Yedi bin kişiyi dinlemek!
Yandaş medyanın manşetlerine göre Türkiye’de bir mihrak bakanlarından siyasi parti merkezlerine, gazeteci, yazar, sanatçısından iş adamlarına kadar 7 bin kişinin tam 2,5 yıl süreyle dinlendiğini haberleştirdi ya, “Eh” dedik, “Bir beceriksizliklerini daha itiraf ettiler!”
Bir ülkenin Başbakanlık makamının dinleme cihazları konularak yıllarca dinlenmiş olması bizzat Başbakan tarafından söyleniyorsa, bu, o Başbakanın “Ben kendimi bile koruyamıyorum” itirafından başka bir şey değildir ve bunun bir anlamı da millete, “Sizi nasıl koruyacağım” demektir...
İşte 7 bin kişinin tam 2,5 yıl dinlenmiş olması yöneticilerimizin ülkenin kalburüstü zevatını bile koruyamadıklarının tescilidir. Kalburüstü vatandaşını koruyamayan bir iktidar, sıradan insanları nasıl koruyabilsin ki! Kaldı ki emekli-dul, yetim, köylü, işçi gibi sıradan insanlar iktidar için korumaya değer kesim bile değildir. Bunu yöneticiler tarafından kendilerine yapılan “Ananı da al git” ve “Gözünüzü toprak doyursun” gibi muhtelif hakaretlerinden anlıyoruz da, el üstünde tuttuğu, kendi borazanlığını yaptığı gazetecileri, kendi bakanlarını, birlikte iş kotardığı iş ve sanat dünyasını devletin bütün imkânları ellerinde olmasına rağmen niye korumadılar, koruyamadılar, onu anlamış değiliz!
Aslında bu “niye”nin cevabını; Baykal ve MHP ile ilgili kasetler ortaya çıktığından bizzat Başbakan’ın “Ne özel hayatı, genel hayat, genel hayat” diyerek kamera kayıtları üzerinden siyaset yapıp oy devşirmeye çalışmasında bulmak mümkün, çünkü Başbakan hukuksuz ve ahlaksız bir görüntülemeye bile arka çıkarsa birileri sesi kaydetmeyi haydi haydi kendinde hak görür...
Bütün bunlar ve daha niceleri Türkiye’nin zıvanadan çıktığını gösteriyor. Yazık. Şimdi dünya ülkemizdeki bu dinlemeleri konuşacak, yazacak, o ülke vatandaşları da bizi üçüncü dünya ülkelerinden bir ülke olarak algılayacak.
Bu dinlemeden daha tuhaf olan nedir biliyor musunuz? Böyle bir dinlemenin doğru olmayabileceği ihtimalidir. Yahu bu da nereden çıktı demeyiniz. 7 bin kişinin dinlenmesi ile ilgili haberler servis edilir edilmez AKP üst yönetiminden, “Artık bu AKP’nin meselesi olmaktan çıktı, iktidarı ile muhalefeti ile Türkiye’nin meselesi haline geldi” açıklamalarının yapılmaya başlanmasıdır. Sen halkını dinlet, paralel yapılar oluştur, sonra da bu mesele muhalefetin de meselesi demeye başla! Niye muhalefetin meselesi olsun ki? Muhalefet bugüne kadar sizin savunduğunuz görüntüleri ve dinleme iğrençliklerini savunmadı ki? Aksine, herkes bundan şikâyet etti, olmadı, “Dinlemezseniz namertsiniz” demek zorunda kaldı. Bunca tepkiye rağmen hükümet kanadı olarak siz, “Bizi de dinliyorlar, ne yapalım” türü gayriciddi tavırlar takındınız, çıkışlar yaptınız.
Ne zaman ciddi olacaksınız, bunu arzulamaktan...
Ne zaman bir dediğiniz bir dediğinizi tutacak, ummaktan...
Ne zaman sözünüzle fiiliniz örtüşecek, beklemekten gözlerimizde nasır çıktı!
Ne zaman bir meselede suçüstü olsanız CHP 1940’larda şöyle yaptı, CHP 1940’larda böyle yaptı diye başkasının ayıbına sığınıyorsunuz..
Başkasının ayıbına sığınmak sığınanın ayıbını örter mi?
“Ben çaldımsa sen de çaldın” yahut “Ben öldürdümse sen de öldürdün” vicdanda ve hukukta hele ikide bir medet umduğunuz Mecelle’de mevcut mu?
7 bin kişi dinlenmiş siz de seyretmişsiniz...
Bu şeref size yeter!