Türkiye, FETÖ ihanetine kilitlenmişken çözüm sürecinde görmezden gelinen PKK'nın ektiği ihanet tohumları; bomba, pusu, kundaklama, öldürme olarak filizleniyor. Bu filizlenme karanlık, kapkaranlık bir filizlenme...
Geçtiğimiz günlerde Van'da polis merkezine yapılan bombalı saldırı sonucunda 3 şehit verdik. Bombalı aracı kullanan terörist yaralı olarak ele geçirildi. Aracı kullanan PKK'lı Medet Oruç'un Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) öğrencisi olduğu ortaya çıktı.
Medet Oruç, PKK'nın üniversitelerdeki yapılanması olan YDG-H kapsamında faaliyet yürütüyordu. Ankara'da HDP binasında el yapımı bomba hazırlarken Emniyet baskını sonucunda gözaltına alındı. Asıl ilginç olay ise buradan sonra başlıyor.
Hakkındaki silahlı terör örgütüne üye olma, terör örgütü propagandası yapma ve el yapımı patlayıcı hazırlama suçlamalarına rağmen serbest bırakılıyor. Ankara'da ilk serbest bırakan savcı FETÖ'den açığa alınanlar arasında. Van'daki saldırı öncesinde ihbar gelmesine rağmen herhangi bir gözaltı veya tutuklama talebinde bulunmayan Savcı Adem Çelik ise FETÖ kapsamında tutuklandı.
Daha da ilginci 2016'nın şubat ayında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında YDG-H'ye üye olmak suçlamasıyla iddianame hazırlanmış. Ama tüm bunlara rağmen bir türlü tutuklanamıyor!
Bombacı Medet Oruç, okulda okuduğu dönemde ülkücü, milliyetçi, vatansever öğrencileri tespit edip öldürmeye teşebbüs etmiş bir şahıs. 2013 yılında bir Ülkücü genç Oruç'un da aralarında bulunduğu PKK'lılar tarafından kalbinden bıçaklanmış, hayati tehlikeyi günler sonra atlatabilmişti. O olaydan sonra Medet Oruç, 6 ay hapis yatıyor. Ancak nasıl oluyorsa hapisten çıktıktan sonra okula devam edebiliyor, atılmıyor!
Okula geri döndüğünde de öğrencilere saldırmaya devam ediyor ve okul yönetimi soruşturma açıyor. Ancak soruşturma milliyetçi öğrencilere açılıyor!
Soruşturmayı yürütmesi için görevlendirilen Antropoloji bölümünden bir akademisyen, öğrencilerin ifadesini alırken "Hocam bunlar PKK'lı, yanlış kişilere soruşturma açıyorsunuz" denildiğinde "Önyargılı olmayın, çok abartıyorsunuz" cevabını veriyor.
Eğer vaktinde önlem alınsaydı, okul yönetimi "Bu PKK'lıdır öğrencimiz olamaz" diyebilse, Emniyet gerekli fezlekeyi hazırlasa, FETÖ'cü olmayan savcılar harekete geçebilse, hakimler adaleti uygulasa Van'daki o hain saldırı yapılamayacak, şehit verilmeyecekti!
DTCF terörist yuvası mı?
DTCF'de ciddi bir yönetim zafiyeti olduğu ortada. Çünkü son 1 yılda okuldan 6 terörist çıktı. Bunlardan dikkat çekenleri:
Savcı Selim Kiraz'ı makamında şehit eden Bahtiyar Doğruyol,
Üniversite 3. sınıfta okurken örgüt saflarına katılan ve Bursa'da canlı bomba olarak onlarca insanı öldürmek isterken, şans eseri sadece kendini patlatan Eser Çali,
İstanbul'da çevik kuvvet otobüsüne silahlı saldırı düzenleyen Berna Yılmaz,
Örgütün Yüksekova kadın sorumlusu, bomba hazırlarken gülen fotoğraflarıyla gündeme gelen ve daha sonra ölü ele geçirilen Emel Güçlü,
Son olarak Van'da bombalı araçla saldırı düzenleyen Medet Oruç...
Sorular
Nasıl oluyor da, bu kişi PKK adına bomba hazırlayıp, adam öldürmeye teşebbüs edecek kadar terörist faaliyetler içindeyken, üniversite eğitimine devam edebiliyor?
Nasıl oluyor da, cümle alemin bildiği şekilde PKK propagandası yaparken, herhangi bir tutuklama, yargılama süreciyle karşılaşmıyor?
Nasıl oluyor da, hem dağda hem kampüste faaliyetlerini sürdürüp, bomba eğitimleri alırken herhangi bir zorlukla karşılaşmıyor?
Hepsinden de ötesi okulla ilişiği hangi kapsamda kesilmeden devam edebiliyor?
Ortada çok açık bir ihanet söz konusu.
Üniversitelerimizde gençlerimize saldıran, anayasal eğitim haklarını ellerinden alanlara karşı birileri harekete geçmiyor. Bu ihanet dönüp, dolaşıp; bizi, evlatlarımızı buluyor.
İhmali olanlar, sessiz kalanlar, göz yumanlar, üniversitelerdeki PKK ihanetinin ortaklarıdır, hesabını vermek zorundalar! Hukuk devleti olmak bunu gerektirir!
Not: Bu yazı Gaziantep'teki hain saldırıdan önce yazılmıştır. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum.
