Vatanın yeni haritası nasıl çizilir?

Sabah Altemur Kılıç, telefonla aradı ve “Arslan neredesin, asıl bugünlerde memlekete lâzımsın, niye yazmıyorsun?” diye sordu. Bugün için yazılara başlayacağımı söyledim ama Altemur ağabeyin sitemini de sineye çektim.
Aklıma Cemal Gürsel’in sözleri geldi.. Gürsel, nezle olmuş ama Ankara’da basın toplantısı yapıyor.. “Tam memlekete lazımken nezle oldum” diye garip bir ifade kullanıyor. Ertesi gün haber bu başlıkla Yeni İstanbul gazetesinde manşet oluyor.. Haberi tekzip edemiyorlar ama gazeteyi birkaç gün kapatıyorlar..

***

Her neyse, Trabzon’daydım ve iletişim fakültesi öğrencilerine “medya ve demokrasi” yi anlattıktan sonra dünya ile ilişkimi büyük ölçüde kestim. İstanbul’dan giderken gerçi ben de griptim ama bir bardak kar suyu içtikten sonra demir gibi oldum.
Bu arada Libya’ya “Haçlı Seferi” başladı, TÜSİAD’ın eski başkanı Cem Boyner, “Türkiye’nin insanlarının mutluluğu, onuru, haysiyeti -bir kısmının değil tümünün birer birer- bu ülkenin bölünmesinden daha önemlidir” dedi. TÜSİAD da anayasanın değiştirilemez ilkelerinin değiştirilebileceğini savundu. PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan, TÜSİAD’ın anayasa çalışmaları konusunda “Fena değil. Bu konuda benim söylediklerimle örtüşüyor. Benim önerilerime yakın” diye açıklama yaptı.
Böylece TÜSİAD’ın PKK çizgisinde fikir beyan ettiği tescil edildi. TÜSİAD’ın çıkışını olumlu bulan siyasiler de elbette aynı paraleldedir. Kimileri de “Yeni Türkiye” nin eyalet haritalarının nasıl çizileceğini yazmaya başladı bile..
Yine Ahmet Şık’ın “İmamın Ordusu” kitabı da tutuklandı. Öyle ki kayıtlı bulunduğu bütün bilgisayarlardan, hatta İnternet’teki kayıtlardan bile silindi. Demek ki devlet içindeki yapılanmayla ilgili önemli bir kitap..

***

Trabzon’dan hareket etmeden iki gün önce havaalanına gittim. Güvenlik kontrolü sırasında 70 yaşlarında nur yüzlü bir kadın gözümün içine bir süre baktıktan sonra “Siz de mi İzmir’e gidiyorsunuz?” diye sordu? “Hayır, bugün yolcu değilim. Niçin sordunuz?” dedim; “Arkadaşluk ederduk daa” diye cevap verdi.
Birden içimi bir huzur kapladı. “Ne güzel, ne içten insanlarımız var, bu güzel insanların var olduğu bir vatan nasıl bölünür Cem Boyner?” diye düşündüm.
Gazeteye girip bizim kata çıktığımda Muhittin Nalbantoğlu’nu kitap okurken gördüm. Mehmet Akif’in El Ezher’de Türk edebiyatı dersi verirken kullandığı bir kitap imiş.
Nalbantoğlu, Hamdullah Suphi imzalı ve “Vatan haritası” başlıklı bir yazıyı işaret etti. Yazı aynen şöyle:
Cihan harbinin sonunda, esir zabitlerimiz, Mısır’dan avdet ettikten sonra, bunlardan birisi gelip beni görmüştü. Masamın üstüne iki üç resim bıraktı. Resimlerden biri, Anadolu haritasını gösteriyordu. Merakla, “Bu resim ne?” diye sordum. Hâlâ Mısır güneşinin esmerliği yüzünde olan zabit, “Anlatayım” dedi:
“Bu resmin ufak bir hikâyesi vardır. Biz Seydibeşer’de esir iken bir gün İngiliz kumandanından bir vatan haritası rica ettik. Hepimiz Anadolu’nun, Rumeli’nin şurasından burasından gelen, kalpleri memleket hasretiyle dolu kimselerdik. İstedik ki karargâhın duvarlarında kendisinden uzak düştüğümüz vatanın bir haritası olsun. Kumandan ricamızı reddetti. Sekiz on gün sonra aramızdan genç bir arkadaşı, aynı ricayı tekrar için kumandana gönderdik. Avdet ettiği vakit aynı ret cevabını aldık. Birkaç dakika aramızda garip bir sessizlik oldu. Çok müteessirdik; galiba hepimiz teessürle olduğu kadar hiddetle de titriyorduk. Konuştuk ve karar verdik: Vatan haritasını kendimiz yapacaktık..
Bir masanın etrafında İstanbul’un, İzmir’in, Konya’nın, birçok Anadolu köy ve kasabasının çocukları başbaşa verdik ve çalışmaya başladık.
Dağları ve nehirleriyle, ovaları ve sahilleriyle, yavaş yavaş vatan haritası ellerimizin altında meydana çıktı. Bir gece, geç vakte kadar uğraştıktan sonra haritanın bittiğine hükmettik ve bunu duvara asarak üstüne bir örtü çektik. Ertesi gün, Türk zabitlerinin esir olduğu karargâhta bir bayram günü idi. Kumandanı selâmlayarak bir tabur gibi dizildikten sonra aramızdan biri ilerledi. Yüzü sapsarı olmuş, gözleri yaş içinde örtüyü çekti, kaldırdı. Biz, selâm vaziyetinde, kendi emeğimizin bulup meydana çıkardığı vatan haritasını heyecanla seyrettik. Size verdiğim resim, o vak’anın hatırasıdır.”

***

Vatanın birliği için çırpınanları, Amerikan işgalcilerinden cesaret alarak esir ettiğini zannedenler bilsin ki Türk evlâdı, vatanının haritasını kendi kanıyla çizdi, daha büyüğünü de çizecektir..
Değiştirmek isteyenler bunun bedelini ödeyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları