Türkiye'ye 'hasım' muamelesi yanlış!..
Emperyalist Batı şaşırmıştır; Suriye'de, Libya'da, Doğu Akdeniz'de, Kıbrıs'ta uğradıkları yenilginin, bozulan planlarının intikamını almak üzere harekete geçmiştir. Batı ile yaşanmakta olan sorun Türkiye'nin S-400 füzelerini alması ile sınırlı değildir. Batı ülkeleri, başta Almanya, Yunanistan, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Anavatan Türkiye'ye yeni cepheler açarak cezalandırmak için sıraya girmiştir, son yüzyılın hesaplaşması gerçekleşmektedir. Hedeflerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan görünse de, esas hedef Türkiye Cumhuriyeti'dir. Yıllarca PKK'ya destek vererek Türkiye'yi bölmeye çalışanlar, Türkiye'den toprak talep ederek Misak-ı Milli içerisinde sözde Kürdistan Devleti kurmayı planlayanlar, Ermeni yalanlarına sığınıp Ermenistan'ın tazminat ve diğer hak iddialarına parlamentolarından çıkardıkları kararlarla sahip çıkanlar, Türkiye'yi katliamlarla suçlayanlar, Kıbrıs'ı Rum'a peşkeş çekenler, Ege'de Lozan'ın delik deşik edilmesine göz yumanlar yine iş başındadır. Hedef Türkiye'yi yaptırımlarla, ambargolarla çökertmek, akılları sıra ders vermek ve geri adım atmasını sağlamaktır. Türkiye şu anda iktidarıyla muhalefeti ile Haçlı planlarına, emperyalist kan emicilerin sinsi tuzaklarına karşı birlik, beraberlik ve dayanışma içerisindedir.
Avrupa Birliği (AB) ile ABD sözde dost ve müttefik!!! dedikleri Türkiye'ye karşı hiçbir normal aklın kabul edemeyeceği, kavrayamayacağı şekilde saldırıya geçmiş, savaş açmıştır.
ABD Trump yönetiminde, Türkiye ile yakın ilişki içerisinde olsa da birçok sorun yaşanmış, bu süreçte Trump'ın çirkin yüzünü görmeyen kalmamıştır.
Washington, Türkiye'nin NATO sistemleriyle uyumlu olmayan S-400 füze savunma sistemleri satın almasından sistemleri kurup testlerini yapmasından hoşnut değildir. Türkiye, yıllarca patriot hava savunma sistemleri satın almak için ABD'ye başvurularda bulunmuş ancak Kongre ve Obama yönetimi maalesef bu taleplere olumlu yanıt vermemiştir.
S-400'lerin alınmasının ardından ABD yönetimi F-35 savaş uçağı üretim projesinden Türkiye'yi dışlamış ve parasını peşin aldığı uçakların teslimatını iptal etmiştir. Türkiye'nin yakın gelecekte Rusya ve Çin'den savaş uçağı alması halinde ne ABD ne de NATO'nun söz söyleme hakkı olmayacaktır. NATO üyesi Yunanistan'ın, Bulgaristan'ın ve Slovenya'nın yıllardır S-300 füzelerine sahip olmasına göz yumanların sözkonusu Türkiye olunca yaygara koparmalarının arkasında 'çifte standart ve düşmanlıktan' başka ne aranır? Türkiye bölgemizdeki siyasette artık söz sahibidir, kendi kararlarını kendi çıkarları doğrultusunda, ABD ve AB'den talimat almadan verebilmektedir. Türkiye, Suriye'de terör odaklarının temizlenmesi, Kıbrıs'ta ve Doğu Akdeniz'de, Libya'da haklarımızın korunması için fiilen gereken ne varsa yapmaktadır. Türkiye özellikle Kıbrıs Türk halkının ve KKTC'nin hak ve hukukunun korunması noktasında kararlı bir siyaset yürütmektedir. AB ve ABD bölgemizde artık borularını istedikleri gibi öttürememektedir. Türkiye'nin terör örgütü olarak gördüğü YPG'ye ABD'nin destek vermesi ve işbirliği yapması kabul edilemez. Türkiye'nin, Suriye'yle arasındaki sınırda güvenli bölge oluşturmak ve sınırlarımız yakınlarında YPG güçlerinin temizlenmesini istemesinden daha doğal ne olabilir ki? ABD, dost ve kardeş ülke İran-Türkiye ilişkilerini bozmak için de elinden geleni yapmıştır.
Türkiye petrol ihtiyacını ve kiminle ne ticaret yapacağını ABD'ye veya AB'ye soracak değildir. Türkiye'nin Filistin'deki kardeşlerimize yapılan zulme kayıtsız kalması beklenmemelidir. Bu bağlamda Amerika'nın İsrail'e desteğini sert biçimde eleştirmemiz ve Washington'un Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasına tepkimiz yadırganmamalıdır.
Türkiye'nin Venezuela ile olan yakın ilişkileri, FETÖ teröristinin Türkiye'ye hala daha iadesinin sağlanmamış olması, ilişkilerin gerilmesine yol açan diğer sorunlardır. Azerbaycan'ın Ermenistan karşısındaki Karabağ zaferi, Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerinde artan yakınlaşma, Türkiye'nin yüzünü ister istemez Avrasya'ya dönmesi, Çin'le ilişkileri geliştirmeye çalışması, tarihi İpek Yolu projesinde aktif rol alması başta ABD olmak üzere AB'nin de asabını bozmuş, paniğe sevketmiştir. Avrupa Birliği'nin üyeleri, Güney Kıbrıs ve Yunanistan'ın, son dönemde de Fransa'nın dolduruşu ile Türkiye'ye yaptırım uygulayarak cezalandırmaya çalışması da kabul edilebilir değildir. ABD'nin önceki gün açıkladığı CAATSA (ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası) çerçevesinde Türkiye'ye bazı yaptırımlar uygulama kararını kınıyorum. ABD ve AB Türkiye hasım mı dost ve müteffik mi karar vermelidir!!! Türkiye'nin her şartta uluslararası hukuk çerçevesinde haklarını arayacağından, koruyup kollayacağından kimsenin kuşkusu olmamalıdır; geri adım yoktur.