Yazar hakem...

Dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı hakemi, İtalyan Pierluigi Collina'dır.

"Hakem hatasız olmaz, Collina bile hata yapıyor" cümlesinden onun bir numaralı referans olduğunu anlayabiliriz.

Collina'nın Türkçe'ye "Benim Oyun Kurallarım" diye çevrilen kitabından güzel birkaç hatırayı sizinle paylaşıyorum;

***

"Eğer futbolla ilgili bir tanıtım kampanyası düzenleyecek olsaydım ve bu iş için bir görüntü seçmem gerekseydi, hiç şüphesiz 2002 Dünya Kupası'ndaki Kore-Türkiye maçı sonrasındaki görüntüleri seçerdim. Yenilen takımı içten bir şekilde kutlayan Türk oyuncular, kupada üçüncü olmanın verdiği onuru taşıyorlardı. Sıra ödüllerini almaya geldiğinde Türk takımından Bülent ve Abdullah gibi bazı oyuncular çocuklarını alıp omuzlarına oturttular, bu muhteşem bir görüntüydü. Keşke hakemlerin de kutlama izni olsaydı..."

***

"Kellik beni vurduğunda 24 yaşındaydım; neyse ki karakterim ve kişiliğim zaten oturmuştu. Bilardo topu modelinde bir kafanın çok güzel olduğuna inanıyorum. Kamufle edilecek hiçbir şeyin olmaması ayrı bir güzellik. Ve o zamandan beri sayısını bile unuttuğum kadar çok şampuansız banyo yaptım."

***

"Hakem formaların içindekilere göre karar veremez. Bir hakem 'renk körü' olmak zorundadır. Hakemin hafızası olmamalı, oyuncuları tanımamalı ve büyük bir şampiyon bile sahadaki tüm oyuncularla aynı değerde olmalıdır."

***

"Gelecekte, yönettiğim karşılaşmaları uzun uzun düşünmek için fırsat doğduğunda, futbolcu formaları koleksiyonum bana anılarımı tazeleme fırsatı verecek. Zaman zaman, bir karşılaşma sonrası kendimi bir oyuncudan forma isterken buluyorum. Bu kesinlikle olumlu bir davranış. Bence bu, sahadaki ilişkilerin kalitesinin bir göstergesi."

***

"Futbolun garip cilvesi; dünya ve Avrupa kupası finallerinde bir ülkenin başarısı aynı zamanda o ülke hakeminin sonu oluyor. Çünkü bir takım çeyrek finale çıktığında o ülkenin hakemi turnuvadan alınıyor. 2000'de İtalya finale yürürken ben de çeyrek finalde evimde dönüyordum. 2002'de ise İtalya eve döndü, ben finale çıktım."

***

Pierluigi Collina "Le Mie Regole Del Gioco" (Benim Oyun Kurallarım) kitabında hakemliği sırasında iki kez "kuralların üstüne" çıktığını söyler:

1- Sezon 1999-2000... Seri B'de final maçı... Foggia - Bari... İlk yarıda kaleciler kendi ateşli seyircilerinin önünde oynamıştı ama ikinci devre kaleler değişince kaleciler rakip seyircinin önüne gelecekti. Olay çıkacağı çok açıktı. Maç ertelense, tekrarı daha büyük problemler doğururdu. Kaptanlarla konuşarak, hava ve saha şartlarının da eşit olması sebebiyle ikinci yarı kaleciler yine aynı kalede olmak üzere maçı yönettim.

2- Mayıs-2000'deki Perugia - Juventus maçı... Yağmur yüzünden maçın yarıda bırakılması gerekiyordu. Ya devam edersiniz, ya tehir edersiniz. Ben beklemeyi seçtim. Bulutların gidiş yönünü düşündüm, daha önce de maç yönettiğim Curi Stadı'nın drenajının iyi olduğunu, suyu mükemmel emdiğini biliyordum. Sonuçta benim takdir ettiğim (yaklaşık bir saat) bir aradan sonra maçın ikinci yarısını oynattım ve sorunsuz bitirdim.

İki kararım da çok tartışıldı ama FIFA Başkanı onayladı, "Kuralların ötesinde uygulama" diyerek...

Geri dönüşüm!

Burak Yılmaz 10 sene, Quaresma 2 sene, Demba Ba 1.5 sene, Ersan Gülüm ve Atınç 1 sene, Fabri 6 ay sonra Beşiktaş'a geri döndü...

Bugün sayfalarca yazılan, "Transfer haberi küstahlığı"nın başlıca sebebi de bu galiba...

Her şey mümkün olduğu için, herkesin ismi, herkesle anılıyor...

Korku filmi...

Haberi biliyorsunuz;

Ziraat Bankası, futbol kulüplerinin müsrifliğine milyar liralar dökecek.

Yani elin oğlu mekan kapatacak, bir transfer parası ile binlerce spor araba alabilecek, bilmem kaç dolar parayı cukkalayacak, spor kulüpleri buna çanak tutacak ve bunun sonucunda borçlanacak.

Sen de bu borcu ödeyeceksin.

Yayıncı kuruluşa para vermek, maçlara kombine almak, kulüp mağazalarını aşındırmak, maç günleri semt esnafını ihya etmek, hatta yol çekmek, hatta yağmur yemek, üşümek, sesin kısılması, yenilgilere kahrolmak yetmez.

Hem de alakası olan olmayan herkes olarak.

Paşa paşa...

Ah o 1996 !..

Milli Takımı tarihinde ilk kez İngiltere'deki Avrupa Şampiyonası finallerine taşıyan Trabzon kadrosu…

Abdullah, Ogün, Cengiz, Osman, Hami, Ünal, Tolunay…

Son anda Fenerbahçe'ye kaptırılan şampiyonluk ve yıllardır süren travma…

...

Şimdi Ahmet Ağaoğlu'nu dinleyip, Ünal Kahraman'ın cesaretini seyrettikçe, Trabzonspor'un şampiyon olmaması için hiçbir sebep görmüyorum.

Genç bir delikanlının, "Bu bizim Trabzon'a neden dört büyükten biri diyorlar" merakının izah senesi olması için...

SÖZ DER Kİ;

"-Anlatacak hikayesi olmayan, yalnız olduğunu hissetmez..."

...gündemin kırıntıları...

NASA, Dünya'dan daha büyük sulu bir gezegen bulmuş...

Bizden daha çok suyunu nasıl çıkarmışlar acaba?

***

Emre Belözoğlu, "Aykut Kocaman ve Abdullah Avcı'yı tanıdıktan sonra ben de hoca olabilirim" demiş...

Bunlar yapıyorsa benim neyim eksik gibi mi?

***

Real Madrid'de Marcelo, gole sebep oldu diye ıslıklanmış...

Adamlardaki lükse bak, biz Hasan Ali'ye bir şey diyemiyoruz

***

Vatandaşın küçük evine 780 lira doğalgaz faturası gelmiş...

Evi yaksa daha az masraf edermiş...

Krampon...

F.BAHÇE, Silva transferinde mutlu sona çok yaklaştı... Taraflar arasındaki tek problem, oyuncunun henüz bu transferden haberinin olmaması.

***

ROBİNHO gelir gelmez ilk demecini verdi; "Her Sivas'lı gibi ben de artık İstanbul'dayım..."

***

BEŞİKTAŞ Başkanı Fikret Orman, taraftarların daha parlak futbolcu isteğini, Netflix'ten transfer yaparak gidereceklerini söyledi.

***

ERSUN Yanal, ikinci yarı için müjdeyi verdi, "Bundan sonra her deplasmandan roketle döneceğiz..."

Eğitim...

"Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelmiş ve bir okul kurmayı kararlaştırmışlar.

Bir tavşan, bir kuş, bir sincap, bir balık ve bir yılanbalığı okulun Öğrenim Kurulu'nu oluştururlar...

Kurulda tavşan öğrenim planında koşmanın yer almasında ısrarlıdır.

Kuş uçma, sincap dikine tırmanma, balık ise yüzme dersinde ısrar eder.

...

Bütün bunlar bir araya getirilir ve öğrenim planı hazırlanır.

Hepsi de, bütün öğrencilerin bu derslerin tamamına devam etmesini isterler.

Sonuçta, tavşan koşmada 10 alırken, ağaca tırmanma onun için müthiş bir problem olur.

Sürekli kafa üstü yuvarlanmaktadır. Kısa sürede beyni hasara uğrar ve iyi koşamaz olur. Koşma derecesi 10 iken 7'ye düşmüştür.

Kuş her zaman uçuşta çok iyi notlar almaktadır, oysa toprakta tünel kazmaya gelince işleri iyi gitmez.

Sürekli gagası kırılır ve kanatları kopar, sonra da uçma dersinden 7 alır.

Zaten tünel kazma notu hep 2'de kalmıştır. Ayrıca ağaca dikine tırmanmada da çok kötü anlar yaşamıştır.

...

Bu öykünün ana fikri, sınıfta her şeyi yarı yarıya başaran geri zekalı yılanbalığının birinci olduğu şeklindedir...

Oysa öğrenim yaptıranlar durumdan memnundur.

Çünkü herkes her derse devam etmiş, bu da geniş tabanlı öğrenim olarak adlandırılmıştır.

Gerçek hayatta da olan budur. Tüm çabalarımız, herkesi diğerlerine benzetmeye yöneliktir."

(...Leo Buscaglia)

Ana Kumanda

(...BEYAZ TV / Beyaz Futbol)

AHMET ÇAKAR: Konu Fenerbahçe olunca seni tanımak imkansız oluyor.

ABDÜLKERİM DURMAZ: Fenerbahçe konusunda radikal muhafazakarım, aşırı tutucuyumdur...

Beğendiğim paylaşımlar...

Kayınvalidem sürekli Cumhurbaşkanına hakaret ediyor.

İçeri alacaklar diye endişe içindeyiz. İskele Cad.

Daire: 32 - Çiçekçi / Üsküdar'da oturuyor.

(...Sardunya / Twitter)

***

Ersun Yanal gelmeden önce Fenerbahçe: 7 maç, 6 gol

Ersun Yanal geldikten sonra Fenerbahçe: 2 maç, 7 gol

Çok da şaapmamak lazım!

(...Enes Gürlek / Facebook)

Yıldız Abla günlüğü

-Olmadı, yapamadık. Aynı dudaklarım gibiydik, çok zıttık birbirimize...

...

-Mesele samimiyet olsaydı ben dünyadaki en mutlu insan olurdum..."

...

-Aklına bile gelmiyorum yanın ne haddime?..

...

-Ben ağlama duvarı olsam, spreyle gülücük çizerler...

...

-İçimdeki yangını, gözyaşlarımla söndürmeyi denedim...

...

-Kimseyle yeterli samimiyet kuramadığım için uzun zamandır kazık yemiyorum...

...

-Seni hep yanlış sevmişler diye beni anlayamamış olabilirsin...

...

-Dünyada yüzümüz gülmedi. Her neyse, yakında yeni bir gezegen bulunur nasıl olsa...

TERS AÇI

"-Umut demleme!.."

Yazarın Diğer Yazıları