Türk’ün ruhunu mu çaldılar?
İç sorunlara öyle yoğunlaştık ki dünyada güç dengesinin değişmekte olduğunu, Türkiye’nin Türk Dünyası’na daha fazla yönelmesi gerektiğini göz ardı ediyoruz.
Kazakistan hükümetinin resmi açıklamasına göre ülkeyi Çin’e bağlayacak 272 kilometre uzunluğundaki “Bahtı-Ayagöz” demir yolu hattının inşasına başlandı.
Kazakistan Başbakanı Alihan İsmailov, “Ülkede üç yıl içinde toplam 1300 kilometreden fazla demir yolu inşa etmeyi planlıyoruz” dedi.
Bu projeler elbette, Kazakistan ekonomisini büyütecektir. Diğer taraftan bu projeler, Çin’in “Kuşak Yol Projesi”nin demiryolu ayağına dahil olacaktır.
Projenin Türkiye ayağında da önemli adımlar atıldı.
Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Hattı ve Marmaray'ın da inşa edilmesiyle “Demir İpek Yolu” başlatılmış oldu.
Kars-Iğdır-Aralık-Dilucu (Zengezur) Demir Yolu Hattı da 224 kilometre olarak planlandı. Güzergâhta 5 istasyon yapılacak.
Karadeniz Sahil Demir Yolu Projesi ise 509 kilometre olacak...
***
Bütün bunlar önemli elbette ama Türk Milleti’nin ekonomik ve siyasal birliği, dirliği her geçen gün iktidar tarafından zora sokuluyor. Devletin ihanetten idama mahkûm ettiği veya kaçıp İngilizlere sığınan kişiler, kahraman ilan ediliyor. Silahlı Kuvvetler’de, okullarda yine tarikat ve cemaatler örgütleniyor. İran da bu işlere mollalar ile başlamıştı, sonucu görüyoruz...
Asıl önemli olan, cumhuriyet bu kadar yoğun bir saldırı altındayken, halkın umudu olması gereken siyasi partiler, kendi sorunlarına odaklanmış durumda... Ekonomide ise artık dikiş tutmuyor...
***
2011 seçimleri sırasında Karslı İ. Karadağ, “Türkiye’yi 150 bin kişilik bir zümre yönetiyor. Bir ulusu toptan yok etmek istiyorlar. Bilinçaltında bir travma yarattılar; Türk’ün ruhunu çaldılar” diye konuşmuştu.
Bu ruh konusuna 2003 yılında Muhtar Şahanov da dikkat çekmişti...
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan, kendisini ziyaret eden dünyaca ünlü Kazak şair ve düşünür Muhtar Şahanov için düzenlediği yemeğe beni de davet etmişti. Bu vesileye, Şahanov ile sohbet etmiştik.
Şahanov, dinin siyasete alet edilmesi konusunda şöyle demişti:
“Şimdi ben ‘Atlantis’i mahveden elma’ adında yeni bir kitap yazdım, Bu kitapta Atlantis'i de dinin yüce değerlerini mahveden para hırsının yok ettiğini anlatıyorum. Demokrasi, bugün, çalma çırpma ve hırsızlık rejimi oldu.
Ben bugünkü pazar ekonomisi sonucu uygulanan saldırganlıktan, bütün insanlığın korunması gerektiğini düşünüyorum. Dinler, kuruluş amaçlarına hizmet etmiyor bugün, siyasete hizmet ediyor... Din, bugün politikanın özü olmuş...
Kazakistan'da, birçok insan kendi dinini bırakarak başka dinlere giriyor! Çünkü diğer dinlerin misyonerleri, onların maddi ihtiyaçlarını karşılıyor Parası olan dini de satın alıyor!
Türkler çok yiğit bir halktır, ancak bugünlerde yiğitliklerini daha çok işadamları ile gösteriyorlar. Cemiyeti güzelleştiren kıymetlerden uzaklaşıyorlar.
Büyük Türk Hanlığı dünyaya hükmederken neden düştü? Çünkü düşmanın karşısına güçlü ordular çıkarabiliyordu ama bir an geldi ki güçlü kültür çıkaramadı. Bence Türkiye bunu daima düşünmelidir.
Bugün görüyorum ki, Türk halkları, kendi milli dillerinden, kimliklerinden, törelerinden uzaklaşıyor. Ben bu durumu anlatırken 'Ahdalanmış halk' diyorum... Yani hadım edilmiş...
Umarım ki Türkiye'deki milliyetçilerin önde gelenleri de ahdalanmış olmasın!
Böyle zamanlarda tiranlığa yönelen liderlerin güç kazanması insanların zayıflığından ileri gelir.
Türkiye şu anda 80 milyon nüfusuyla dünyaya hükmedecek güçte bir ülke. Bir devletin uluslararası güç olması için gerekli bütün imkânlara sahip. Ama ne yazık ki Türklük ruhu yok! Bunu damarlarında hisseden lidere ihtiyacımız var. Kazakistan'daki parlamenterlerin de yüzde sekseni sima olarak Kazak ama ruh olarak kozmopolit, gölge tipler. Türkiye'yi de ABD ideolojisi, kültürü istilâ etmiş. TV dizilerinizde ve renkli gazetelerinizde Türklük ruhu hissedilmiyor. Halka Türk maneviyatı verilmiyor. 'Büyük Türk Ruhu' Türkiye'nin özünde kalmamış. Buna yeniden sahip çıkmanız gerekir."