Ya toplumuz ya da devletiz!
ABD, AB ve İngiliz destekli Rum-Yunan ikilisinin, adayı Elenleştirmek maksadıyla federal çözümü yeniden hortlatmaya çalıştıkları kritik bir süreçten geçmekteyiz. Yeni seçilen faşist Enosisçi Rum Lider Nikos Hrisostoludis KKTC''nin tanınmasını engellemek ve müzakerelere Crans Montana''da kaldığı yerden devam etmek istemekte ve bu amaçla da üyesi oldukları Avrupa Birliği''nin (AB) Kıbrıs konusunda daha aktif rol almasını talep etmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) iyi niyet misyonu çerçevesinde yarım asrı aşkın süren müzakerelerde sonuç alınamamış olması ve halihazırda taraflar arasında ortak zemin bir yana tamamen zıt siyasi hedeflerin mevcudiyeti yeniden birleşmenin imkansızlığını açıkça ortaya koyarken müzakerelerin başlatılması gayretlerini hayret ve ibretle izlemekteyim. Bu nafile gayretlere karşılık, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar''ın savunduğu iki eşit egemen devlete dayalı siyasetimizi, son aylardaki KKTC adına olumlu gelişmeleri ve lehimize esmekte olan rüzgarları olumsuz yönde etkileyecek adımlardan kaçınılmalıdır.
Daha önce burada yazdığım, katıldığım televizyon programlarında da vurguladığım üzere KKTC makamları federasyonu anımsatacak, müzakereler yeniden başlıyor, Türk tarafı tanınma talebinden vazgeçecek algısı yaratacak her türlü temas, görüşme ve buluşmadan kaçınmalıdır.
Eşit egemenliğimiz ve eşit uluslararası statümüz tanınmadan, Kıbrıs Türk halkını yok sayanlarla temas tamamen kesilmelidir. Özellikle federasyon çözüm hedefli müzakere sürecinin çöktüğünü dünyaya ilan etmekten kaçınan BM ve Kıbrıs Türk halkını yok sayan, Rum devletine dönüştürülen sözde Kıbrıs Cumhuriyeti''nin azınlık vatandaşları, azınlık toplumu olarak gören AB ile tüm ilişkiler gözden geçirilmeli ve askıya alınmalıdır. Bizi saymayanı, saymamalı, saygı göstermeyene saygı göstermemeli tamamen mütekabiliyet esaslarına göre bir dış politika izlemek kaçınılmazdır. Diyalog zamanı bitmiştir. Kıbrıs meselesinde görüşülmedik konu kalmazken hâlâ daha görüşelim, konuşalım zihniyetinde olanlar ada gerçeklerini görmezden gelen, Rum''u tanıyamamış hedeflerini anlayamamış aymazlardır.
***
Cumhurbaşkanı Tatar''ın özel temsilcisi Ergün Olgun''un son dönemde mevcut siyasetimizle çelişen girişimleri beni oldukça rahatsız etmektedir. Olgun''un girişimleri Cumhurbaşkanı Tatar''ın bilgisi ve talimatı ile yapılıyorsa durumumuz oldukça vahimdir.
Millî çizgideki aydın ve duyarlı vatandaşlarımızın, Anavatan Türkiye''deki millî davamızın ateşli savunucularının tüm uyarılarına rağmen Özel Temsilci Ergün Olgun''un Kıbrıs Türk halkı ve Anavatan Türkiye''nin desteklediği egemen eşitlik temelinde iki devlete dayalı siyasetimizin hilafına, BM Genel Sekreteri''nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart ve Kıbrıslı Rum Müzakereci Menelaos Menelau''yla federasyon döneminden kalma iki toplumlu komitelerin çalışmalarını ileriye götürmeye gayretlerine tepki yağmaktadır.
BM Kıbrıs Barış Gücü tarafından yapılan açıklamaya göre, Stewart''ın taraflarla sürdürdüğü rutin diyalog kapsamında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmede, İki Toplumlu Teknik Komitelerin çalışmaları ile Kıbrıs Türk ve Rum tarafını ilgilendiren ortak konular ele alındı. Görüşmede, müzakere olmamasına rağmen Kıbrıs Türk ve Rum müzakere heyetlerinin de hazır bulunması dikkatlerden kaçmadı. Rum-Yunan-BM-ABD-AB-İngiltere başımıza çoraplar örmeye çalışırken, iki devlet siyasetimizle örtüşmeyen bu görüşme ve temaslar yersiz ve gereksizdir. Egemen eşitliğimiz ve uluslararası eşit statümüz tanınmadan müzakere etmeyeceğimiz defalarca bizzat Cumhurbaşkanı Tatar tarafından beyan edilmiş iken, federasyon artığı ''iki toplumlu komiteler'' bağlamında çalışmalar ve bu çalışmalara müzakere heyetlerinin de dahil edilmesi mevcut siyasi duruşumuzla örtüşmemektedir.
Bana göre iki toplumlu komiteleri çalıştırmak, ileri götürmeye çalışmak egemen eşitlik temelli iki devlet siyasetimize, tanınma hedefimize terstir, çelişkidir ve ihanettir.
Yukarıda da belirttiğim üzere ''federasyon görüşülüyor, müzakereler başlıyor'' algısı yaratacak her türlü temastan kaçınılmalı, Rum''un/BM''nin tuzaklarına düşülmemelidir. Daha birkaç gün önce federasyon konusunun bir kez daha açılmamak üzere kapandığı Dışişleri Bakanımız Tahsin Ertuğruloğlu tarafından açık bir şekilde vurgulanmış iken bugün federasyon artığı komitelerin bir araya getirilmesini anlamak güçtür. Federasyondan vazgeçildiğine göre, seçimlerde ortaya çıkan halk iradesine saygı duyulmalı ve Rum-Türklerden oluşan iki toplumlu komiteler üzerinden ilişki kurmak yerine devletten devlete ilişki kurulmalıdır. Bu nedenle komiteler dağıtılmalıdır.
Ya toplumuz, Ya da devletiz! AB''ye, BM''ye şirin gözükmek uğruna izlenen siyaset yanlıştır. Soruyorum; bu millî olmayan siyaseti yürütecekseniz sizin teslimiyetçi/tavizci Talat''tan ve Akıncı''dan farkınız kalır mı?