Yargıtay'ın bildirisi yeni bir iddianame gibi

Yargıtay Başkanlar Kurulu, yayınladığı bildiride, yargıya yönelik saldırılar yanında cumhuriyetin temel niteliklerinin tartışmalara ve yeni tanımlamalara konu edilmesinden rahatsız olduğunu açıkladı.
Kurul, yasama, yürütme ve yargının birbirine üstünlüğü bulunmadığını, üstünlüğün Anayasa’da olduğunu, ancak yargıya yönelik saldırıların hukuk devleti ilkesini zedelemeye başladığını, bir siyasi görüşün istek ve direktifi doğrultusunda yeni Anayasa taslağı hazırlamanın, gerginliğin başlangıcı olduğunu hatırlattı.

* * *

Kurul, başlangıç bölümünün Anayasa’nın özünü ve laik Cumhuriyetin dayanağını oluşturduğunu, değiştirilemeyeceğini, ancak taslakta kısaltıldığını, özünü kaybettiğini, yine değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükümlerin başka maddelerle etkisiz hale getirildiğini, başta laiklik olmak üzere cumhuriyetin temel niteliklerinin zaafa uğratılmak istendiğini, yargının yasama ve yürütmenin denetim ve hakimiyetine çekildiğini duyurmak zorunluluğunu hissetti.
Kurul, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kapatma davasını bu gelişmeleri izleyerek ve yasal kanıtlarla açtığını, ancak akıl dışı suçlamalarla toplumun tepki ve husumetine muhatap kılınmak istendiğini, ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin etki altına alınmak istendiğini belirtti.
Kurula göre, davalı parti, “dilediği her şeyi yapabilme yetkisini halktan aldığı” gibi şaşırtıcı bir inançla, yargıyı ve mensuplarını halka şikayet ederek, hedef göstererek hatta yabancı kişi ve kuruluşların yardım ve katkılarını sağlayarak, Türk yargısını etkileme niyet ve gayretine girmek suretiyle, açılan kapatma davasında lehte sonuç alma heves ve yöntemleri denemektedir.
Kurul, yargı organları ile hiçbir danışmada bulunmadan Avrupa Birliği genişlemeden sorumlu Komiseri’ne “Yargı Reformu Strateji Taslağı” adıyla bir belge verilmesinin devlet sorumluluğuyla bağdaşmayacağını, yargı reformu gibi gösterilen önerilerin AB normlarıyla da uluslararası yargı bağımsızlığı kavramlarıyla da çelişki içinde olduğunu bildirdi.
Kurul, aynı çerçevede, yasamanın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na üye seçmesi ile yargıç ve Cumhuriyet Savcıları üzerinde yürütme erkinin baskı ve denetiminin geliştirilmek istendiğini, ulusal yargının ve mensuplarının yabancılara şikayet edilebildiğini “esefle” gözlemlediğini açıkladı.
Kurul, tarafsızlığı sağlama adı ve aldatmasıyla yürütmeye yandaş, onu koruyup kollayan ve onun tarafından denetlenen bir yargının oluşturulmasının amaçlandığını da vurguladı.
Ve nihayet bildiri, “Ancak asla unutulmamalıdır ki;
İnsanlık tarihi, böylesi güdümlü bir yargı ile varlığını sürdürebilen, bireyini güvenli ve mutlu edebilen ve uygarlık yarışında başarılı olabilen hiçbir millet ve devlete tanıklık etmemiştir” diye sona erdi.

* * *


Yargıtay Başkanlar Kurulu, Türkiye’nin en üst düzey yargıçlarından oluşur. Kurul, AKP’nin devletin temel niteliklerini zaafa uğratmaya çalıştığını belirtiyor ki, bu suçun karşılığı sadece parti kapatma ve siyasi yasak değildir.
Eğer bu suç tanımlaması kesinleşirse, yasaklanması istenen kişilerin, ayrıca bu suçtan da yargılanmaları sonucu doğar.
Hani malum, “Anayasa’yı tağyir, tebdil ve ilga” diye yargılanıp idama mahkûm edilen gençler var bu ülkede!
Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakan veya milletvekili olmak, bu suçu işlemeyi serbest bırakmıyor!

Yazarın Diğer Yazıları