Türkiye'yi bitirmek için hukuku bitirmek!
AKP iktidarı, kendisini yargılayacak, hesap soracak hiçbir güç bırakmadığına kanaat getirip Anayasa suçu işlemeyi de göze alarak yeni rejim hazırlıklarını artık alenen sürdürüyor.
Bu çerçevede, İlahiyatçılardan fıkıhçı olanları hukukçu saymayı planladılar. Çoğu yeni kurulan ve adı hukuk fakültesi olan uydurma okullardan uydurma doçentlikler vererek, hukuk sitemini imamlara emanet etmek istedikleri anlaşılıyor.
***
Bu yönde sayısız işaret ve delil var. Geçen Şubat ayında "İKÖ, Kadının İlerlemesi Teşkilatı Tüzüğü'nün çekincesi ile birlikte onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun teklifi" ile "kadınların, erkeklerin saygı duyulan eşleri olarak yetiştirilmesi, eğitimi, öğretimi ve durumlarının iyileştirilmesi" karara bağlanmıştı. Bu kararla, aslında mevcut durumda erkeklerin kadınlara saygı duymadığı ama onları saygı duyulacak eşler olarak yetiştirilmesiyle durumun değişeceği itiraf edilmiş oluyordu!
Zaten, kadına saygı duysaydı, İslam Dünyası geri kalmazdı!
Yine İslam Araştırma Merkezi "Tıbbi Konularda Fetva Verme Metodolojisi ve Zorluklar" konulu bir sempozyum düzenledi! Anlaşılıyor ki, hayatın her alanını hukukla değil fıkıhla yani İslam hukuku ile düzenlemek için düğmeye basılmış! Zaten konuyla ilgili açıklamada da "Fıkıhtaki zaruret, maslahat gibi temel kavramların tıbbi uygulamalarda fetva verirkenki konumu" deniliyor. Sahi "verirkenki" ne demek? Türkçe'de böyle bir ifade var mı? Bu bozuk Türkçe ile Türklere nasıl fetva verecekler?
***
Biz yine ana konuya dönelim ve Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Kemal Gözler'in "Türk Anayasa Hukuku Sitesi"nde yayınlanan "İslâm Hukukunun Değeri: İslâm Hukuku, Batı Hukukuna Alternatif Olabilir mi?" başlıklı ve hacimli makalesini de mutlaka ama mutlaka okuyalım. İslâm hukukundan bahsedenler de okusun. Ve en başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da lütfen okusun.
Kemal Gözler, "Eğer gelecekte bir gün Türkiye'de Batı hukukunun İslâm hukuku ile değiştirileceği günleri göreceksek, o günlere, geçmişte olmadığı ölçüde yakınız." diyor ve İslam ülkelerinde vahşetin hüküm sürmesinin sebebini sorguluyor:
*"İslâm hukuku, bu vahşetin kaynağı değildir; ancak İslâm hukukunun bu vahşeti önleyemediği, ona engel olamadığı da bir gerçektir. Batı hukukuyla kıyaslandığında İslâm hukukunda eksik olan bir şey vardır. Bu şey nedir? (…)
*İslâm hukukunun iktidarın kötüye kullanılmasını önlemek ve iktidarı sınırlandırmak için getirdiği bir mekanizma yoktur. Eksikliği buradadır. Batı hukukunun kuvvetler ayrılığı, anayasacılık ve normlar hiyerarşisi teorileriyle çözdüğü sorunları çözmeden, İslâm hukuku, devlet iktidarının kötüye kullanılması, devlet iktidarının sınırlanması, devlet karşısında vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinin korunması sorunlarını çözemez.
*(…) İslâm hukukunun doğduğu, geliştiği, bu hukukun az ya da çok uygulandığı ülkelerde 'kitaplardaki hukuk' ile 'uygulamadaki hukuk' arasında korkunç bir uçurum vardır. (…) Ne var ki bu kitapların yazıldığı ülkelerde, kitaplardaki idealleri bir yana bırakın, can ve mal emniyeti gibi en temel hürriyetler dahi yoktur.
***
*Hukukun dinden çok ahlâka ihtiyacı vardır. Türkiye'deki hukuk sorunu, Türkiye'de dinin olmamasından veya Türk hukukunun dine uygun olmamasından değil, Türkiye'de ahlâk düzeyinin arzu edilen seviyede olmamasından kaynaklanmaktadır.
*İslâm hukuku, bir 'görünüşte hukuk'tur. Türkiye'de uygulanmaya kalkılırsa bir 'tuzak hukuk' hâline dönüşecektir.
Türkiye'de kendisine 'İslâm hukukçusu' diyen 400 küsur öğretim elemanı, gerçekte İslâm hukukçusu değildir. Ayrıca 'Türk usûlü' İslâm hukuku, saf hukukî özünden de koparılmış, dinselleştirilmiş bir hukuktur. Türkiye'de hukuk sistemini değiştirmeye asla teşebbüs edilmemelidir. Bu Türkiye'yi bitirmenin mükemmel bir yolu olacaktır!"