Yalan dolanla iktidar sürdürülebilir mi?
İzmit Körfezi'nde, deniz yüzeyinde kahverengi- kızıl bir renk değişimi meydana gelince kirliliğin hurda gemilerden kaynaklandığı zannedildi.
Yapılan bilimsel incelemede söz konusu görüntünün, kirlilikten değil, biyolojik bir durumdan kaynaklandığı ve "alg patlaması" olayı olduğu anlaşıldı.
Çevre Koruma Dairesi'nden yapılan açıklamada "İzmit Körfezi ve Marmara Denizi'nde özellikle ilkbahar aylarında tekrarlayan bu olayın en önemli sebebi özellikle yağışlar sonucu karadan azot ve fosfor gibi besin elementlerinin deniz ortamına girerek, fitoplankton türlerinin aşırı üremesine neden olmasından kaynaklanmaktadır. Bu geçici doğal olay, suyun renginin kırmızı veya kahverengiye dönmesine neden olmakta ve endişe edilmemesi gerekmektedir." denildi.
***
Peki Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul'da aynı zarfta kullanılan dört oydan birini iptal etmesi nasıl izah edilecek?
AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, Esenler'de katıldığı iftar programından çıkarken, bir vatandaşın "Bu seçim neden iptal oldu?" sorusuna "Çok basit, çünkü çaldılar" şeklinde cevap verdi! ,
Binali bey böyle diyor ama Yüksek Seçim Kurulu 31 Mart'ta yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini, "bazı sandık kurullarında, kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanı ve üyeler görev yaptı" gerekçesiyle iptal etti.
Taha Akyol, "YSK günlerden beri gerekçeli kararını yazıp açıklayamadı. Çünkü içtihatlarla kendisinin oluşturduğu hukuka aykırı olarak verdiği İstanbul seçimlerini iptal kararına hukuki gerekçe yazmak kolay değil." diyor
Hüsnü Bozkurt, "YSK'nın gerekçeli kararı halâ yok ortalıkta. Öyle bir minare ki kılıf hazırlamaya kumaş yetişmiyor anlaşılan..." diye mesaj atmış.
Suat Özçelebi, "Seçimler neden yenileniyor? YSK'yı kullanarak millet iradesini çaldılar. Milletin aklıyla dalga geçiyorlar. Vicdanınız varsa önce millete aynı zarfın içindeki 4 oyun biri hileli 3'ü nasıl hilesiz sayıldı sorusunun cevabını ver" diyor.
Hasan Aydır, "Oyları kim çaldı, aman oyları çaldırmayalım derken YSK'yı çaldılar." diye durumu ifade ediyor.
Prof. Dr. Pervin Somer, hukuk öğrencilerine hitap ederek, "31 Mart'tan itibaren yaşananlar ve 6 Mayıs'taki YSK kararı bir kurgu olsa ve Anayasa Hukuku sınavında sorulsaydı ve siz YSK'nın yaptığı gibi bir cevap yazsaydınız hepiniz finallerden kalmıştınız. Biliyorsunuz değil mi? İşte budur tablo." diye yazıyor...
***
Kısacası, bu defa oyları çalamadılar ama işin başında YSK'yı çaldıkları için, seçimin sonucu değişti! Üstelik bu değişim azot ve fosfordan değil, doğrudan doğruya seçimlere hile ve fesat karıştırmaktan kaynaklanıyor.
Daha da kötüsü, insanlık tarihinde yaşanmamış bir yüzsüzlük sergileniyor. Hileye başvuranlar, karşı tarafı suçluyor. Yani hırsız, ev sahibine "sen kendi malını çaldın" diye iftira atıyor. Sadece ev sahibine değil, görgü tanıklarına da suçlama yapılıyor.
Kamu görevlisi olmayanları, sandık kurulu başkanı ve üyesi yapan İlçe Seçim Kurulları ama bunun faturası, kazanan adaya oy veren milyonlarca insana kesiliyor!
***
Bu kadar çirkin ve iğrenç yalanlara dayanarak, seçimi iptal ettirenlerin yüzünün kızarmaması konusunda, üniversitelerin psikiyatri ve psikoloji bölümlerinden görüş almak gerekir ama zaten bu kadar utanmazlığa karşı dayanamayıp konuşanlar var...
Sorun şu ki, utanma duygusu ortadan kalkmış! Eskiler derlerdi ya "ar damarı çatlamış" diye; Türkiye'de siyasi ar damarları çatlamış, arsızlık planktonları, sistemin üzerini kaplamış, öyle anlaşılıyor...
Yalan üzerine seçim kazanılır veya kaybettirilir mi? Yalan üzerine iktidar sürdürülebilir mi?