Yalanı siyasetçi söyler!
Siyasetçiler hastalandıklarında doktorun ve hastanenin en mükemmelini tercih eder. Amma aynı kişiler tarih şuuru kazanmak için bilgiye ihtiyaç duyduklarında Tarihçilerin en iyisini değil, ikinci hatta üçüncü sınıf olanından yararlanır.
Onlar için “Tarih” meselâ Halil İnalcık’tan, Fuat Köprülü’den, İlber Ortaylı ve Yusuf Halaçoğlu’ndan değil, İngiliz ağzı ile konuşan, İngiliz aklı ile düşünen feslilerden, onların tilmizlerinden öğrenilir. Yani kendi canlarına gösterdikleri hassasiyeti Tarih için göstermezler. Oysa Tarih de bir milletin canıdır, can damarıdır.
Papaz Maltus’un Liberal ekonomisinin, “Kötü para iyi parayı piyasadan kovar” tezi, Tarih için, hatta siyasetçi için de geçerlidir. Kötü para, yani değeri düşük para piyasaya sürülür, çünkü vatandaş o paradan bir an önce kurtulmak ister. İyi parayı mesela altını ise kötü günler için piyasadan çeker, bir yerlerde muhafaza eder. Dikkat ettiğinizde yabancı devlet adamlarını Türk tarihini Türk siyasetçilerden çok daha iyi bildiklerine şahit oluruz.
Tarih yalan söylemez! Yalan söyleyen tarihçilerdir, siyasetçilerdir.
“Kimyasal silah var” yalanı söylenmeseydi ABD Irak’a girme bahanesini üretebilecek miydi? Obama tutmuş, “Patriotları Türkiye istedi” diyor. Şimdi biz bu yalana inanacak mıyız? Peki, Türkiye’yi yönetenler Obama’nın yalanına inanıyor mu? Tabi ki inanmıyor amma inanmış görünmek durumundalar. Aksi halde ülkeyi gerçekte kimin yönettiği ortaya çıkacak, meşrulukları kalmayacak.
Ciddi devlet adamları pohpoha, alkışa değil, hakikate sırtını dayar. Hakikat ise Tarih’ten beslenir. Akıllı ve net bir düşman olan Churchill Amerika’da büyük bir salonu tıka basa doldurmuş bir dinleyici kitlesine seslendiğinde, bir kadın nefes nefese onun yanına gelerek, “Bu insanlar size ilham vermiş olmalı” dedi... “Nerede bir konuşma yapsanız orası iğne atılsa yere düşmeyecek şekilde doluyor..”
Churchill, “Böylesine sadık dinleyicilerimin olması bana gerçekten gurur veriyor” dedikten sonra ilave eder:
“-Fakat şunu da hiçbir zaman aklımdan çıkarmıyorum hanımefendi. Nutuk atıyor değil de, idam ediliyor olsaydım kalabalık eminim ki iki misli olurdu...”
Velhasıl devlet adamı her yükselişin bir düşüşü olacağını bilmeli ve doğru tarih bilgisi ile ülkesinin geleceğine yön vermeli. Bugünler maalesef Türkiye’nin gerçekten ve doğru tarihten en uzak olduğu günler..