Varlık satışları iflas ilanıdır!

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında 50.7 milyar dolarlık anlaşma imzalandığını açıkladı.

Açıklamada, iki ülke arasında muhtelif alanlarda 13 belge imzalandığı ve enerji, ulaştırma, altyapı, lojistik, e-ticaret, finans, sağlık, gıda, turizm, emlak, inşaat, savunma sanayii, yapay zekâ ve ileri teknolojiler gibi alanlarda mevcut iş birliğinin derinleştirilmesinin kararlaştırıldığı belirtildi.

***

50.7 milyar dolar, büyük bir rakam... Yalnız bu rakam, anlaşmalarla yapılacak ve yıllara yayılan işlerin veya satışların toplam bedelidir. Ciddi bir nakit girişi olsaydı dolar, Türkiye piyasasında hemen düşmeye başlardı.

Tayyip Erdoğan’ın Körfez gezisini takip eden gazetelerde, televizyonlarda konunun ayrıntısı yok.

“Taraflar, hangi projeye ne kadar yatırım yapacaktır, Türkiye bu projelere nasıl ve hangi para ile katkı yapacaktır?” bunlar belli değil. Öyleyse anlaşmaların ayrıntıları açıklanmadan heyecana kapılmaya gerek yok...

***

Anadolu Ajansı’nda “Uluslararası finans piyasalarındaki kriz tahminleri nedeniyle ‘Doktor Kıyamet’ olarak bilinen yatırım gurusu Marc Faber, Türkiye'ye ilişkin iyimser” diye özetlenen başka bir haber var.

Faber’in iyimserliği bakın nereden kaynaklanıyormuş...

Faber, AA muhabiri Gökhan Kurtaran’a mevcut varlık fiyatlarının potansiyel yatırımcılar açısından Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde fırsat oluşturabileceğini belirterek, yaşanan küresel gelişmelerin ışığında yatırımcılara portföylerini ülkeler, bölgeler ve varlıklar arasında mümkün olduğunca çeşitlendirerek riskleri dağıtmaları tavsiyesinde bulundu.

Bu ne demek?

“Türkiye’de varlık fiyatları ucuzdur ve yatırımcılar alım yapabilir ama alım yaparken riski dağıtmaları gerekir!” demek...

Faber’in dünyadaki siyasi ve askerî gelişmeler hakkındaki görüşleri de dikkat çekici:

“-Türkiye esasen Ukrayna ve Rusya arasında barış müzakerelerini ilerletebilecek konumdadır. Fakat ABD barışla ilgilenmiyor.

-Savaş isteyen Amerika’dır. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyadaki tüm savaşlar ABD tarafından çıkarılmıştır.

-Türk halkına, Alman hükümetine (hükümet politikalarına) bakmalarını öneriyorum. Tam bir korku filmi yaşanıyor. Avrupa’da şu anda resesyonda olan tek bir gelişmiş ülke var, o da Almanya.

-Fransa’da göçmenler etrafında yaşanan gerilimler, ABD tarafından dizayn edilen bir politikanın sonucudur.

-Kısacası ABD, Avrupa’yı kontrol etmeye çalışıyor. Fakat önce onu güçsüz kılması lazımdı. Normal koşullar altında Almanya’nın yüksek teknolojisinin Rus doğal kaynakları ile birleşimi mükemmel bir ekonomik senaryo oluşturabilirdi. Bu fırsat, ABD tarafından gerilimin yükseltilmesiyle bilinçli bir şekilde ortadan kaldırıldı.

-Dünyada ABD tarafından doğrudan ya da dolaylı yollarla artırılan gerilim ortamında tarafsız kalmak son derece önemlidir. İngiltere, tarafsız kalmayı başarabilirse, gelecekleri daha iyi bir görünüm sergileyebilir. Fakat onlar da ABD’nin adamları. Bu sebeple İngiltere’nin parlak bir geleceği olduğunu düşünmüyorum.”

***

Faber, Türk halkına neden “Almanya’nın durumuna bakın” diyor? Almanya, Rusya’ya konulan ABD ambargosuna katılarak aslında kendisine ambargo koymuş oldu; bindiği dalı kesti... Almanya ekonomisinin enerji kaynaklarına ihtiyacı var, enerji de Rusya’dan geliyordu. Şimdi ise Körfez ülkelerinden sıvılaştırışmış doğal gaz alıyor! Bu da ekonominin ateşini yükseltiyor ve durgunluğa sebep oluyor.

İngiltere, ABD ile bütün alanlarda stratejik ortak. Bu sebeple kendi çıkarlarını ABD’nin çıkarları ile bütünleştirmeleri doğal...

Türkiye’nin çıkış yolu ise bağımsız dış politika sürdürürken içerde üretimi artırmaktır; varlıklarını satmak değil...

Faber’in Türkiye ile ilgili iyimserliği aldatıcıdır.

Dünyada varlıklarını satarak düze çıkmış bir ülke yoktur!

Varlık satışı, iflas ilânı demektir...

Yazarın Diğer Yazıları