Ukrayna "işbirliği" için ne bekliyor?
Cumhurbaşkanı'nın, Ukrayna Devlet Başkanı'yla görüşmesinde, Necip Hablemitoğlu suikastının faili olduğu iddia edilen şahsın iadesini de gündeme getirmesi yerinde olmuş. Hatta ön şart bile olabilir "Hablemitoğlu" Ukrayna'yla ilişkilerde!
Neden olmasın?
Bu ülkeyle "işbirliği" yapılan başlıklardan biri sahiden de "FETÖ'yle mücadele" ise, "FETÖ" denilen yapının sinsi yüzünü yıllar önce ortaya koymuş, faaliyet ve hedeflerini deşifre etmiş, devleti "başına gelecekler" konusunda peşin peşin uyarmış Necip Hablemitoğlu'ndan ala "gerçeklik", "samimiyet" testi mi olur bu konuda?
Ukrayna, Türkiye ile terörle mücadelede işbirliğine, verdiği fotoğraftaki kadar hevesliyse, pekala, hakkında Hablemitoğlu'nu katlettiği (katletmemiş dahi olsa o karanlık günün unsurlarından biri olduğu) şüphesi bulunan şahsın iadesiyle başlayabilir işe!
Tabi böyle bir kararı kendi başına verebilecek egemenliğe sahipse!
Üstelik sadece Türkiye değil, Hablemitoğlu ailesinin Kırım sevdası ve Gaspıralı hayranlığını düşününce, Kırım Türkleri nazarında da bir kıymete karşılık gelir, destek görürdü bu hamle.
Kiminin duası…
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın tekraren ortaya koyduğu bir iddiaydı:
- Belediye Başkanlığı dönemim içerisinde eğer bir kişi açlıktan ölürse veya soğuktan donar ölürse bu hepimizin vebalidir.
Geçenlerde, Tunalı'da oturduğumuz kafede çalışan temizlik görevlisi anlattı:
- Bestekâr sokaktaki bir inşaatta yatıp kalkan iki kişi vardı; evsiz, işsiz kalmışlar. Geçen sabah belediye ekipleri gelmiş, almışlar; esnafın dediğine göre bir bakım evine yerleştirmişler. Allah razı olsun Mansur'dan…
Kimileri için vatandaşın "dua"sını almak bu kadar mümkün ve bu kadar kolayken, kimilerinin, haklarında iki çift güzel söz söyletebilmek için tonla dalkavuk çalıştırmak zorunda olması ne acıklı!
Bayram değil seyran değil
Türkiye, meşru savunma hakkı çerçevesinde Suriye'nin kuzeyinde terörle mücadele operasyonuna başladığında;
- Başkanı, "Türkiye, benim büyük ve emsalsiz bilgeliğimle sınırları aşmak olarak değerlendirdiğim bir şey yaparsa, Türk ekonomisini yıkıp ve yok edeceğim (daha önce yaptım). (Türkiye'nin) Avrupa ve diğerleri ile birlikte, yakalanan IŞİD'lileri ve ailelerini gözetmeleri gerekiyor…" diye tepinip duran…
-Komutanları daha o dakika "Türkiye'yi Suriye'deki hava görev emrinden çıkardıklarını; gözlem ve keşif bilgilerini vermeyeceklerini" duyuran,
- Türk askerlerinin katillerini himayesine alan, onlarla boy boy fotoğraflarını paylaşan, Türkiye'ye karşı tercih hakkını her defasında terör örgütünden yana kullanan,
- Daha 10 gün önce "Ankara'nın Washington'la olan görüş ayrılıklarını çözmek için zamanının giderek azaldığını" söyleyip "yaptırım"la tehdidini tekrarlayan,
- Sadece 5 gün önce "Parti bitti ve artık yolun sonuna gelindi" diyerek "S-400'ler kaldığı sürece Türk F-35'lerini ABD dışına çıkarmayacağını" söyleyen ABD…
Dün tutmuş…
"Esed rejimi, Rusya, İran ve Hizbullah'ın yersiz ve acımasız saldırıları karşısında NATO müttefiki Türkiye'nin yanında durduğunu, hayatını kaybeden (askerler) için Türk hükümetine taziyelerimizi gönderdiğini, Türkiye'nin meşru kendini savunma eylemlerini tamamıyla desteklediğini" ilan etmiş.
Amiyane ifadesiyle sorayım:
Yiyecek miyiz?
PKK/PYD/YPG'nin "yersiz ve acımasız saldırıları karşısında, NATO müttefiki" değil miydi Türkiye?
Barış Pınarı Harekatı'nda da "kendini savunmak"tan ibaret değil miydi eylemi?
O gün niye desteklerinizi değil kösteklerinizi göndermiştiniz; ne değişti?
Bu açıklama, basit bir "tarafına çekme havucu"ndan mı ibaret yoksa çoktan bilmediğimiz anlaşmalar yapıldı mı kapalı kapılar arkasında?
SORU-YORUM
Nasıl oluyor da, hem iktidar Rusya/Avrasya bloğuna yaklaştığında "bağımsız dış politika böyle olur", "doğrusu buydu", "yaşa varol", "Türkiye doğru yolda" diye alkışlıyor, hem de Amerikan yörüngesine girdiğinde yani "doğru yol" diye alkışladığınız rotadan çıktığında "tam destek" vermeyi sürdürebiliyorsunuz?
Cenaze protokolü…
Kırk yıldır mütemadiyen şehit cenazesi kaldırıyoruz; öğrenemediler. Bir şehidin anasından, babasından, kardeşinden, çocuklarından daha "protokollü" hiç kimse olamaz o törende. Ön sırada yer açma aşkına itip kakmayın şu insanları bir kere de!