Utanmazlık her alanda neden yaygınlaşıyor?
Şeyhül Muharririn unvanı verilmiş gazeteci Burhan Felek, "Utanmazlık, sıkılmazlık, yılışıklık bir meziyet oldu" diye yakınmıştı. Bugünkü durumu da biz tespit etmeli ve bu hastalığa çözüm üretmeliyiz.
Siyasette, medyada, sanat ve spor alanlarında her gün birileri "utanmazlık" örneği sergiliyor. İsim isim ve olaylar ekseninde örnekler vererek konuyu açıklamak mümkün. Fakat, siyasi bir kişinin utanmaz tavırlarını ele alsanız, destekçileri hemen ateşe başlıyor! Diyorlar ki "Gazetenizin desteklediği filanca siyasi de şunu şunu yapmadı mı?" Diyelim ki yaptı; utanmazlığı normal mi karşılayacağız? Böyle yaparsak, halk deyimiyle "Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz"lara meşruiyet tanımış olmaz mıyız?
Utanmazlığın bir hastalık olduğu kabul edilirse, tedavisi de belki mümkün olabilir!
İnsanoğlunun ilk öğrendiği duygulardan biridir utanmak. Utanma duygusunun Adem ile Havva'nın cennetten çırılçıplak kovulması ve edep yerlerini örtmeleri ile başladığı söylenir. Fakat utanmak sadece edep yerlerinin görünmesi ile ortaya çıkmaz ki!
Başkasının hakkına tecavüz eden kişi yakalandığında veya hatası yüzüne vurulduğunda utanırdı. Şimdi kimse utanmıyor! Devletin, milletin bütün kaynaklarını eşe dosta dağıtanlar da utanmıyor. Hatta yaptıklarının millete devlete ne kadar faydalı olduğunu anlatıyorlar!
***
Peki ama bu insanlar neden utanmıyor? Psikiyatride buna "narsistik kişilik bozukluğu" deniliyor. BBC Türkçe muhabiri Sean Coughlan, Belfast Queen Üniversitesi'nde konunun araştırıldığını, narsizmin ve narsistlerin incelendiğini bildirmişti.
Araştırmaya göre, kendilerine "olağanüstü" önem veren ve genelde "utanç" duygusundan yoksun olan narsistler, çok daha mutlu yaşıyor!
Araştırmacılar narsistleri, "Riskli tavırlarda bulunan, kendileriyle ilgili gerçekçi olmayan bir üstünlük bakışına sahip olan, kendilerine aşırı güvenen, başkaları için empati duygusu beslemeyen, utanç ya da suçluluk duygusundan yoksun" kişiler olarak tanımlıyor.
Bundan daha kötüsü, narsistler toplum tarafından cezalandırılmak yerine ödüllendiriliyor. Dr. Papageorgiou, kendilerine olağanüstü önem atfeden narsistlerin genelde kaygılarının "statü ve güç" olduğunu söylüyor.
***
Türk Dil Kurumu'na göre, narsisizmin karşılığı özseverlik.
Özseverlik, "kişinin kendi bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, narsistlik, narsisizm" olarak tanımlanıyor.
Aynı araştırmaya göre, narsisizm, birçok kişilik özelliğinin bir araya toplanmasıyla ortaya çıkıyor ve bu özellikler, aslında birçok kişi de mevcut.
Ancak bunun ileri boyutlarda olmasına tıpta "Narsisistik Kişilik Bozukluğu" adı veriliyor.
Narsisistik Kişilik Bozukluğu alanında uzmanlaşan İngiliz terapist Dr. Tennyson Lee, psikiyatristlerin kullandığı rehber kitaba göre dokuz kriter bulunduğunu söylüyor.
Bir hastanın narsist olarak değerlendirilmesi için bu dokuz kriterin en az beşini taşıması gerekiyor:
* Büyüklenir: Başarılarını ve yeteneklerini abartır.
* Sınırsız başarı, güç, zekâ, güzellik ya da yüce bir sevgi düşlemleriyle uğraşır.
* Özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna inanır
* Çok beğenilmek ister
* Hak ettiği duygusu içindedir
* Kendi çıkarı için başkalarını kullanır.
* Empati yapamaz.
* Başkalarını kıskanır.
* Başkalarına saygısız davranır, kendini beğenmiş tavırlar sergiler
Lee'ye göre, "kişilik bozukluğuna işaret eden şey, bu özelliklerin kişinin kendisi ya da etrafındakilere zarar verecek şekilde tezahür etmesi."
Lee, tedavi sürecindeki en büyük sıkıntının, kişiyi rahatsızlığının bulunduğuna ikna etmek olduğunu belirtiyor…
***
Konuyu bir de sosyal psikoloji açısından araştırmak gerekir. Öyle ya toplumlar bunalım zamanlarında narsisistik kişileri yüceltiyor ve adeta onlara tapınıyor! Üstelik utanmazlık, yani hastalık bu yüzden yaygınlaşıyor ve Burhan Felek'in söylediği gibi meziyet zannediliyor!