Tayyip Erdoğan, PKK silah bırakmadıkça terörle mücadelenin durmasının mümkün olmadığını belirterek BDP ile müzakere edilebileceğini, müzakerelerin kestirilip atılmaması gerektiğini söyledi. BDP ile aralarındaki diyaloğu “Bir iplikle bile olsa, bağ devam ediyor” sözleriyle anlatan Erdoğan, “Şartlar ne getirir ne götürür bilemem ama samimiyseler oturur konuşuruz” çağrısında bulundu.
Başbakan’ın bu çağrısına ise cevap gecikmedi. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da Başbakan’a “Kapımız açık” mesajını gönderdi. Haber böyle ama, gerçeği yansıtmıyor. AKP iktidarı ile BDP arasındaki bağ ise ipliğe değil, halata benzemektedir!
***
PKK ile yapılan Oslo müzakerelerini hatırlayalım.
Türkiye’yi PKK ile masaya oturtan, koordinatör ülkedir ve bu ülkenin temsilcisi, MİT yetkililerine ve PKK temsilcilerine, “Bu toplantı, iki tarafın değil, bizim sorumluluğumuz altında girişilen bir inisiyatiftir. Abdullah Öcalan tarafından üretilen kendi fikirleri parlamentoda yasa çıkaracakları zaman dikkate alınacaktır. Kendisinin parlamento için ürettiği öneriler dikkate alınacaktır.
Biz iki şeyden bahsediyoruz. Bir kamuoyuna yapılan açıklamalar. Bir de perde arkasındaki gidişat. Bunu kendilerine söyledik. Hem MİT hem devlet için oldukça riskli. Hali hazırda PKK ile müzakereye oturmuş olmaları bugün kamuoyuna yansırsa, CHP ve MHP ne der acaba? Devlet temsilcisi olarak MİT’in elemanlarının burada hem Diaspora temsilcileri hem de dağ kadrosu ile Oslo’da müzakereye oturmuş oldukları duyulsa ne olurdu? CHP ve MHP ne derdi? Aynı şekilde ne kadar kötü olurdu kendileri için” diye bir dayatmada bulunmuştur.
Yani PKK ile müzakereler yapılmış ve bunlar ortaya çıkmıştır. Gerçi CHP ve MHP kıyameti koparmamıştır ama AKP geri adım atar gibi yapmak durumunda kalmıştır. İşte “BDP ile müzakere ederiz” demelerinin sebebi budur.
Fakat BDP nedir? BDP, PKK’nın emrinde bir siyasi kuruluş değil midir? BDP ile müzakerede bulunmak, PKK ile pazarlık yapmak demek değil midir?
Hem sonra, BDP ile sanki müzakere yapılmıyor mu?
BDP, şu anda Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun üyesi değil mi? Orada dile getirecekleri talepler, Oslo’da koordinatör ülke temsilcisinin söylediği gibi Abdullah Öcalan tarafından parlamento için üretilen fikirler, “Yeni Anayasa” için dikkate alınmayacak mıdır? Üstelik BDP ile müzakere PKK ile müzakere demek olduğuna göre, sadece AKP değil, CHP ve MHP de terör örgütünü dolaylı olarak muhatap almış değil midir?
***
Üstelik terör örgütü, Hakkari’de ev kiralamak için dolaşan bir polis memurundan sonra Varto’da da evine dönmekte olan bir astsubayı şehit etti. Yani PKK her gün devlete meydan okuyor.. Şeyh Sait adına bir cami yapılacağı iddiaları var.. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın konu ile ilgili verdiği soru önergesi de TBMM Başkanlığı tarafından iade edildi! Büyükataman, önergesinin geri gönderilmesine “Bölücü başı, bebek katili, İmralı canisi adına da bir cami yaptırmayı düşünüyor musunuz?” bölümünün sebep olduğunu ifade etti.
Öcalan’a “Sayın” ve PKK’lı teröristlere “Gerilla” demenin suç olmaktan çıkarıldığını hatırlatan Büyükataman, “İmralı’daki caniye ‘sayın’ demek fikir özgürlüğü kapsamına girince, bu şahsa ‘katil, terörist, cani, terörist başı, bebek katili’ demek de suç kapsamına alınacak mıdır? Aynı şekilde PKK’lı teröristlere terörist demek suç kapsamına alınacak mıdır?” diye sordu.
***
Fakat CHP ve MHP’nin BDP ile birlikte “Yeni Anayasa yapmak” heyecanı sürüyor!
Yeni Anayasa talebi, Türkiye’nin ‘özerklik’ temelinde bir federasyona dönüştürülmesi için doğrudan PKK’dan gelmektedir.
Anayasa nedir? Esas olarak bir devletin hangi temel üzerinde kurulduğunu gösteren kurucu iradedir. Tabii ki Anayasa’nın bütün hükümleri değişmez değildir. Ancak kurucu felsefenin değişmesi için yeni bir kurucu irade gerekir! O zaman da eski devlet tarihe karışır, yeni bir devlet kurulur.
Nitekim BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Bir kurucu meclis ruhuyla ülkenin hak ettiği gerçek halk anayasasına, sivil anayasaya kavuşacağı ve herkesin kendini eşit yurttaş hissedeceği Türkiye’yi yaratma adına parlamentoya giriyoruz” demişti.
BDP ile birlikte Yeni Anayasa yapmak, PKK’yı devlet kurucusu yerine koymaktır.
