Yargıtay ve AA'ya göre FETÖ'nün suç ortakları!
FETÖ'cü eski yüksek yargı üyelerinin yargılandığı davada ilginç tespit ve değerlendirmeler var.
Anadolu Ajansı muhabiri Aylin Sırıklı Dal'ın haberine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın esas hakkındaki mütalaasında, Fetullah Gülen'in, yargıyı ele geçirmek için sivil imamlara verdiği, "3 tay var; Yargıtay, Danıştay, Sayıştay. Buraları ya tamamen ele geçirmemiz lazım ya da bunlardan kurtulmamız lazım" talimatı gereğince Yargıtay'a yerleştirilen yedi hâkimle ilgili bilgiler veriliyor.
Peki bu hâkimler, nasıl bu kadar kolayca Yargıtay üyesi olabildi?
Haberde bu sorunun da cevabı var:
"Özellikle 2010'daki Anayasa değişikliği sonrasında yaşanan süreç, örgütün yargıdaki en güçlü dönemini oluşturdu. Yargının yapısını değiştiren Anayasa değişikliğinin kabulünden sonra Yargıtay ve Danıştay'ın üye ve daire sayıları artırıldı. 2010'daki yeni yapılanmanın ardından Yargıtay'a seçilen 160 üye sayesinde Yargıtay, FETÖ'nün çıkarlarına göre yeniden şekillendi.
Yeni üyelerin seçiminden sonra, 2011-2013 döneminde, Pensilvanya'nın vizesi olmadan hiçbir daire başkanı seçilemedi, istenmeyen üyenin aday olması durumunda başkanlık seçimleri kilitlendi, bu da Yargıtay'da aylar süren seçim süreçleri yaşanmasına sebep oldu."
***
12 Eylül 2010 referandumu, Türkiye'yi 15 Temmuz 2016 çukuruna düşürmüştür. Referandumda oylanan neydi? AKP'nin hazırladığı yargı reformu değil mi?
Ülkücüler ve devrimciler için reform paketine "12 Eylül'cülerin yargılanması"nı sağlayan balık yemi de konulmuştu. Her iki grubun aktif mensupları, 12 Eylül'de işkence görmüştü ve bu maddeler, önemli bir kısmını ikna etmeye yetti!
Fetullah Gülen, Pensilvanya'dan "Gerekirse ölüleri mezardan kaldırıp oy kullandırın" diyordu. Sonunda referandum yüzde 60 oyla geçti! Bu referandumda evet oyu veren yüzde 60'lık kitle, Türkiye'yi kendi oylarıyla uçuruma sürüklemiş oldu. O referandumda, Orta Anadolu ve Karadeniz'de "Alevi hâkimler gidecek, Müslüman hâkimler gelecek" sloganıyla propaganda yapıldı. "Müslüman" dedikleri hâkimler, Vatikan'ın Müslümanları Hristiyanlaştırma projesi olan "dinlerarası diyalog" taraftarı FETÖ'cülerdi!
***
Şimdi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün yüksek yargıya hâkim olmasına 12 Eylül 2010 referandumunun sebep olduğunu söylüyor. Devletin ajansı da bu değerlendirmeyi duyuruyor. İyi de biz, 12 Eylül 2010 referandumundan önce bütün kamuoyunu uyarmadık mı? Yüzde 60 oyla, Türkiye tuzağa düşmüş olmadı mı?
Buradan çıkarılacak ders şudur: Çoğunluk, her zaman doğru karar vermez!
Ayrıca, 12 Eylül 2010 referandumuna sunulan sözde yargı reformunu, hazırlayan, Meclis'te kabul eden ve onaylayan herkes, FETÖ'nün fiili suç ortağı sayılmaz mı?
Şimdi, FETÖ'nün kullandığı hâkimlerin yargılanması elbette önemlidir ama asıl sorumlular o yargı reformunu hazırlayan ve kabul edenler değil midir?
Pompeo'nun haritası;
Megalo İdea haritası!
Mustafa Kemal Çamkıran, bir mesaj gönderdi:
"Yunanistan'ın Megalo İdea haritasına denk düşen bir bölünmüş Türkiye haritasının ABD Dışişleri'nin resmî sitesinde hem de Pompeo tarafından yayınlanması ve bunun Çipras'ın Ankara'ya geldiği sırada yapılması teknik bir hata olabilir mi?"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Başka ülkelerle ilgili, ciddi hatalar var. Kanada dahil hatalar yapıldı. Teknik bir hata ama vahim bir hata" diye konuyu geçiştirdi!
ABD Dışişleri Bakanlığı, dünyanın siyasi haritasını bilmeyecek kadar cahil insanlar mı çalıştırıyor ki hata yapsınlar?
Çipras'a, Ruhban Okulu'nu ve artık "ekümenik" olarak faaliyet gösteren Fener Rum Patrikhanesi'ni ziyaret fırsatı verilmişken, Türkiye'nin ABD tarafından Megalo İdea haritasındaki gibi bölünmesi, Türk Milleti için yeterince ciddi bir uyanış vesilesi değil midir?