Türkiye’yi Irak’a çevirmek hayali..
ABD’nin “Foreign Broadcast İnformation Service” adlı bir bülteni vardır. Kısa adı ile FBIS bülteni denilen bu dergi, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanır, bütün ABD Büyükelçiliklerinde bulunur ve bütün ülkelerin Dışişleri Bakanlıkları’na dağıtılır!
27 Haziran 1995 tarihli FBIS bülteninde, ABD’nin eski Moritanya Büyükelçisi David Adolph Korn’un Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeler yayınlandı.
O görüşmede, terör örgütünün başı Öcalan, “Biz Amerika’da olduğu gibi federal bir devlet, İspanya ve Almanya’da olduğu kadar da demokrasi istiyoruz. Eğer Türkiye kimlik, kültür, dil ve ekonomiye dayalı haklarımızı verirse, şiddeti bir günde durdururuz. İsteğimiz, soykırıma son verilmesi ve bunun için ABD’nin aracılık yapmasıdır. Biz ABD kuruluşları ve vatandaşlarına yönelik hiçbir eylem yapmadık” demişti.
Bu görüşmenin FBIS bülteninde yayınlanması, ABD’nin PKK’ya aleni desteği demekti!
***
2005 yılında, PKK turizm bölgelerinde bombalı saldırılar başlatmıştı. O sırada bize mektup gönderen Nevzat Erkeskin, “Yapılmak istenen, emin olun, bundan Erdoğan ve Gül’ün de haberi var; ABD ve AB tarafından desteklenen ve son zamanlarda tırmanış gösteren PKK terörü baskısıyla Türk Devletini PKK ile masaya oturtmaktır. Masaya oturduktan sonra federasyon konuşulacak, daha sonra da Irak’ın kuzeyindeki oluşumla Türkiye içinde oluşturulan federasyon birleşerek denize de açılma imkanı olan bir Kürt devleti kurulacak” demişti.
Sonraki olaylar Erkeskin’in söylediği gibi gelişti. Gerçekten Türk devletini PKK ile masaya oturttular. PKK’nın ’Demokratik Özerklik’adlı federasyon planı da kabul edildi. Referandum ve genel seçimlerden sonra, PKK ile yapılan anlaşma askıya alındığı için örgüt yeniden saldırılara başladı.
***
O günlerde rahmetli Behiç Kılıç, “Apo bitti Barzani verelim” başlıklı yazısında şöyle diyordu:
“PKK’ya karşıyız diyenler, Elde silah can alan, PKK kökenli eşkıyaya karşı operasyon yapılmasına olabildiğince set çekiyor.. AB-ABD de ’Karşında beni bulursun’ diyebiliyor, içerideki aydınlar da bildirilerinde ’PKK ateş kessin, devlet operasyonları durdurup koşulsuz af çıkarsın, bunlara siyaset imkanı verilsin’teklifine elçilik yapıyor.
Bu, Abdullah Öcalan’ın Ankara’ya teslimiyle ivme kazanan bir süreçtir! Buna ’PKK işini gördü sıra Barzani’de süreci’diyebiliriz ve Batı patentlidir. Ülkemizde ’PKK’ya biz de karşıyız’kampanyası inceden inceye başlatıldığı sırada, Barzani kaynakları da Abdullah Öcalan’ı yaylım ateşine tutmaya başladılar. Barzani’nin yayın organlarında Abdullah Öcalan yerden yere vuruluyor ve Kürtçü hareketlerin Barzani bayrağı altında toplanması isteniyor. Abdullah Öcalan’a ’Türk Genelkurmayı’nın adamı’ (!) bile deniliyor. Bu propaganda Batılı stratejisyenlerce yürütülüyor. Kürt kimlikli insanlara şu dayatılıyor:
’Barzani, Irak’ta devleti kurdu. Bu devlet Batı’nın her türlü desteğine sahip. Petrol bölgelerini kontrol edip zengin olacak. Irak’ta merkezi hükümeti de kontrol edecek. Ardından sırasıyla bu devletin toprakları İran, Suriye ve Türkiye’ye de yayılacak.’
Türkiye’de artık her etnik evin içinde kabul edilen strateji şudur:
’Doğu ve Güneydoğu’da yaşayanlar da K.Irak’ta kurulan Kürt devletinin elde edeceği petrol gelirlerinin nimetlerinden yararlanacak. Buradaki ihalelerin, ticaretin söz sahipleri haline gelecekler. Zenginleştikçe Türkiye’de etkinlikleri artacak. Sırası geldiğinde de...’
Hayal şudur:
’Irak’ta nasıl hem devletimiz var hem Bağdat’a hakimiz, bu Türkiye’de de böyle olacak!’
Bugün PKK adı ile eylem yaptığını, can aldığını, şehirlere sızdığını, Kandil’den geldiğini okuduğumuz terör gruplarının aslında Amerikan destekli Barzani stratejisine hizmet eden öncüler olduğu konusunda bilgiler mevcut. Ve bu Kürtçü siyaset, silahlı silahsız platformlarda ilerledikçe, Ankara da iç çekişmelerle doğru dürüst bir tavır sergileyemediği için Türkiye’nin Kürt insanlarının kafasını karıştırmaktadır.”
***
Şimdi Barzani’nin AKP konresinde boy göstermesi ile Kürtlerin kafası daha da karıştırılmıştır. Peki bu tabloya AKP seçmeninin bir diyeceği yok mudur?