"Ülkeyi, devlet dışı bir güç yönlendiriyor"

Türkiye topraklarında, Türk Milleti’nin egemenlik haklarının devam edip etmemesi kararı verilecek olan Haziran seçimlerinden önce, halka büyük şoklar yaşatılacağı tahmin ediliyordu. Bülent Esinoğlu, Türkiye’de süren mücadelenin bir “savaş” olduğunu belirttikten sonra, ekliyor:
“Ülkenin içinde savaş var; sen hem bu ülkede yaşayacaksın, hem de savaşın dışında kalacaksın, bu mümkün değildir. Irak’ta kim savaşın dışında kalabilmiştir? Yaşadıklarımızın siyaset olduğunu sananlar var. Hâlbuki yabancılar ile bütünleşmiş bir siyasî iktidar ve arkasındaki o yabancı güçlere karşı süren bir iç mücadele (savaş) var.”

***


ABD ve Avrupa, Mısır’da ordunun yönetime el koymasını “dönüşümün başlangıcı” diye alkışlarken, Türkiye’de darbe plânladığı iddia edilen subayların tutuklanmasına hiç ses çıkarmıyorlar. Mısır bir Firavun’dan kurtulurken, Firavunlar heyetinin kontrolüne giriyor, Türkiye’de de rejim dönüştürülerek firavun rejimi haline getiriliyor.
Sekiz yıl içinde adalet mekanizmasının kritik noktalarına, ideolojik şartlanmalar ile dönüştürülmüş insanları dolduran siyasî iktidar, halkın karşısında demokrasicilik oynuyor!
Dünya hukuk tarihinde ilk defa tutuksuz yargılanan sanıklar, duruşma salonunda saatlerce hapsediliyor, ardından tutuklama kararı çıkıyor!
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, “Tutuklama kararı, açık çek doldurur gibi verilemez. Kuvvetli suç şüphesinin, kaçma şüphesinin olması gerekiyor ki bütün sanıklar zaten başından beri davaları takip ediyorlar. Deliller de zaten toplandı. Bu çok vahim” diyor.

***


Özetle öyle bir Türkiye’de yaşıyoruz ki PKK’lı teröristler, siyasî iktidarın davetiyle Habur’dan giriş yapıyor, ayaklarına mahkeme gönderiliyor ve serbest bırakıldıktan sonra zafer kazanmış komutan edasıyla, halkı selamlaya selamlaya Diyarbakır’a kadar geliyor, domuz bağı ile adam öldüren Hizbullahçılar serbest bırakılıyor ama bütün bunlar yaşanırken tutuksuz sanıklar içeri atılıyor!
İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, “Silivri’de savaş hukuku uygulanıyor, komutanlar esir alındı. Evet darbe var! 2002’den bu yana Türk Ordusu’na karşı darbe yapılmaktadır. Cumhuriyete karşı darbe vardır. Bu darbe Amerikan darbesidir” diyor!
Ortada bir savaş var ki sanıklar Harbiye Marşı’nı söylüyor! Bu itibarla sanıklara savaş hukuku, yani Cenevre Sözleşmeleri uygulansa daha iyi olurdu! ***
12 Mart’ta 9 Mart cuntasını MİT adına takip ederek ortaya çıkaran Mahir Kaynak, “Son darbe iddialarının bir özelliği var. Bununla ilgili deliller devletin bir kurumu, yani polis veya istihbarat tarafından mahkemeye sunulmuyor. Bilinmeyen bir odak son derece yaygın ve etkili bir biçimde bilgileri toplayıp önce basına sızdırıyor, sonra bunlar delile dönüşüyor. Bu, iddiaların geçersiz olduğu anlamına gelmez ama devletin dışında bir gücün ülkeyi yönlendirdiği sonucu çıkabilir. Mahkemelerin görev alanına girilmemesini anlıyorum ama devletin hiç bilmediği şeyleri bilen bu gücün kim olduğunu merak ediyorum. Ben olsaydım hem siyasete müdahale iddialarını araştırır, hem benden daha çok ülkeyi tanıyan ve bilenin kim olduğunu arardım!” diyor!
Demek ki Türkiye’nin bütün meşru güçleri, devlet dışında bir güç tarafından yönlendiriliyor. Bu gücün, yerli elemanlar kullanan yabancı bir istihbarat servisi olması muhtemel değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları