Tutanaklara geçen kapışma
Millî Savunma Bakanlığı'nın Meclis'teki bütçe görüşmelerinin tutanaklarını satır satır inceledim.
Genelkurmay eski Başkanı ve Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar ile CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in sözlerini sırasına bağlı kalmadan buraya taşıyarak yorumlar yapacağım.
Hulusi Akar, "Kırk dokuz yıl hizmet yaptım ben, kırk dokuz yıl, kırk dokuz yıl bütün savcıların gözü önünde, bütün milletvekillerinin gözü önünde, hâkimlerin gözü önünde, generallerin, amirallerin gözü önünde, kırk dokuz yıl" dedi.
Ben de değerli okurlarım 49 yıldır gazeteciyim ve Akar'ın bu hizmet süresi ile övünmesini çok iyi anlıyorum...
O kahpe 15 Temmuz darbe girişimi yok mu? Özgür Özel o günden söz ederek Akar'ı şöyle eleştirdi:
"15 Temmuz günü saat 16.00'da darbeyi haber alıp darbeye karışanların oranı yüzde 1,5, karışmayanlar yüzde 98,5'ken eski bütün mevkidaşları, genelkurmay başkanları 'Kimse birliklerini terk etmesin emri verilseydi 98,5 oradayken o 1,5 darbeye karışmazdı' derken darbeye karışmayacakları evine yollayıp karışacaklara kışlaları teslim eden birinden bahsediyoruz."
Hulusi Akar ise Özel'e şöyle yanıt verdi:
"Arkadaşlar, bir diğer önemli konu; bunun için de size teşekkür ediyorum, böyle bir fırsat verdiğiniz için: Saat 16.00'ya kadar, saat 20.30'a kadar darbe lafı yok 15 Temmuzda, yemin ediyorum, yok böyle bir şey. Saat 18.30'da, böyle bir kaçırma olayı, münferit olaylarını duyduğumuzda, saat 18.30'da, bilen bilmeyen konuşuyor, emeklisi, muvazzafı. Bunlar doğru değil. 18.30'da verdiğim emir, bizzat verdiğim emir -ceridelerde var, mahkeme dosyalarında var- 18.30'da verdiğim emir "Uçakları indirin, uçak kaldırmayın, tedbiren." Bu emir saat 19.20'de -örnek olarak veriyorum- Kars'ta, Kars'taki -efendime söyleyeyim- havaalanında, 19.10'da Hava Kuvvetleri Komutanının telefonunda, oradaki harekât merkezinden yayıldı."
Peki, Sayın Akar önce Genelkurmay Başkanlığının güvenliğini, sonra da öncelikle kendinizin güvenliğini sağlamak için neden önlemler almadınız? Emekli ya da muvazzaf bir subayın dahi silahlı giremediği Genelkurmay Karargâhını Özel Kuvvetler kıyafeti giyen 30 terörist maalesef basabilirmiş. Dersiniz ki "ihanet eden iş birlikçiler destekledi" ama bu iş birlikçileri de deşifre etmek, ettirmek sizin asli göreviniz değil miydi?
Ve Akar'ın işte en önemli cümlesi:
"Saat 20.30 civarında içeri o alçaklar girdiler ve kafamıza tabancayı dayadılar "Başımıza geçeceksin." dediler ve ben bunu reddettim. İçinizde -yatağa yattığınız zaman düşünün- kafanızda tabanca varken "hayır" diyebilecek kaç kişi var?"
Ve şimdi bu konuşmaları değerlendirmemin tam sırasıdır.
Bakan Akar'a öncelikle şunu söyleyeyim; ben varım ve çok iyi biliyorum ki yalnız değilim. Bu ülkenin şerefli asker üniformasını giyen erinden, orgeneraline kadar her kahraman Türk askeri başına değil tabanca, değil tüfek, değil top namlusu dayasalar teslim olmaz, olamaz...
16 ay vatani görevimi komando asteğmen olarak yapan 49 yıllık bir gazeteci olarak buradan haykırıyorum ki şehit olurum ama asla teslim olmam.
Ayrıca Meclis Genel Kurulu'nda olsaydım ayağa fırlar, "Ben varım" diye haykırırdım.
Hulusi Akar diyor ki;
"Akıncı'ya götürdüler, etrafımızda silahlı insanlar, bir sürü asker, tek başıma oturuyorum, bütün o alçakların önünde, önüme iki sayfa çıkardılar, "Bunu okuyun, imzalayın." dediler, imzalamadım."
Bundan daha doğal ne olabilir ki, teşekkür mü etmeliyiz, takdir mi etmeliyiz diyeyim ve kararı değerli okurlarıma bırakayım.
Özel, Bakan Akar'ın Nuri Pakdil'i ziyaretini eleştirisinde Akar kendisini savunurken şu cümleyi kurarken AKP iktidarını da o heyecanla şöyle eleştiriveriyor:
"... Ben Nuri Pakdil'e gittim. Ya ben terör örgütünün başına gitmedim..."
Hazır cevap Özgür Özel bu cümleyi atlıyor ki, "Terör örgütü başına AKP iktidarı gitti. Terör örgütü ile çözüm süreci diye kol kola AKP hükümeti girdi" diyemiyor.
Hulusi Akar kendisini sürekli eleştiren Özgür Özel'e, "Emekli oldum, emeklilikten sonra da... Demokrasinin böyle gelişmesi, Atatürk ideallerinin gerçekleşmesi, muasır medeniyete gitmemiz sizi niye bu kadar rahatsız ediyor ve ben bunu kınıyorum. Keşke sizin gibi Atatürk'ümüzün partisinde bir grup başkan vekili olmasaydı" diyor...
Özgür Özel de şu karşılığı veriyor:
"Şimdi, son sözüm şu, Sayın Hulusi Akar, benim partime bak, onların içinde bir tane bile "Keşke Özgür Özel gibi grup başkan vekili olmasaydı." diyen yok ama senin silah arkadaşların sana hakkını helal etmeyerek öldüler, hakkını helal etmeyerek öldüler. Sen silah arkadaşlarının bedduasını alan adamsın."
Değerli okurlarım gururumuz Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kahraman askerleri dün olduğu gibi bugün de yarın da Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bölünmez bütünlüğü için Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde nöbettedirler.
Şehitlerimizi rahmetle gazilerimizi minnetle anıyor, 4 bin yıllık tarihimizde söylendiği gibi "Her Türk asker doğar, asker ölür" diyorum...