Türkiye'nin çıkış yolu nasıl açılabilir?

ABD, İngiltere ve İsrail, 27 Ocak 2003 tarihli Time dergisinde yayınlanan haritadaki sarı bölgeyi yani Türkiye, İran, Irak, Suudi Arabistan, Yemen, Kuveyt ve diğer Körfez ülkeleri, Ürdün, Suriye ve Irak’ı tamamen ele geçirmek istiyordu. Özbekistan ve Kırgızistan da bu haritaya dahildi.
n Birinci aşamadaki hedef, Kürt bölgesi diye adlandırılan coğrafyada bir Kürt devleti oluşturmak, Irak’ın başına Yahudi asıllı birini getirmek, Suriye engelini de ortadan kaldırarak, vaat edilmiş toprakları birleştirmektir.
* İkinci aşamadaki hedef, sarı bölgede ABD, İngiltere ve İsrail beyinli bir Orta Doğu Birleşik Devletleri kurmaktır. Bu projenin mimarı Yahudi asıllı tarihçi Bernard Lewis’tir. Projeyi, 1996’da İstanbul’da bir toplantıda, kurulacak devletin adını vermeden açıklamıştı. Devletin adını açıklayan, Hürriyet gazetesine demeç veren Talabani olmuştu. Nitekim projeden haberdar olan Talabani, Irak’ın işgalinden sonra Cumhurbaşkanlığına getirilmiştir.
* Saddam ile Barzani 1996 yılında işbirliği yapmış, ABD, ortada kalan binlerce CIA Peşmergesini Silopi üzerinden Guam adasına taşımıştı. Bunların bir kısmı, ABD’ye götürülmüş, bir kısmı Guam adasında kalmış ve gerilla eğitimi görmüştü. İşte o Peşmergeler Irak’ın işgaliyle birlikte Irak’a getirilmiş ve Kürt devleti, Turgut Özal’ın davet ettiği Çekiç Güç’ün de yardımıyla kurulmuştur.
* Vaat edilmiş toprakları birleştirdikten sonraki hedef, tek dünya devletini kurmaktır.

***

* Yeni Franco-German imparatorluğunu kurmak isteyen Almanya ve Fransa ise dünyanın merkezi coğrafyasının ve petrolün ABD, İngiltere ve İsrail’in eline geçmesi halinde, çökeceklerini bildikleri için Irak’a ABD müdahalesine resmen karşı çıkmışlardı.
* Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Almanya Başbakanı Gerhart Schröder ile ortak basın toplantısı düzenleyerek savaşa karşı olduklarını açıklamıştı.
* ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, “Avrupa, Fransa ve Almanya’dan oluşur diye bir şey yok. Bunlar yaşlı Avrupa’dır. Eğer Avrupa’nın bütününe bakarsanız, etki alanının doğuya kaydığını görürsünüz” demiş ve rejimini değiştirdikleri Polonya’nın kendilerine destek vermesini öne çıkarmıştı.
* ABD’nin yanında, bölgeden sadece Barzani, Talabani ve PKK vardı. ABD 11 Eylül’den sonra terörle mücadele diye propaganda yaptığı halde terör örgütü PKK ile iki defa görüşmüştü. PKK bu görüşmelerden sonra yaptığı açıklamada “PKK, Irak’a müdahale sırasında hem dost hem düşman rejimlerin aşılmasında ABD’ye tam destek verecektir” demişti..

***

Irak’ın işgali, PKK’yı yeniden Türkiye’nin başına bela etti. Şimdi Suriye’nin iç savaşla düşürülmesini Türkiye’ye ihale ettiler. Tabii, bunu, gizli anlaşma yaptıkları AKP iktidarı sayesinde sürdürebiliyorlar. Türkiye’nin ABD adına Suriye’deki teröristleri desteklemesinde hiçbir çıkarı yoktur. Hatta Türkiye kendi bindiği dalı kestiği gibi, Moskova’dan Şam’a giden sivil bir Suriye uçağını, silah taşıyor gerekçesiyle Ankara’ya inişe zorlamakla, Irak ve Suriye’den sonra Rusya gibi bir gücü karşısına almaktadır. Açıktır ki istihbaratı CIA vermiş ve Türkiye Rusya ile karşı karşıya getirilmiştir. Bu politikada, akıl yoktur.
Türkiye, kendi iktidarını sürdürebilmek için ABD projelerine hizmet eden, yani kişisel çıkarlarını işgalcilerin siyasi emelleriyle birleştiren bir kadronun tehdidi altındadır. Yani Türkiye için birinci öncelikli tehdit, kendisini yöneten kadrodur. Tabii bu kadro, sahte dini mesajlarla gönülleri fethedilmiş geniş halk kitlelerinin desteğiyle ayakta durabilmektedir. Dolayısıyla böyle bir kadroyu oylarıyla işbaşında tutan her vatandaş, hem kendisinin hem sonraki nesillerin geleceğini ABD’ye ciro etmiş sayılır.
AKP’ye destek vermek, Küresel Haçlı Seferi’ne askerlik yapmak anlamına gelmektedir. Çıkış yolu bu desteği kesmekle açılabilir.. Bunun için de halkın algısının değiştirilmesi gerekir..

Yazarın Diğer Yazıları