Üçüncü köprüye karşı çıkan Erdoğan idi!

Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul projesine karşı oluşan büyük tepkiyi frenlemek için "Bunlar Marmaray'a, Avrasya'ya, Yavuz Selim Köprüsü'ne, Osman Gazi'ye 'istemezük' demediler mi? İstanbul ve İzmir arasındaki 4 saat 15 dakikalık sürece yine 'istemezük' demediler mi?" yaklaşımını kullanıyor ve etkili de oluyor.

Bir defa Marmaray, Avrasya tüneli gibi projeler, 57'nci hükümet döneminde hazırlanmıştır. Japonya'dan kaynak bulan da dönemin Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'dür.

Üçüncü köprüye en şiddetli şekilde karşı çıkanlardan biri ise dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'dır.

"İstanbul'a üçüncü köprü yapılması intihardır" sözünün sahibi Tayyip Erdoğan'dır. Bu sözler Anadolu Ajansı, kayıtlarından da bulunabilir, gazete arşivlerinden de...

Erdoğan, TRT'te yaptığı açıklamada da, "Eğer 3. bir köprü olayını düşünecek olursak bu TEM'in kuzeyindeki bölgede kalan akciğerlerimizin yok edilmesi demektir. Bu ciddi bir yanlıştır ve bunu bekleyen mahfillere yeni rant alanları ya da rant haritaları sağlama olayıdır" demişti.

***

Bu sebeple, gereksiz bir yatırım olan Kanal İstanbul projesini savunmak için Tayyip Bey'in başka dayanaklar bulması gerekiyor! "Montrö, sadece Boğaz'ı kapsar" gibi yanlış bilgiler vermek de makamına uygun düşmüyor! Zira Montrö, hem İstanbul ve Çanakkale boğazlarını hem de Marmara ve Karadeniz'i kapsıyor.

Neresinden baksanız, bütün iddialar temelsiz ama Erdoğan, "hafızai beşer nisyan ile maluldür" kabulüyle toplumu şartlandırmaya çalışıyor.

Libya'da asıl mesele petrol ve asıl aktör ABD…

Başından beri söylüyorum; Türkiye, Libya'ya Amerikan çıkarları adına değil kendi adına müdahil olmalıdır. Fakat Al Monitor'da yayınlanan "Aaron Schaffer" imzalı haberde Hafter ekiplerinin, Mayıs ayından itibaren Teksas merkezli petrol şirketi Linden ile görüşmeler yaptığı, Hafter'in de Kasım ayında ABD'li yetkililerle, bir Orta Doğu ülkesinde bir araya geldiği bildirildi. Haberde Amerikan enerji bakanlığının, Libyalıların Libya enerji kaynaklarını kontrol etmek isteyen Rusya'ya karşı mücadeleye odaklanması gerektiğine dair bir mesaj yayınladığı da hatırlatıldı.

***

Al Monitor'da yayınlanan Metin Gürcan imzalı analizde ise Türkiye'nin şu ana kadar Libya'ya gönderdiği askerlerin sayısı veriliyor. Yazıda, Trablus'u korumak amacıyla hava sahasında Hafter güçlerinin haberleşme sistemini bozmak için Türkiye'nin hangi sistemleri gönderdiği de cihazların markalarına kadar belirtiliyor. Gürcan'ın yazısında bununla da yetinilmiyor, bundan sonra gönderilecek olan hava savunma sistemlerinin adları da veriliyor.

Türkiye'nin ayrıca, Trablus'un hava ve kara savunmasını koordine etmek amacıyla kara, deniz ve hava kuvvetleri yetkililerinden oluşan bir operasyon merkezi kurmayı planladığı da ifade ediliyor.

Gürcan'ın Ankara'dan edindiğini söylediği bilgilere göre Ankara, Trablusgarp'ı üç bölgeye bölmeyi ve Suriye'den savaş bölgelerine getirilen isyancı grupları her bölgeye yerleştirmeyi planlıyor. İsimlerini de veriyor ve "Üç grup, hepsi Türk destekli Özgür Suriye Ordusu'na bağlı Sultan Murad Tugayı, Firqat al-Hamza ve Firqat al-Mutasim'dir" diyor.

***

Suriyeli savaşçı konusu Dışişleri Bakanı tarafından yalanlandı ama bu haberler, Ankara'dan alınan istihbaratın bir Amerikan kurumu üzerinden açıklanması anlamına geliyor. Bu nasıl bir skandaldır? Metin Gürcan'a Ankara'dan kim bilgi veriyor?

NOT: Cezmi Bayram hoca aradı. Libya'daki Türklerden Kuloğlu denilen grubun Osmanlı döneminden kaldığını ancak "Koroğlu", yani "ateş oğlu" denilen Türklerin Tolunoğulları dönemindeki Türklerin torunları olduğunu, Türkçe bilmemekle birlikte Türk olduklarının farkında olduklarını, sayılarının ise 700 bini aştığını söyledi. Bu bilgiyi de Koroğlu Türklerinden aldığını belirtti.

Yazarın Diğer Yazıları