"Türkiye'yi seviyor; terörü destekliyor!"
ABD Başkanı Donald Trump, NATO zirvesi öncesi, Londra'daki ABD Büyükelçiliği'nde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'le görüştü. Trump görüşme sonrasında "Türkiye'yi seviyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile iyi anlaşıyorum" dedi.
Bu açıklama, Türkiye'deki "Koçtaş'a gidiyorum, evimi çok seviyorum" reklamını çağrıştırıyor! Türk sanat müziği hafızası olanlar da "Bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap" diye düşünmüştür.
***
Türkiye'yi ve Tayyip Erdoğan'ı o kadar tehdit ettikten sonra, Trump'ın Türkiye'nin, IŞİD lideri Bağdadi'nin öldürüldüğü iddia edilen operasyonda ABD'ye çok yardım ettiğini belirterek "Türkiye bu süreçte bize daha fazla destek olamazdı" demesi, ayrıca Türkiye'nin geçmişte ABD'den çeşitli silahlar almak istediğini ancak Obama yönetiminin buna engel olduğunu ve bu sebeple Ankara'nın Rusya'dan silah aldığını söylemesi ilginç…
Trump'ın bir sözü ise Türkiye medyası tarafından değil, BBC tarafından verildi.
Trump, "Suriye'yi işgali sonrası Türkiye; hala NATO üyesi olmalı mı?" şeklindeki bir soruya, "Bu müttefikler arasında tartışılmalı" cevabını verdi.
Sorudaki mantığa göre, Türkiye, Suriye'de işgalci durumunda! Öyleyse, 10 bin kilometre öteden gelerek Suriye'de bir terör devleti kuran ABD neci!
***
Kendi müttefiki aleyhine terör örgütlerini destekleyen, silahlandıran, eğitim veren ve onlardan "kara kuvvetlerimiz" diye bahseden ABD yöneticileri, aslında kendi iç hukuklarını da çiğnemiş oluyor. Zira, ABD yasaları buna izin vermiyor. Trump yönetimi, Amerikan Kongresi tarafından, sadece Ukrayna krizinden dolayı değil, terör örgütü destekçiliğinden de sorgulanabilir! Bu yola başvurmak, kimsenin aklına gelmemiş olabilir, çünkü dış politikada ve özellikle İsrail'in çıkarları söz konusu olduğunda, Cumhuriyetçiler ve Demokratlar aynı kararlı tutumu gösteriyorlar ama uluslararası hukuk açısından da ABD yönetiminin Suriye'de yaptıkları tam bir suçüstü durumudur.
Trump'ın samimi olmadığı, "Bağdadi'nin öldürülmesinde Türkiye'nin yardım ettiği"ni söylemesinden belli. Bağdadi'nin öldürüldüğü sadece bir Amerikan yalanıdır. Adamın ailesi bile çok önceden Kırşehir'e yerleştirilmiş! Trump bu korumayı kastediyor herhalde!
Zaten Esad da "Bağdadi'nin öldürülmesi bir senaryo ve ABD'nin hilelerinden biri. Delil sunulmadan inanmayız" demişti.
***
İngiltere'nin Times gazetesi ise başyazısında, "NATO'nun uyum içinde olmasına en büyük tehdit Erdoğan" dedi ve gerekçe olarak şu ifadeleri kullandı:
"Erdoğan, diğer 28 üye ülke IŞİD'e karşı pek çok NATO müttefikiyle omuz omuza çarpışmış YPG'yi terör örgütü ilan etmedikçe NATO'nun savunma planlarını onaylamayacağını söylüyor. NATO Orta Doğu'daki en büyük askeri gücün müttefikliğini kaybetmeyi göze alamaz, bu Batı'nın bölgedeki etkisini azaltır. Fakat Erdoğan'ın gittikçe dengesizleşen davranışları Türkiye'nin ittifak içindeki pozisyonunun sürdürülebilir olup olmadığı hakkında soru işaretlerine yol açıyor."
***
Aslında Batı ittifakı, Erdoğan'ı değil Türkiye'yi tehdit olarak görüyor. Türkiye'nin, Deniz Kuvetleri'nin yaptığı hazırlık sonrası, Doğu Akdeniz'de kimsenin beklemediği bir zamanda Libya ile mutabakat imzalaması, özellikle Fransa'nın çıkarlarını bozdu. ABD ve İngiltere pek oralı değil; biliyorlar ki Akdeniz'de yetki Türkiye'nin elinde de olsa petrol ve doğalgazı ABD ve İngiltere merkezli şirketler arayıp çıkaracak!
Uluslararası ilişkilerde, "seviyor, sevmiyor" diye papatya falına bakılmaz! Bu itibarla, Trump, Erdoğan'ı değil, Amerikan çıkarlarını seviyor. Erdoğan da bölgede Amerikan çıkarlarının korunmasına katkıda bulunduğu oranda destekleniyor. Erdoğan'ı NATO için en büyük tehdit olarak göstermek, Erdoğan'ın Türkiye'nin başında kalmasına hizmet eder! Times gazetesine baş yazı yazanlar da herhalde bu gerçeğin farkındadır!