Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Yaşasın siyaset!

Seçim, sayım, döküm ile birlikte avdet eden bir süreçtir. Beş yılda olmasa da birileri istediği zaman halkın önüne kendi küçük, marifeti büyük bir sandık getirilip dayatılır. Böylece demokrasi oyunu oynanmaya başlar.

Evde kalmış kızlara koca, işsiz kalmış gençlere iş, hastalığın girdabına girmiş hastanın derdine çare olacak bir oyundur bu.

Siyasiler öyle söyler, pazarlar ve öyle sunarlar.

Esaretin çaresi demokrasi olduğu gibi her türden derdin devası da demokrasidir. Yani seçimdir. İşte bu yüzden kendilerinin tercih edilmesini isteyen onlarca da aday çıkar ortaya.

Kötü günlerde, karanlık gecelerde, felaket anlarında ortalıkta gözükmeyenler o önemli günde bir anda bitiverir yanı başınızda.

İhtiyacınız olmasa da, davet edilmiş olmasa da, hatta kovmuş olsanız da en kalın manda gönünden yapılmış bir maskeyi yüzüne takarak emrinize amade olan yüzlerce adayla karşılaşırsınız.

Siz bakmayın "kendim için bir şey istiyorsam, namerdim" dediklerine; hepsi aslında sizden aldatma, yanıltma, canınıza okuma, zenginlikleri cüzdanına dahil etme yetkisi istemektedir. Ancak sureti haktan görünerek yapacaktır bu işi.

Siyaset niçin yapılır?

Kendilerinin aslında vekil, başkan ya da bakan olmak gibi bir niyetlerinin olmadığı; memleketin ali menfaati gereği bunu kerhen yaptıklarını size ima ederler. Allah rızası içindir bütün gayretler.

Söz gelimi hiçbir aday çıkıp da "Ben yolsuzlukları dolar üzerinden, ihaleleri mafya usulünden yapacağım" diye oy istemez.

Siyasiler erdemi, ahlakı, dini, demokrasiyi, insan haklarını ya da sosyal adaleti konuşmasının odağına koymadan siyasi konuşma yapılmaz.

Eskiden "Vatan-Millet-Sakarya" iyi prim yapıyordu siyasetin odağını da doğal olarak bu kavramlar oluşturmuştu.

Şimdilerde "FETÖ, Adnan, dolar, ekonomi" iyi prim yapıyor. Kuşkusuz elde o, dilde o ve siyaset meydanlarında o olmalı.

Nitelik itibarıyla siyaset merhametsiz, yakışıksız, üslupsuz onca sözün edildiği akla hayale gelmeyen vaatlerin yapıldığı, türlü çeşit ayak oyunlarının oynandığı bir tiyatro sahnesidir.

Siyaset oyunu sonuçta sahip olunan bir mazbata ile bitirilen bir yarıştır. Bu alanda kim daha iyi, daha ilginç ve daha gözü kara sözü etmişse o ipi göğüsler.

Düne kadar sıradan bir adam olan aday; kazanınca seçimi, bir başka çeşit "sayın vekilim" olup çıkar.

Değeri değiştirerek değişmek!

Seçim sırasında çekilen onca stres, katlanılan tarifi imkânsız sıkıntı, üstlenilen yer-gök götürmez vebal sonucunda kazanılan zaferin tadına doyum olmaz.

Artık dört yıl süreyle "yemede yanında yat" türünden imkânlar Boğaz'dan akan palamut misali akın etmeye başlar.

Makamların en üstü tepeye koltukların en pahalısı alta alınmıştır. Kendisine oy veren, yol veren ve nihayetinde adam eden asillerin işte bu sıra tam unutulma zamanıdır. Herkes yerini bilmelidir. İşin raconu budur.

Değer mi bu kadar değeri; değiştirerek değişmeye demeyin.

Siyaset bu; verdiğiniz sözü değiştireceksiniz, inkâr edeceksiniz ya da hatırlamayacaksınız. Yıllarca bir olduğunuz, birlik olduğunuz en yakınlarınızı dahi siyaset uğruna terk edeceksiniz. Vefanızı ve ahlakınızı siyasi menfaatinize endeksleyeceksiniz.

Bu öyle bir oyundur ki yenilen her şeyini kaybeder.

Ezmeyenin ezildiği, örselemeyenin örselendiği bir ahlakı vardır. Tanrısı kuvvet olan bir ahlaktır bu...

Böyle bir ahlakı edinmiş olan fertlerden de darağacına doğru sürüklenirken, kendisine; "ihtiyar titriyorsun!" diyenlere; "Evet, evlat, fakat korkudan değil, soğuktan!" diyen bilge olmasını elbette kimse beklememeli.

Prusya kralı Frederich; "Bütün insanlar arasında hemcinsini aldatmanın aşağılık, bayağı bir hareket olduğu kabul edildiğinden, durumu geçerli kılmak için bir deyim arandı ve "politika-siyaset" kelimesi seçildi" boşuna dememiştir.

Kimse kızmasın kendimi eleştirdim!

Yazarın Diğer Yazıları