Türkiye'yi yağmalayan küresel ve yerli akbabalar!

Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde çobanlar, uçamayan bir kızıl akbaba buldu.

Belgrad'da halkalandığı tespit edilen kızıl akbaba, koruma altına alınarak Kapıçam Tabiat Parkı içerisindeki keklik üretim istasyonuna götürüldü.

Bu haber bana, Türkiye'nin sanayi tesislerine, tarım arazilerine, haberleşme sistemine, bankalarına akbabalar gibi saldıran Londra'da, New York'ta halkalanmış, "küresel akbabalar"ı hatırlattı.

Türkiye'nin ekonomik durumu ile ilgili uzman tespitlerini gündeme getiriyorum, birileri, "Bunlar algı operasyonu" diyebiliyor!

Oysa aklı olan herkes Türkiye ekonomisinin planlı programlı olarak dünyanın büyük akbabaları tarafından çökertildiğini, buna yerli akbabaların da yardım ettiğini görür!

***

Türkiye tıpkı Endonezya gibi teslim alınmıştır. Fakat yolun başında, 2003 yılında Endonezya'nın nasıl yağmalandığına dair bir kitap Türkiye'de de basıldı. Kitabın adı "Küresel Yağmacılığın Gerçek Yüzü" idi. Yazarı da John Pilger. Biz bu kitabı, öncelikle Tayyip Erdoğan'ın acilen okuması gerektiğini, çünkü Türkiye'nin de aynı yöntemle yağmalanmak istendiğini 7 Haziran 2003'te yazdık fakat Endonezya'ya uygulanan programın aynısı Türkiye'ye uygulandı!

Gazeteci John Pilger, Endonezya'nın nasıl paylaşıldığını şöyle anlatmıştı:

"Kasım 1967'de Endonezya artık adeta avuç içine alınmış ve ganimetler dağıtılmaya başlanmıştı. Cenova'da, Endonezya'nın dünyanın dev şirketleri tarafından nasıl parselleneceğini belirlemek için üç gün süren bir konferans yapıldı.

Katılımcılar arasında David Rockefeller gibi dünyanın en güçlü kapitalistleri vardı. Konferansın ikinci günü, Endonezya ekonomisi sektör sektör dilimlere ayrıldı. Freport şirketi Batı Papua'da bakır madeni aldı. Şu sıralar yönetiminde Henry Kissinger var. Bir Amerika-Avrupa konsorsiyumu Batı Papua'nın nikel kaynaklarına el koydu. Dev Alcoa şirketi ise Endonezya'nın boksit rezervlerinden en büyük dilimi kaptı. Bir grup Amerikan, Japon ve Fransız şirketi Sumatra, Batı Papua ve Klimantan'ın tropik ormanlarını aldı. Bu yatırımlar, beş yıl vergiden muaf tutuldu. Wall Street bütün olanları büyük bir fetih gibi görüyordu."

***

"Türkiye'yi paylaşma toplantıları"nın birincisi ise İstanbul'da 2004 yılında yapıldı.

Dünya ekonomisini elinde bulunduran 8 ailenin liderleri, Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn'un özel uçağı ile Türkiye'yi paylaşmaya geldi. "Yatırım Danışma Konseyi" denilen toplantıya katılan 20 büyük şirketin dokuzunun başkanı da heyette bulunuyordu.

Paylaşma toplantısını 16 Mart 2014'te bu sütunda duyurduk ama gündemde "Türk mü diyelim Türkiyeli mi?" gibi tartışmalar vardı. Bu toplantılar, sonraki yıllarda da devam etti ve her toplantıdan sonra, satışlar hızlandı.

Hatta Electrolux'un Türkiye Genel Müdürü Nevio Pollesel, Türkiye dahil birçok ülkede yatırım için fırsat kolladıklarını söyledi. Pollesel "İyi bir avcı silahı dolu beklemeli. Üzerinden ne zaman bir kuş geçeceği belli olmaz. Biz de öyle yapıyoruz." dedi.

2005 yılındaki paylaşma toplantısında, İtalya'dan dört, ABD'den üç, Almanya'dan üç, Japonya'dan iki, Lüksemburg, Fransa, İngiltere, Hollanda, Güney Kore, İsrail ve Kanada'dan birer firmanın başkanları veya ikinci başkanları hazır bulundu.

Dönemin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye akın akın geldiğini belirterek, ülkenin geleceğinin parlak olduğunu söyledi.

***

Tarımın çökertilmesi ise 57'nci hükümet döneminde başlamıştı. IMF baskısıyla 15 gün içinde 15 yasa çıkarılmış, tütün, pancar ve buğday ekimi sınırlandırılmıştı, AKP döneminde de "doğrudan destek" adı altında üretmeyenler ödüllendirildi.

Şimdi de Züğürt Ağa gibi kamyonla domates satıyorlar. Bunlar daha Türkiye'nin iyi günleri!

Yazarın Diğer Yazıları