Uçak gemisi yaparken Dereli'de boğulmak!
Daha üç hafta önce, karantina sırasında herkesin evde oturduğu ve paketlenmiş endüstriyel peynir yediği, peynir mandıralarının ürünlerinin ellerinde kaldığı belirtilerek elde kalan peynirleri satın alıp yemenin bir vatanseverlik görevi olduğu bildirilmişti ki Türkiye'nin, Venezuela'dan sıfır gümrükle tarım ürünleri ithalatı yapacağı duyuruldu!
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Venezuela ziyareti sırasında alınan ve Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan karara göre Türkiye Venezuela'dan "500 ton taze peynir, 500 ton eritme peynir, 500 ton diğer peynir" ve başka birçok tarım ürünü ithal edecek...
Türkiye'nin 2019 yılı toplam peynir üretimi 671 bin 497 ton. Bunun 50 bin tonu ihraç ediliyor. Kalanı, 83 milyona bölerseniz, Türkiye'de bebekler dahil kişi başına yılda sekiz kilo peynir düşüyor! Dört kişilik aile esas alınırsa yılda 32 kilo peynir eder!
Venezuela'ya destek verilecekse verilir ama böyle değil!
***
Diğer taraftan Rus devlet silâh ihracat şirketi Rosoboronexport'un Başkanı Aleksandr Miheyev, Türkiye'ye S-400 sevkiyatına yönelik ikinci anlaşmanın imzalandığını ancak Moskova ve Ankara'nın anlaşmanın uygulanmasına yönelik mali modeli görüştüklerini söyledi.
İyi de Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov "Türkiye S-400'leri aktive etmezse Rusya ne der?" sorusuna "Duruma basit bir örnekle bakalım: ben bir aracın distribütörüyüm, siz de benden araç almak istediniz. Satış yaptık. Sizden parayı aldım, aracı verdim. Araç sizin. İster plaja gidin, ister patates taşıyın, isterseniz üstüne makineli tüfek monte edin savaşa katılın, onu garajda saklamak sizin doğal hakkınız." diye cevap vermemiş miydi?
İkinci parti S-400'ler için imzalan anlaşma Venezuela'dan peynir alma kararı ile eş zamanlı gerçekleşti.
Bu durumda "S-400'lerle Caracas'tan peynir mi taşınacak?" sorusu akla geliyor, çünkü birinci parti füzeler hâlâ aktif hale getirilmedi...
Tabii, ikinci anlaşmanın imzalanması, Türkiye'nin, S-400'ler konusunda geri adım atmayacağına dair umutları besliyor. Üstelik Erdoğan, "uçak gemisi yapalım" talimatı da verdi.
Giresun'da ise dere yatağında kurulmuş Dereli adlı ilçede "sel"den insan kaybettik! Denizi geçip Dereli'de boğulmak değil mi bu? Veya uçak gemisi yapmaya giderken...
***
Bir garip karar da 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına korona virüs salgını gerekçesiyle neredeyse yasak getirilmesiyle ilgili...
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından 81 ilin valiliklerine gönderilen genelgede "Valilik ve kaymakamlıklarda tebriklerin kabulü programı yapılmaması ve resepsiyon düzenlenmemesi" ifadesi kullanıldı.
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada ise "Benzer uygulamalar bu yıl içerisindeki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü programları ile Ramazan ve Kurban Bayramı bayramlaşma programları için de yapılmıştır" denildi.
Doğru ama Ayasofya'nın ibadete açılması sırasında 350 bin kişinin bir araya gelmesi konusunda İçişleri Bakanlığı ne yaptı?
***
İsmail Saymaz, Twitter'da "Ayasofya ibadete açılırken zararsız görülen korona virüs, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda mı vatandaşa bulaşıcı hale geliyor?" diye sordu.
Cevap veren Privatus, "Evet. Corona ve diğer virüsler özellikle 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim, 10 Kasım gibi günlerde daha yayılmacı ve öldürücü oluyor. İnanmayan, Abdullah Gül'ün sağlık durumuna baksın. Bu günlerde hep hasta olup hastaneye yatmış!" dedi.
Bu arada Trabzon'un fetih günü olan 15 Ağustos'ta, Sümela'da Ortodokslara ayin izni verilmesine kimsenin bir diyeceği yok mu?