Türkiye'de ne olursa İslâm dünyası bayram eder?

Tayyip Erdoğan, "Biz tökezlersek Avrupa'dan Amerika'ya kadar tüm Batı'da yükselişe geçen İslâm düşmanları adeta zincirlerinden boşalmışa döner. Biz tökezlersek, coğrafyamızdaki tüm insanları birbirlerine kırdırmak için her gün yeni oyunlar çevirenler bayram eder. Biz tökezlersek hiç şüpheniz olmasın, bölgemizdeki diğer halkların yaşadıkları felaketin bin beteriyle karşılaşırız. Bunun için Türkiye'nin mutlaka dimdik ayakta kalması şarttır." dedi!

***

Peki ama "Fas'tan Endonezya'ya kadar uzanan 22 İslâm ülkesinin haritasını değiştirmek" olarak açıklanan Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanı, İslâm dünyasına bugüne kadar nasıl bir katkıda bulundu ki?

BM Genel Sekreteri Ban-Ki Moon, Erdoğan'a, "Orta Doğu'da liderliğinize ihtiyaç var" diye seslenmişti. Avrupa Musevi Kongresi Başkanı Besnainou, Türkiye'de Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ile görüştükten sonra "Erdoğan'ın, İslâm dünyasının sözcüsü olması gerekiyor" demişti.

"Büyük Ortadoğu Projesi, Türkiye'nin dış politika ilkelerine uygundur. ABD ile birlikte hareket ediyoruz. Amacımız İslâm ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek. Olumsuz bir tablo çıkarsa İran'a kapılarımızı kapatmak zorunda kalırız" diyen de Abdullah Gül idi.

Gül, Çankaya Köşkü'nde İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres onuruna verdiği yemekte yaptığı konuşmada da İsrail'in güvenliği ve tanınmış sınırlar içinde yaşama hakkına sahip olmasının, Türkiye'nin Orta Doğu politikasının değişmez önceliklerinden olduğunu söylemişti.

***

30 Nisan-1 Mayıs 2005 günlerinde, Topkapı'daki Eresin Otel'de "Uluslararası İslâm Dünyası Sivil Toplum Örgütleri Toplantısı" yapılmıştı. Toplantıyı "Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı" düzenlemiş görünüyordu ama arka planda, "Türk Dışişleri Bakanlığı Büyük Ortadoğu Projesi Genel Koordinatörü" Ömür Orhun, yani doğrudan AKP hükümeti vardı!

Al-Nil adlı Mısır gazetesinde yazan Abdullah Hasan Mustafa, bu toplantının, Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan'da hayata geçirilen Soros darbelerinin bir devamı niteliğinde olduğunu yazmıştı.

El Küdüs El Erabi adlı gazete ise Mısır ve Suriye'deki İhvanı Müslimin örgütü ve sivil toplum kuruluşları için ABD'nin 1.1 milyar dolar kaynak ayırdığını ve bu örgütleri kullanarak, Arap ülkelerinde darbeler hazırladığını, para ile ilgili haberlerin USA News gazetesinden alındığını da yazmıştı.

Bu gazeteler, Türkiye'deki toplantının aslında Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında AKP ile ABD arasında imzalanan gizli bir anlaşmadan kaynaklandığını iddia ediyordu.

Kısacası, Arap Baharı, bu toplantıda tezgâhlanmıştı!

***

Alman Süddeutsche Zeitung gazetesinde yazan Kai Strittmatter, 2009 Aralık ayında Patrik Bartholomeos'un sözcüsü Dositheos Anagnostopulos'un kendisine, Erdoğan hakkında, "Bu insan tarihe geçecektir. Hıristiyanlar için böylesine girişimde bulunan bir Başbakan görmedim" dediğini yazmıştı.

"Gölge CIA" denilen Stratfor'un yazışmalarında, Tayyip Erdoğan'ın, Kissinger'e "Bir noktada İsrail'le köprüleri atıp, İslâm dünyasına yaklaşacağını" söylediği ve Kissinger'ın "Erdoğan, İslâm dünyasının lideri olmak niyetinde" dediği ortaya çıkmıştı.

Nitekim Erdoğan, Davos'taki "one minute" senaryosu ile bu hedefine ulaşır gibi olmuştu.

***

Erdoğan'ın, ABD projesine uyarak Libya ve Suriye'nin iç savaşa sürüklenmesinde oynadığı rol ve Mısır'da ABD'nin önce kullandığı sonra darbe ile düşürdüğü İhvan örgütünün hamiliğinden ayrılamaması, böyle bir liderliği imkânsız hale getirdi.

ABD, BOP'u derinleştirmiş ve "İslâm içi çatışma stratejisi" uygulamaya başlamıştı. Irak, Libya ve Suriye'de Müslümanlar birbirini kırıyor, Türkiye'yi yöneten kadro, bu üç ülkedeki yangınlara körükle gidiyordu. Bu politikadan vazgeçildiğine dair hiçbir işaret de yok!

Şimdi bu bilgiler ışığında herkese soralım:

Türkiye'de ne olursa İslâm dünyası bayram eder?

Yazarın Diğer Yazıları