Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Yanlış politikalar ters tepti

Yıllardır uygulanan yanlış politikaların ters tepmiş, ancak reçetesi ağır da olsa artık doğrular görülmüştür. Ancak bu doğruların, iktidarın kendisinin zarar görmesinden sonra gündeme geldiği de gerçektir.

Cemaat ittifakı çöktü
Gülen Cemaati yapılanmasına, başta yargı ve emniyet olmak üzere, devlet kademelerinde yer verilmiştir. Cemaatle ittifak içinde hareket edilmiş, ona imkân ve fırsat verilmiş, desteklenmiştir. Cemaat özellikle TSK’nın itibarsızlaştırılması, Türk Milleti’nin gözünden düşürülmesi için kullanılmıştır. Bu yolla sözde askeri vesayetin kaldırılarak, ideolojik düşüncelerinin ülke yönetimine uygulanması planlanmıştır.
Bu yanlış, yalan, düzmece uygulama, cemaatin okları kendisine dönene kadar devam etmiş, o tarihten itibaren paralel devlet olarak nitelendirdikleri yapıyla, kendilerine zarar verdiği için, mücadele içine girilmiştir. Yapılanma derindir. Mücadele devam etmekte, daha da devam edeceği beklenmektedir.
TSK üzerinde uygulanan psikolojik harekât ve yargı süreci çok can yakmış ve acımasız olmuştur. Bunun vebali hala üzerlerindedir. Pardon demekle halledilecek bir konu değildir. Müsaade edenlerden de hesap sorulmalıdır.

Çözüm süreci çıkmazı
1998’de PKK’nın askeri alanda kesin mağlubiyetiyle terör, ülke gündeminden düşmüş, 2003 yılında ABD’nin Irak operasyonunu sonrasında yeniden filizlenmiştir. TSK’nın PKK’yla mücadelesi, özellikle 2008’den itibaren, sözde askeri vesayetin kaldırılmasına engel olduğu düşüncesiyle, yönetim ve özellikle yandaş medya tarafından kötülenmeye ve itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştır. Buna rağmen 2011 yılına gelindiğinde PKK’nın yeniden askeri alanda mağlup edilmesi söz konusuyken ortaya çözüm süreci safsatası atılmıştır.
Alan, TSK’nın kontrolünden KCK’ya terk edilmiş, asker kışlasından çıkarılmamış, örgütle Oslo’da ortaya çıkan ve yakın bir zamana kadar devam eden müzakereler yapılmıştır. Bunun yanlış olduğunu söyleyenler hainlikle suçlanmış, terör örgütünün devam eden eylemleri provokasyon olarak nitelendirilmiştir. Tavizler birbirini takip etmiş, bölücü siyaset ve terör örgütü, alınanları kar hanesine yazmış, çıtayı yükseltmiş, isteklerinin kabulü için örgütü de aktif tutmuştur. PYD/PKK-IŞİD mücadelesinin ucu Türkiye’ye dokunduğunda PKK ülkedeki eylemlerini daha da arttırınca onunla da mücadele içine girilmiştir.

IŞİD elde patladı
Suriye’deki kontrolün kaybedilmesinden yararlanan IŞİD, elde ettiği egemenlik alanını, kendisine müsamaha edilen sınırlar dışına (Şii kuşak karşısında Sünni kuşak oluşturmaya hizmet eden saha) çıkıp genişletmek için Kürt bölgelerine saldırdığında ABD’nin tepkisiyle karşılaşmıştır. PYD’nin Suriye kuzeyinde oluşturduğu hâkimiyet bölgesini ve özellikle onun bütünlük arz etmesini tehdit olarak gören Türkiye, başlangıçta doğrudan bir destek vermese de, bazı uygulama ve gösterdiği toleranslarla IŞİD’e fazla ses çıkarmamıştır. Ancak onu terör örgütü olarak ilan etmiş ve IŞİD’le mücadele eden koalisyonun içinde yer almıştır.
Son zamanlarda sınır geçişlerine tahditler getirmesi, ülke içindeki hareketlerini ve imkanlarını kısıtlaması IŞİD’i rahatsız etmiş, gösterdiği tepkiler ve eylemler sonucunda onunla da mücadele içine girilmiştir. Bu kapsamda ABD’yle bir mutabakat sağlanmış, ABD’ye ve koalisyon güçlerine IŞİD’le mücadelede çeşitli imkânlar verilmiştir. Bunun karşılığında da PKK’yla mücadelede, sınır ötesi harekât mutabakatı oluşturulmuştur.

Çelişkiler ve hassas noktalar
PYD, ABD’nin fiili müttefikidir. PKK bağlantılıdır, hatta kendisidir. ABD, Türkiye’nin PKK’yla mücadelesini istemeyerek haklı görmektedir. PKK’yla sınır ötesindeki mücadelede kesinlikle ABD istihbaratına güvenmemelidir. İstihbarat, milli kaynaklardan elde edilmeli ve teyit edilmelidir. PKK/PYD konusunda Batı’nın da durumu farklı değildir.
Diyarbakır’dan kalkan uçaklar anında PKK’ya rapor edilmektedir. Aldatma tedbirleri uygulamamız gerekir.
Güvenli alan, sadece hava operasyonları ve kara ateşleriyle sürdürülemez. ÖSO’yla veya Türkmenlerin teşkilatlandırılmasıyla kontrol yıllar alır. Mülteciler, Türkiye’nin her tarafına dağıldığı için burada toplanması zordur. Kamplardakiler de gelmek istemeyebilir.
Terörle mücadelede bedeli ne olursa olsun sonuna kadar gidilmelidir. Ancak uygulanan yanlış politikaların, bu bedelin ağırlaşmasına sebep olacağı unutulmamalıdır. Özellikle ülke içindeki odakların bilinmesine rağmen bugüne kadar işlem yapılmamasının hesabı sorulmalıdır.
TSK, her şeye rağmen, azim ve başarıyla görevini icra etmektedir. Ancak yönetim, TSK’nın başarısından dolayı ön plana çıkmasından ve itibar kazanmasından çekinmekte, bu nedenle sürekli kendilerini ön planda göstermeye çalışmaktadır.
Yönetim, bugüne kadar yapılan hataları örtmeye, şimdi yapılanları da haklı göstermeye yönelik algı operasyonlarına yoğun bir şekilde devam ettirmektedir. Uygulamaların, kaybedilen oyların geri kazanılmasına yönelik olduğuna ilişkin yaygın bir kanaat bulunmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları