Ya gizli anlaşma metni doğruysa?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, “Ergenekon adı verilen soruşturma kapsamında yapılan operasyon ve işlemlerin, kamuoyu gündeminde yer alan diğer davalarla hiçbir ilişkisi bulunmadığını” bildirdi.
Bildirdi ama açıklamanın yapıldığı anda bayilerde olan gazetelerde, AKP’yi kapatma davası ile Ergenekon arasında bağlantı kuruluyordu.
Zaman gazetesinde derlenen Taraf ve Star gazetelerinin haberlerine göre iddianamenin Abdullah Gül ile ilgili bölümü Yargıçlar ve Savcılar Birliği tarafından hazırlanıp Doğu Perinçek’e verildi. İddiaya göre “Yarsav Başkanı Eminağaoğlu, AKP’nin kapatılmasına yönelik iddianame çalışmalarını, Ergenekon operasyonu kapsamında daha önce tutuklanan Ergün Poyraz, Jandarma İstihbarat eski Başkanı Levent Ersöz ve İP Avukatı Nusret Senem ile birlikte yürüttü.”
Star’ın haberine göre, İlhan Selçuk, AKP’ye yönelik kapatma davasını bizzat yönetti!
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, işte bu haberleri yalanlıyor.
Peki bu haberler yalansa, söz konusu gazeteler, AKP’ye kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı yalan haberlerle baskı altına almaya çalışmış olmuyor mu?
Gerçi Star, Taraf ve Yeni Şafak hakkında yayın yasağına uymadıkları için soruşturma başlatıldığı da bildirildi ama bu kadar uydurma kamuoyuna pompalandıktan sonra ne kıymeti var?
* * *
İstanbul Barosu eski Başkanı Avukat Turgut Kazan ise İlhan Selçuk’un gece yarısı evinden gözaltına alınmasının, CMK’nın, ifadeye çağırma, zorla getirme / yakalama ve aramaya ilişkin 145, 146, 98, 116 ve 118. maddelerine aykırı olduğu, toplumda büyük korku ve dehşete yol açtığı gerekçesiyle Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında soruşturma açılmasını istedi.
Kazan, Adalet Bakanı’na gönderdiği dilekçesinde “Soruşturmanın 8 aydır ucu açık tutulması ve toplumsal olaylara denk dalga operasyonlara başvurulması, bu yönüyle makul sürenin aşılması ve adil yargılanma hakkının yaralanması bir yana, 160/2. madde uyarınca şüphelinin haklarını korumakla yükümlü olduğunu unutan ve temel kurallara aykırı davranan, özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında, 2802 sayılı yasanın 82. maddesi uyarınca, soruşturma açılması gerektiğini düşünüyorum. Yasal güvencelerin (halen) geçerli olduğu inancını tekrar canlandırabilmenin ve yaratılan korkuyu dağıtabilmenin başka yolu kalmadığını belirtiyor, durumu takdirlerinize sunuyorum” dedi.
Daha önce de gazeteci Güler Kömürcü, gazeteci Vedat Yenerer, Avukat Kemal Kerinçsiz de aynı yöntemlerle evlerinden alınmıştı. İlhan Selçuk gözaltına alınmasaydı, onlara uygulanan gözaltı işleminin hukuka uygun olmadığı bizden başka kimsenin aklına bile gelmeyecekti.
* * *
Bu arada, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in “Ergenekon terör örgütünün üst düzey yöneticisi olmak ve devlete ait gizli belgeleri temin edip elinde bulundurmak” suçlarından tutuklandığı bildirildi.
Bu bilgi, kamuoyunu tatmin etmemiştir. Anılan gizli belgeler nedir? Her ikisi de Dışişleri Bakanı iken Powel-Gül arasındaki gizli anlaşma metni ise bu belgeyi Türkiye’de bilmeyen yoktur! İnternet vasıtasıyla yayılmıştır. Burada vahim olan bu belgeyi elinde bulundurmak değil, belgenin kendisidir. Şayet bu gizli anlaşma metni doğruysa, ne olacak?
Birçok defa yayınlanmış olan belgenin içeriği neredeyse Sevr ile aynı!
* * *
Bir de 30 yıla yakın gazetecilik tecrübeme dayanarak söyleyebilirim ki son yıllarda Aydınlık’ta ve Ulusal Kanal’da yayınlanan haberlerin hemen hemen tamamı açık kaynaklardan elde edilen bilgilerin analizinden ibarettir. “Peki neden aynı analizleri başkası yapamıyor ve aynı bilgileri başkası yayınlamıyor” denilebilir. Bu bir birikim ve cesaret meselesidir! Sonuçta böyle tutuklanmak da var! Bu riskleri göze almak gerekiyor! Doğu Perinçek, Ferit İlsever, Serhan Bolluk ve Adnan Akfırat’ın yaptığı iş analizden ibarettir.
Bu da suç değildir!