Türkiye'nin altındaki sosyal obruklar!

Konya'nın Karapınar ilçesinde yaklaşık 5 metre derinliğinde, 30 metre çapında yeni bir "obruk" meydana geldi...

Bilimsel tespitlere göre obruklar şöyle oluşuyor:

Yer altı suları, karbondioksit ile birleşerek karbonik asit üretir. Bu karbonik asit kireç taşının yoğun olduğu toprakları zamanla çözerek yer altında mağaralar oluşmasına sebep olur, bir müddet sonra mağaranın üstünde bulunan toprak çöker. İşte bu çökme sonucu oluşan derin çukurlara obruk denir.

Peki Karapınar'da neden 2000'li yıllarda sonra obruk oluşumu hızlandı? Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, geçen yıl yaptığı açıklamada özetle şu bilgileri vermişti:

"Bölgede obruk oluşumuna müsait bir yapı var. Suyla karşılaştığı zaman eriyebilir bir katman var. Suyla karşılaştığı zaman oluşan küçük boşluklar zaman içerisinde büyüyor. Üstteki tabaka bir süre sonra ağırlığı taşımayarak aniden çöküyor. Aslında bir karstik şekil, doğal jeolojik bir olay... Fakat bölgede mısır, yonca gibi çok su tüketen ürünler yetiştiriliyor. Konya kapalı havzasında 100 bini belgesiz, 40 bini belgeli, yaklaşık 140 bine yakın yeraltı su üretim kuyusu var. Tabi bunların ne kadar su tükettiği konusunda kesin bir veri yok. Hem yağış az, hem fazla su tüketimi var. Dolayısıyla yeraltında su seviyesinde azalma var. Bu da geçmişte dağlık tepelik alanlarda oluşan obrukları, günümüzde yerleşim alanlarına, tarım alanlarına yaklaştırıyor."

***

Peki Türkiye'nin sosyal düzenindeki obruklar neden oluşuyor? Mesela Türkiye gıda bakımından kendine yeten bir ülkeyken neden, Kanada'dan mercimek alıyor? Üstelik Kanada gibi soğuk bir ülkede yetişen mercimeğin tohumluğu, Türkiye'den götürülmüştür?

Hani Kemal Kılıçdaroğlu'nun sık sık gündeme getirdiği gibi Konya kadar olan Hollanda, nasıl oluyor da yılda 100 milyar Dolarlık tarım ürünü ihraç edebiliyor? Yani Türkiye'den beş kat fazla... Üstelik Çukurova var, Ege var, Trakya var…

Çünkü Türkiye'yi Türkiye yapan bütün alanlarda Konya ovasındaki yeraltı sularının çekilmesine benzer operasyonlar yapılıyor, tarım sektörünü çökertmek için bilimsel bir program uygulanıyor. Tarım çökünce, kitleler şehirlerin etrafındaki korsan yerleşim alanlarında kimliklerini kaybederek dönüşüyor... Nihayet köylerde nüfus kalmadı ama şehirler de yaşanmaz hale geldi… Bu sebeplerle, bütün Türkiye'de kültürel kimlikte, dini algılamada ve bağlı olarak siyasette obruklar oluşuyor…

***

Bunlara, orduya ve aydınlara yapılan kumpasları, üniversitelerin bilimsel bilgi üretmeyen, dolayısıyla ülkeyi ileri değil geri taşıyan kurumlara dönüşmesini, eğitim ve Diyanet teşkilatının da yozlaştırılmasını ekleyin. Üzerine, ahlaksızlığın, adaletsizliğin, yalanın, dolanın hatta hırsızlığın medya üzerinden meşrulaştırılmasını da sos olarak dökün...

Türkiye'nin her kurumunda ve her değerinde neden derin obruklar oluştuğunu bir bütün olarak görmek mümkündür...

***

Siyasileri suçlamak, çok yüzeysel kalır çünkü siyasiler de toplumun temsilcileridir. Kültürel, ekonomik, bilimsel ve siyasal obrukları kapatmak istiyorsak, işe önce kendimizden başlamak durumundayız. Bütün bu obrukların sebebi, kişisel, mesleki ve milli ahlâktaki obruklardır. Çöküşün sebebi yalandır, hırsızlıktır...

Kendi kişiliğini kaybetmiş, tarikatların elinde insanlıktan çıkmış bir toplumda artık tek doğru, çıkar ilişkisidir. Kişiliği olmayan, kendisini başkasının iradesine teslim eden insanlar çoğaldıkça, obruklar büyür. Sonuçta ülke olarak, millet olarak ve devlet olarak o obrukların içine düşmemek istiyorsak, çocuklarımızı kişilikli ve adalet bilincine sahip insanlar olarak yetiştirmek durumundayız... Obruklar kaç yılda oluşmuşsa en az aynı sürede kapanır çünkü…

Yazarın Diğer Yazıları