Venezuela'daki darbeyse Suriye'deki nedir!
ABD'nin Venezuela'daki darbe girişiminin, Trump'ın "Türkiye ekonomisini mahvederiz" tehdidiyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor!
ABD, Venezuela ekonomisinin iki temel dayanağı olan petrol ve altın ticaretini engelledi. Maduro, bu sebeple ülke altınlarını Türkiye'ye göndermişti. Şimdi İngiltere'nin kendi bankalarındaki Venezuela parasını, ABD'nin atadığı başkana kullandıracağını açıklaması da kritik bir karardır.
Bütün bunlar elbette uluslararası hukuk düzenine aykırıdır ama ABD ve İngiltere zaten, bütün terör örgütlerinin kurucusu veya koruyucusudur. Bu sebeple terör devleti haline gelmişlerdir.
Herkes, Bernard Shaw'un, "Kan kokusu almış bir köpek balığından daha tehlikelisi, petrol kokusu almış Amerikan emperyalizmidir!" sözünü hatırlatıyor.
Türkiye de açıkça tehdit edildiğine göre Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'nun, "Küresel güçler, Türkiye'de sandığı itibarsızlaştırıp müdahale zemini arıyor" uyarısı da dikkate alınmalıdır.
Bu itibarla, iktidar, sandığı itibarsızlaştıracak yol ve yöntemlerden uzak durmalı, Yüksek Seçim Kurulu da sahtekârlığa izin vermemelidir.
***
Rusya, Çin, Türkiye ve İran, Venezuela'daki Amerikan darbesine karşı Maduro yönetimini destekliyor.
Türkiye açısından ilginç bir durum var. Twitter mesajlarından birinde "Suriye'de Esad'a yapılanla Venezuela'da Maduro'ya yapılan aynı. Türkiye ne hikmetse iki ülkeye uygulanan darbe girişimlerine karşı birbiriyle çelişen söylemlere sahip... Suriye'deki darbe girişimine destek veren Türkiye, Venezuela'dakine karşı çıkıyor. Zaten Türk dış politikası ortalama üç günde bir kendi içinde çelişmesiyle ünlüdür" deniliyor.
"Mevlüt Çavuşoğlu 'ABD, Venezüella'nın iç işlerine karışmıştır. ABD Venezüella'da meclis başkanını de facto olarak başkan ilan ediyor, bu çok garip' diyor. Sayın Çavuşoğlu sizin ABD ile beraber Suriye'de muhalefeti silahlandırarak yeni ordu kurmanız ve meşru devlet başkanı Esad'ı yok saymanız nedir?" diye soranlar var.
***
Gerçi, Tayyip Erdoğan, "Putin ile yaptığımız görüşmelerle birlikte Adana Mutabakatı'nın yeniden gündeme gelmesi gerektiğini görüyoruz" dedi.
Çavuşoğlu da "Suriye'de Esad yönetimiyle dolaylı temaslarımız var" diye bir açıklama yaptı.
Adana Mutabakatı neydi?
1998'de iki ülkenin askerî yetkilileri Adana'da buluşmuş ve terörle mücadele kapsamında istihbarat paylaşımını öngören bir belge imzalamıştı. 21 Aralık 2010 tarihinde de iki ülke dışişleri bakanları, ¨Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması¨ imzalamıştı.
Bu anlaşmayı bozan kim oldu?
***
Bir mesajda da deniliyor ki "Venezuela'da ABD istediğini yaparsa bundan sonra vali atar gibi devlet başkanı atayacak. Devletler buna karşı birleşmezse ABD dünyayı yaşanamaz hale sokacak."
Ve dünkü "Türkiye neden her alanda felç oldu?" soruma cevap veren Fırat Gül, "Çünkü iktidar felç" diyor.
Türkiye'de rejim sarsıntıdadır. Hukuk devleti önemli ölçüde ortadan kaldırılmıştır. Halkın siyasete, yargıya ve medyaya güveni yoktur. Muhalefet, umut vermemektedir. Zira onlar da iktidara dışarıdan dayatılan formüller üzerinde durmaktadır.
Bu sebeple, öncelikle iktidar kendine çeki düzen vermeli, ideolojik körlüğü bir tarafa bırakarak devletin kurucu ilkelerine sarılmalıdır. İktidar böyle yaparsa sadece Türkiye'yi değil kendisini de kurtarmış olur. Çünkü şu ana kadar yaptıklarının tamamı Anayasa suçudur. Meşruiyet sorunu yaşamak ve sonuçta yargılanmak istemiyorlarsa, önce Atatürk'e hakaret ve iftira etmeyi meslek edinmiş zavallılara destek olmaktan vazgeçer ve kutuplaştırmayı değil ortak hedeflerde birleştirmeyi seçerler!