkiye'nin Somali'nin tüm kaynaklarını aldığını öne süren Rage, "Türkiye'nin dinden çıkmış hükümetiyle çalışanlarla her zaman savaşmaya devam edeceğiz. Masum Türk Müslüman halkına karşı değiliz" dedi.
Somali Ulusal İstihbarat ve Güvenlik Dairesi'nin açıklamasında ise örgütün saldırının planlaması konusunda bir ülkeden destek aldığı ifade edildi ancak bu ülke adı verilmedi.
Yani Türkiye'yi hedef alan görünürdeki bir terör örgütü değil, bir ülke!
Bu olay gösteriyor ki Sudan'daki El Şebab örgütü de tıpkı IŞİD gibi kullanılıyor. Örgütün saldırı gerekçesi de yalana dayanıyor. Örgüt, Sudan'ı bu güne kadar sömüren Batılı ülkeler karşı neden ortaya çıkmamış da Türkiye onların çıkarlarını bozunca saldırıya geçmiş...
***
Gerek iç politikada, gerekse uluslararası ilişkilerde yapıcı bir değişim olsun istiyorsak, gerçekleri bütün açıklığıyla ortaya koymak zorundayız. Bunu birkaç gazetecinin yapması yetmez. Herkesin bu büyük yalanlara karşı tavır alması gerekiyor.