Türkiye’ye de Kerkük modeli!

Kerkük’teki kriz şimdilik ertelendi ve şehrin KDP’ye teslim edilmesi önlendi ama böyle bir girişimin, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Irak ziyaretinin ertesi günü başlatılmış olması düşündürücü...

Ben dün Kerkük’le ilgili yazımı gazeteye gönderdikten sonra Hakan Fidan, İran’da açıklama yaptı ve “Irak'ın asli ve kurucu unsurları arasında yer alan Türkmen soydaşlarımızın ana yurdu konumundaki Kerkük'te can kaybıyla sonuçlanan gerginliklerin ortaya çıkmasını üzüntü ve büyük kaygıyla karşılamaktayız. Bu tür gerginliklere mahal verilmemesi gerektiği yönündeki görüşlerimizi, Irak makamlarıyla daha önce paylaştık. Şehirde son dönemde artış gösteren PKK mevcudiyetine de süratle son verilmesini Irak makamlarından talep ediyoruz. Şehirde tüm kesimlerin eşit bir şekilde temsilinin sağlanması ve idareye katılımını da uzun zamandır biliyorsunuz bu formülü destekliyoruz.” dedi.

***

Bence sorunun kaynağı, bu açıklamada mevcuttur! Zira Kerkük, Türkmenlerin ana yurdu ise söz hakkı da Türkmenlerde olmak durumundadır. Saddam döneminde ve Amerikan işgaliyle başlayan süreçte Kerkük’ün nüfus yapısının zorla ve şerle değiştirildiği biliniyor. Emekli Büyükelçi Müfit Özdeş, “Kerkük’te Türkmen nüfusu yüzde 80 iken bugün BM belgelerinde yüzde 12 olarak gösteriliyor!” diyor...

Öyleyse şehirde eşit temsilden bahsetmek, işgale onay vermektir ve hakkaniyetten uzaktır. Türkiye’nin formülü, temelinden sakattır! Türkmenlerin hak ve menfaatleri bu şekilde korunamaz.

***

Diğer taraftan, Filistin için yeri göğü inletenler, sıra Kerkük’e gelince “Peşmerge Sünnidir. Şii Türkmenler ise İran güdümlü Haşdi Şabi’ye katıldı” gerekçesiyle Kerkük’ün Peşmerge tarafından işgal edilmesini savunuyor!

Bu tür yaklaşımlara cevap veren Türkmeneli Cephesi, “Kerkük ne Sünni ne Şii’dir; kadim Türk Yurdudur! Türkmeneli Türklerindir! Biz, öz be öz Türk’üz” diye açıklama yapıyor.

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, bu konuda “Siyasi İslamcılar Kerkük’te Peşmerge baskısı altında kalmak istemeyen Türkmenlere ‘Bunlar Şii, İran ajanı’ diye saldırıp ‘Peşmergeler Sünni’ diye Barzani’nin Kerkük’ü işgalini savunuyorlar. Dünya tarihi bu ölçüde vatan hainini az görmüştür. Bunların sözde Müslümanlığı aslında Türk düşmanlığı... Alın size Sünni Peşmerge! Türkiye’yi bölmek için bekleyenler; o günün geldiğini düşündüklerinde bu siyasal İslamcıların tamamını Peşmerge’nin, IŞİD’in, El Kaide’nin ve emperyalizmin yanında göreceğiz. Vatanımızı ve ailemizi savunacağız.” diye mesaj yayınladı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, Kerkük'te yaşanan olaylara ilişkin Irak Türkmen Cephesi Kerkük Milletvekili Erşat Salihi ile telefonda görüştüğünü belirterek Irak Hükümeti'nin gereken önlemleri alması ve Türkmenlerin can güvenliğini sağlaması gerektiğini söyledi.

Akşener, “Şunu hiç kimse unutmasın ki Türk varlığına saldıranların karşısında durmak neye mal olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin boynunun borcudur! Türk milletinin kalbi her daim Türkmen kardeşleriyle beraberdir! Kerkük Türk'tür, Türk kalacaktır!” dedi.

***

Peki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, neden boynunun borcunu yerine getirmiyor? Tekrarlayayım; AKP iktidarı, Irak ve Suriye şehirlerinde “etnik orana göre temsil” diye bir formülü savunuyor. Oysa bu bölgede, şehirlerin etnik yapısı, Amerikan saldırısı, Peşmerge saldırısı, IŞİD saldırısı veya PKK saldırısı sonucu değiştirilmiştir, tapu kayıtları bile yok edilmiştir! Öyleyse mevcut durumu olduğu gibi kabullenmek, işgale onay vermek demektir...

Kaldı ki sadece Kerkük, Musul, Erbil, Telafer ve Suriye’nin kuzeyindeki şehirlerde nüfus yapısı değiştirilmiyor ki; Büyük Orta Doğu Projesi’nin hayata geçirilebilmesi için Afganistan ve Irak işgallerinden sonra Suriye’de çıkarılan iç savaş sürecinde Türkiye’nin de nüfus yapısı değiştiriliyor! Yarın iktidar, aynı formülü Türkiye için de savunabilir

Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy, tam da bu konuda bakın ne diyor:

“Bugün ne yazık ki Kerkük’te yaşanan durum Türkiye’de de gerçekleşiyor. Muazzam bir göç ve farklı farklı insanların Türkiye’ye dolması karşısında çok ciddi bir silahlanma söz konusu. Devletin bir mezhebi yoktur. Atatürk ilkelerinde yürüyen insanlar olarak bunu savunuyoruz. Türkiye’nin burada çok net bir tutum sergilemesi gerekiyor. Çünkü bu demografik değişim Türkiye topraklarında gerçekleşiyor. Bugün Kerkük’ü koruyabilir, millî bir duruş sergileyebilirsek Türkiye’yi de koruma şansımız var.”

Yazarın Diğer Yazıları