TÜSİAD'dan bir ısmarlama daha!
Başbakan Tayyip Erdoğan, Standart and Poors’un, Türkiye’nin kredi notunu durağandan negatife çevirmesini “Bu iş bana biraz ısmarlama geliyor” diye yorumlamıştı. O sırada TÜSİAD, IMF ile yeni bir program yapılması için kamuoyu oluşturmaya çalışıyordu! Çünkü özel sektörün 193 milyar dolar borcu vardı!
Türkiye’nin notunun düşürülmesi yetmemiş olacak ki Moody’s yetkilisi Kristin Lindow da “IMF programı olmadığı takdirde Türkiye de 1-2 yıl içinde resesyonla karşı karşıya kalacak” dedi.
Şimdilik Türkiye’nin notunu negatife çevirmeyi düşünmediklerini belirten Lindow, 120-130 milyar dolarlık ciddi bir finansman ihtiyacı bulunduğunu, IMF ve Dünya Bankası’nın kısa sürede oyuna katılması gerektiğini kaydetti.
Lindow, IMF ile yapılacak bir anlaşmasının güven ortamının tesisinde önem arz edeceğini belirtti.
Bu haberin yayımlandığı internet sitelerinden Gazeteport’a mesaj gönderen Ahmet Engin, “Anlaşılan, ekonomistlerin resesyon tanımını yeniden yapmaları gerekli. Örneğin şöyle: ‘IMF ile anlaşmayan borç batağı içerisindeki ülkelerin girdiği şeye resesyon denir. ‘Bunlar Türk insanını hepten cahil zannediyor” diye yorum yapmış.
Gerçekten, dünya üzerinde IMF programı uygulayan 100 ülkeden düze çıkmış olan yoktur. IMF’nin görevi, program uyguladığı ülkeyi borçlandırmak ve devamlı gelir kapısı haline getirmektir.
* * *
Buna rağmen TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, ekonomik krizin likidite daralması ve güven sorunu olarak kendini gösterdiğini, likidite daralmasını aşmanın yollarından birinin IMF ile köprü kredisi sağlayacak bir anlaşma yapmak olduğunu söyledi.
Yani Kristin Lindow’un değerlendirmesinin bire bir aynısı! Acaba bu sözlerden hangisi ısmarlama?
Kristin Lindow mu Arzuhan Doğan Yalçındağ’dan ısmarladı bu sözleri yoksa Arzuhan Doğan Yalçındağ mı Kristin Lindow’dan?
* * *
Ergenekon soruşturmasında tutuklanan ve sonra cezaevinde düşüp ağır yaralandıktan sonra hastaneye kaldırılan ve tahliye edilen emekli orgeneral Şener Eruygur ile iki yıl önce Fenerbahçe Orduevi’nde konuşmuştum. Röportaj Yeniçağ’da yayımlanmıştı. Eruygur’a stratejik kuruluşların yabancılara satılmasını hatırlatarak ısmarlama ekonomi reçetelerini sormuştum. Cevabı şöyle olmuştu:
“Türkiye’nin sorunlarını ısmarlama reçetelerle, empoze edilen fikirlerle çözmeye kalktığınız zaman başınıza gelecek budur.
Yıllarca katlanılan fedakârlıkların ürünü olan zenginlikleri, kurumları, değerleri yok pahasına elden çıkararak, ekonomiyi düzlüğe çıkaracaklarını sananlar ilerde milletimize ağır bedeller ödetecektir.
Uygulanan, özelleştirme değil yabancılaştırmadır ve bu sebeple yanlıştır, ulus-devlet düşüncesi ile çelişmektedir. Zaten onların dillerinin altındaki bakla, ‘Biz birleşelim, siz parçalanın, biz üretelim siz bizim ürettiklerimizi satın alın’dır. Bu sebeple demeliyiz ki diğer ülkeler gibi bizim de sıkıntılarımız olabilir, bu sıkıntıları dik durarak, milli fedakârlıkla aşabiliriz. Bu özverinin karşılığı milli onurdur, onurlu yaşamaktır. Bu her şeye değmez mi?”
* * *
Bugün kendi çıkarlarını korumak için ısmarlama programlarla Türkiye’nin batağa gömülmesine razı insanlar hâlâ el üstünde tutulurken Şener Eruygur’un ne hale getirildiğine bakınız? Türkiye’nin intiharıdır bu!