Türkiye'yi tasfiye edenlere "suçüstü" uygulanabilir!
“Adalet, Gül’e de lâzım olacak” demiştik ama kendisinin yargılanmasını isteyen hakim hakkında, Adalet Bakanlığı marifetiyle dava açılmasını ve meslekten ihraç edilmesini kastetmemiştik.
Biliyorsunuz, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, “şüpheli” sıfatını kullandığı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Kayıp trilyon” davasından yargılanmasını istemişti.
O sırada Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada kararı veren hakim, “bazı çevreler” diye nitelendirilmiş ve “kötü niyetli” olarak gösterilmişti.
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda da tespit araması yaptırmıştı. Böylece, mahkeme kararı olmadan kimlerin, özellikle hangi hakim ve savcıların dinlendiğini öğrenmek imkânı olacaktı.
İşte şimdi bu iki yargı faaliyetinin intikamı alınıyor.
Ayrıca meslekten ihraç edilmeleri istenen YARSAV Başkanı ve Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz hakkında ortak dosya hazırlandığı da ortaya çıktı.
Böylece Eminağaoğlu’nun yargılanıp yargılanamayacağına ilişkin kararı, Kaçmaz’ın vermesi engellenmiş oluyor.
* * *
Diğer taraftan, Tayyip Erdoğan’ın bir telefon konuşmasını ele geçirip yayımlayan iki gazeteci; Deniz Yıldırım ve Ufuk Akkaya tutuklandı.
Erdoğan, bu görüşmede, Mehmet Ali Talat’a “Artık iki devlet demeyelim” diyerek KKTC’yi gözden çıkardığını bildiriyordu.
Erdoğan bu konuşma ile Mehmet Ali Talat’a Türkiye’nin dış politikasına aykırı bir talimat veriyordu. Asıl takip edilmesi gereken suç, bu değil midir?
* * *
Erdoğan, Meclis’teki pankartlı eylemden sonra da yasamaya sınırlama getirmekten söz etti.
Buna karşılık CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Başbakan TBMM’nin amiri, kumandanı değildir. Başbakan. Türkiye’nin hükümdarı değildir. Başta Başbakan için işlemelidir hukuk. Önce Başbakanın dokunulmazlığı kaldırılmalıdır. Çünkü onun dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik ciddi, ceza hukukumuz açısından suç teşkil eden savcılık dosyaları vardır” dedi.
Mevcut Meclis tablosu ile Erdoğan’ın dokunulmazlığının kaldırılması mümkün değil.
Bu durumda, Erdoğan bildiği gibi davranmaya devam edecek.
“Cumhurbaşkanı yargılansın” diyen hakim hakkında dava açılıyor, Başbakan’ın KKTC’yi tasfiye planını açığa çıkaran gazeteciler tutuklanıyor! Demek ki sistemde bir yanlışlık var.
Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğuna dair kesinleşmiş Anayasa Mahkemesi kararı bulunan bir siyasi partinin ülkeyi yönetmeye devam etmesine izin verilirse olacağı buydu tabii! Laiklik Anayasa’nın temel ilkelerinden biridir de hukuk devleti neyidir acaba?
Laikliği çiğneyen, hukuk devletini, ulus devleti, üniter devleti çiğnemez mi, çiğnemedi mi?
Türkiye’nin yabancılar tarafından nüfuz edilmemiş hangi kurumu kaldı?
* * *
Bir okur diyor ki, “GDO yönetmeliği bahanesiyle yine bazı şeyler oluyor. Yem hammaddesi ve sebze-meyve taşıyan onlarca gemi, limanda bekletiliyor, bir kısmı geri çevriliyor. Yoksa belli bir dönem bu maddelerin girişinin engellenmesiyle, birileri tarafından Uzak Doğu’da keşfedilen ucuz yem hammaddeleri mi yurda sokulmak isteniyor? Ülkenin ana giriş kapıları olan limanların apar topar neden satıldığı şimdi anlaşılıyor!”
Sadece KKTC değil, Türkiye’nin de resmen pazarlandığı anlaşılıyor! Bu suçları kimse takip etmesin diye yargı baskı altına alınıyor. Fakat suç işleyenlere, makamı ne olursa olsun her an suçüstü hükümleri de uygulanabilir!