Uçurumdan koyunlar atlamıştı Kürşat Bey!

AKP milletvekili Faruk Koca’nın önünde bulunan bir listenin fotoğrafı çekildi, AKP biraz karıştı. Listede, Anayasa değişikliklerinde parti kapatma maddesine hayır oyu verdiği tahmin edilen AKP’lilerin adları yazılıydı.
Listede adı bulunduğu için tepki gösteren Kürşat Tüzmen, “Ben içerde konuşurum tartışırım. Ama bunu siz duymazsınız. İçeride ne karar verilirse ona uyarız. Başbakan uçurumdan atlıyorsa, bize yakışan onun arkasından atlamaktır. Karar doğrudur yanlıştır önemli değil, Türk töresi böyle gerektirir” dedi.
***
İşte budur bütün mesele!
Ne demek “Başbakan uçurumdan atlıyorsa biz de atlarız!” Türk töresinin neresinde böyle bir kural var! Tam aksine, Türk töresinde de İslâm’da da yanlış yapanın yakasına yapışmak vardır!
Ashaptan bir kişi, Hz. Ömer’e “Yanlış bir hareket yaparsan, ilk defa sana güzellikle gizli bir yerde söylerim. Düzelir veya beni ikna edecek bir söz söylersen vaz geçerim. Hem düzelmez, hem de beni ikna etmezsen, halkın içinde en ağır bir şekilde konuşurum. Yine beni ikna eder veya fikrinden vazgeçersen, susarım. Üçüncü defa yine yanlış yaparsan, vallahi seni bu kılıçla düzeltirim” diye hitap etmiştir!
Koç, uçurumdan atlıyorsa, koyunlar da atlar ama adı üzerinde onlar koyundur. Hani 2005 yılının yaz aylarında Van’ın Gevaş İlçesi’nde 450 koyun uçurumdan atlamış, Bitlis’in Tatvan İlçesi’nde de kurttan kaçan 150 koyun dereye atlayarak telef olmuştu.
Tayyip Erdoğan uçurumdan atlıyorsa, milletvekilleri de atlar denilince insanın aklına bu olaylar geliyor.
Kürşat Tüzmen’e bu söylem yakışmadı..
***
Koyun demişken, et fiyatlarıyla ilgili, tarihten bir hatırlatma yapalım.
Naima Tarihi’ne göre Tarhuncu Ahmed Paşa, sadrazam olduğunda ulema ve ayan kendisini tebrike geldi. Gümrük emini Hasan Ağa da gelip etek öptü.
Sadrazam Hasan Ağa’ya döndü:
-Mutbak ve koyun emaneti dahi sende değil mi?
Hasan Ağa, “Beli sultanım, bu kulunuzdur” diye cevap verince vezir alnını buruşturdu:
-Ya İstanbul’da et bulunmamasına sebep nedir? Bulunsa dahi leşe benzer, yenmez! Bunun aslı nedir?
-Sultanım, koyun gelmedi.
-Bre melun! Ben Selanik’ten gelinceye kadar, yolda, otlaklarda ve yaylaklarda hadsiz hesapsız koyun sürüleri gördüm. Her kime sordum ise, “Gümrük emini ve koyun emini Hasan Ağa’nındır” dediler. Koyun gelmedi ne demektir?
-Sultanım, halen şehirde kesilenler bu gördüklerinizdir. Kasaplar için koyunun semizi zayıfı fark etmez ama semiz dururken zayıf niçin boğazlansın?
-Bre muhtekir melun! Zebun koyun, bahara, yaza kalsa, ferah bulmayıp kırılır. Semize ise bir zarar gelmez. Hemen telef olacak zebun hasta koyunları harca sürelim, deyu Allah’ın kullarına leş yedirirsiz. Semizleri saklarsız. Beni bilmez mi zannedersin? İmdi, ya semiz koyun etini zahmetsizce bulunur hale getirirsin, ya da seni dört parça edip her bir parçanı şehir kapularına astırırım.
Araya müftü girdiyse de Tarhuncu Ahmet Paşa onu da tersledi. Hasan Ağa, o kadar parası olmadığını söyleyince Tarhuncu Ahmet Paşa, “Asılacak! Gözünü aç! Himaye zamanı geçti! Var bugün nakit üç yüz keseyi defterdara teslim et, eti de bollandır. Ve illa seni dört pare ederim. Çık!” diye bağırdı.
Hasan Ağa varıp can korkusu ile üçyüz keseyi hazırlayıp hazineye teslim eyledi.
Bilmem anlatabildim mi!

Yazarın Diğer Yazıları