Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

Yeni nesil krizin ekonomi ve siyasette etkisi…

Erdoğan, Körfez’e gitti, oradan gelecek rakam tahmini 25-30 milyar dolar olacak. Türkiye ayda 5-6 milyar dolar açık veriyor. Bu para neye yeter?

Başta benzin olmak üzere yapılan zamlar ve vergiler üretim kapasitemize darbe vurmaya başlayacak. Üretim azalacak, işsizlik artacak. Kurun 27’yi aşması ile üretim maliyetleri de enflasyonda ikinci bir neden olacak.

Toplumda bu şekilde oluşan bir enflasyona karşı direnme umudu kalmamıştır. Yapılan son maaş zamları çoktan erimiştir.

Geçen gün açıklanan bütçe rakamlar 6 ayda 483,2 milyar TL’lik rekor bir açığı göstermektedir. 1,2 trilyonluk ek bütçe de buna derman olamayacak zira tahsilatlar yaklaşık 750-800 milyar TL’de kalacaktır. O zaman toplam açığın 1 trilyonu aşması sürpriz olmaz…

Demek ki zamlar devam edecek…

Yeni nesil bir kriz yaşarken bu işe neden olmuş olan iktidarın kendisine çekidüzen vermesi yüce devletimizin bekası, halkın yüksek çıkarları için elzemdir.

Yeni nesil kriz diyoruz zira;

*1 trilyonu aşacak bütçe açığına karşı zamların, vergilerin devam edeceği,

*10 milyonu aşan göçmenlerin konut ve gıdada fiyatları yukarı çekmeye devam edişi, halkın alım gücünün tükenerek talep kaynaklı duruşa yaklaşılması,

*Açıkların enflasyon, enflasyonun dolar/TL’yi yükseltmesi ve girdi maliyetlerinin artışa devam etmesi,

*Ekonomide başarısız politikalar sonucunda tüketici güveninin kaybı ile enflasyon beklentilerinin sürekli artması ve buna bağlı olarak hükümetin yaptığı 1 TL’lik zammın alt sektörler ve ekonomiye yayılışının daha agresif olduğu bir dönemi yaşıyoruz.

Böyle bir dönemde AKP’nin karşısında muhalif bariyer kalmadığı için zalimce zamlar yapılmaktadır.

Yeni nesil ekonomik krizin aşılarak tahribata uğrayan eğitim ve sosyal dokunun onarılması için CHP’de yenilenme gereklidir. Yani düzelmenin başlaması gereken ilk adres CHP Genel Merkezi’dir.

Kılıçdaroğlu koltuğunda kalarak bir çeşit muhalif oligarşide ısrar ederse yerel seçimlerde büyük bir hezimete uğrayacaktır. Ama esas kaybeden 85 milyon halkımız olacaktır.

***

Mustafa Kemal’in askerleri Kuvâ-yi Milliye kökenlidir. Anadolu’nun işgali sonucunda önce yerel direnişlerde görev almışlar daha sonra TBMM açılışı sonrası düzenli ordu saflarına katılmışlardır.

Mustafa Kemal’in askeri olmak, Kuvvacı olmak öyle lafla, sözle olmaz. Peki nasıl olur? Bu gelenekten gelmek için ne gibi vasıflar gerekir? Sizlere bir örnekle anlatalım…

Savaş dediğimiz eylem siyasetin başka araçlarla devam etmesidir. Yani işin özünde çıkarların çatıştığı siyasi bir rekabet vardır.

“Kurtuluş Savaşı’nda Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz'un ikinci gününde, muharebenin kaderini etkileyecek en kritik mevkilerden olan Sincanlı Ovası'ndan Dumlupınar'a kadar tüm yolların önündeki en stratejik engel olan Çiğiltepe'nin düşmandan temizlenmesi emreder. Ancak 57. Tümen Komutanı Albay Reşat Bey 27 Ağustos 1922 sabahı Mustafa Kemal Paşa'ya telefonda kuşattıkları tepeyi yarım saat sonra alacaklarını bildirmesine rağmen bunu başaramayınca intihar eder…”

***

Şimdi varmak istediğimiz noktaya gelelim:

Mustafa Kemal’in askeri olmak demek başarıya duyulan çok güçlü bir istektir…

Adanmışlıktır, davaya inanmaktır…

Kişisel çıkarların yerine memleket çıkarları için hareket edilmesidir…

Görevin başarılamaması halinde arkadan gelen komutanlara yolun açılmasıdır…

Türkiye’nin geride bıraktığı seçimler de iktisadi kurtuluş savaşının bir parçasıydı ve demokratik sistemin devamı adına önemli bir dönüm noktasıydı…

Seçimlerde CHP lideri Kılıçdaroğlu;

*Kovid salgını ile duran küresel ekonomi,

*Rusya-Ukrayna savaşı ile yükselen enerji/ham madde fiyatları,

*Erdoğan’ın faiz politikası ile rekor kıran kur,

*Kahramanmaraş depremi ile oluşan yüz milyar dolarlık yıkım ve on binlerce can kaybına rağmen seçimi kazanamadı.

Neden?

*Parti dava bilincini yitirmiş, sandıkları kontrolden aciz olmuş…

*Anadolu halkına güven verecek iç/dış politika söylemleri oluşturulmamış…

*Kemalist ideoloji tasfiye edilerek yeni ortaklara mavi boncuklar dağıtılmış…

*İftiralarla dolu karşı kampanya karşısında cevap verebilecek üst siyasi akıl kalmamış, aman Batı’yı, aman ittifak ortaklarını kızdırmayalım diye Anadolu insanı gözünde büyük zafiyetler ortaya konulmuş…

Neticede Kılıçdaroğlu ve kurmay heyeti görevi başaramamış…

Şimdi bize bir daha yetki verin diyerek, aslında çoğu Erdoğan’a tepki olan oyları, kendisinin şahsına duyulan güven sanması, büyük ve bilerek yapılan bir hatadır.

Savaşta ve bağlı olarak siyasetteki mücadelede ikincilik yoktur. Kılıçdaroğlu demokratik bir sistemde haddinden fazla yöneticilik yaparak kendisine açılan muazzam krediye rağmen başarılı olamamış bir liderdir. Başta Türkiye ve CHP bekası için liderliği bırakacağını ilan etmelidir.

Kılıçdaroğlu’nun çevresinde bulunan, 7, 6, 5, 4 dönemdir mecliste olan vekil-memurlar koltuklarına yapıştıkları için Kemal Bey’e liderlikte kalması için baskı yapmaktadır.

Ancak Kuvva geleneğinde kişisel çıkarlar yoktur, memleket çıkarı vardır. Bu nedenlerle Kılıçdaroğlu gerçekten Kuvva geleneğinden geliyorsa Albay Reşat Bey’den ders almalıdır.

Allah korusun, Allah kendisine uzun ömürler versin, biz kendisini bundan sonraki süreçte CHP’de bilge bir danışman olarak görmek isteriz. Bu şekilde parti ve Türkiye’ye hizmete devam etmelidir.

Eğer çevresindeki memur vekillere uyarsa önce Türk ekonomisi, sonra sosyal yaşam tam bir kâbusa girecektir.

Yazarın Diğer Yazıları