Türkiye yeniden IMF ile masaya oturur mu?
Artık seçimler bitti yeni bir dönem başladı. Ak ile karanın doğru ile yanlışın ortaya çıkacağı bir dönem başlıyor yani ekonomide Yüzleşme dönemi başlıyor. AKP'nin dünyanın en pahalı deneyi olan negatif faiz politikası belki de ilk kez ağır faturasını masaya getirecek
Mehmet Şimşek bugüne kadar hep yerel seçimlerden sonra Türkiye'ye para akacağını söyledi. Tabii ki biz orada şu soruyu sorduk:
Neden yerel seçim?
Yerel seçimden sonra ne olacak ki yabancı daha önce gelmediği Türkiye'ye koşarak gelecek?
İşte bu sorunun da yanıtını kısa süre sonra alacağız yani Mehmet Şimşek'in söylediği gibi Türkiye'ye yabancı yatırımcılar sırtlarında para çuvalıyla koşarak gelecekler mi, bu parayı devlet tahviline borsaya ve Türk şirketlerine yatıracaklar mı?
Bu sorunun yanıtını artık Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası'ndan alacağımızı umuyorum. Tabii ki Mehmet Şimşek bunları söylerken güvendiği bir şey vardı o da yabancının istediği IMF politikalarını andıran tedbirlerin alınmasıydı. Onun açılımı şu:
Acı reçeteyi vatandaşa dayayacaksın, vergiyi zamları yapacaksın. Tabiri caizse sırtındaki ceketi bile alacaksın onları yüksek faiz olarak bana ödeyeceksin diyor. Nitekim IMF de böyle yapmıyor mu? Neden IMF'nin girdiği ülkede vatandaş, dar gelirli mağdur oluyor? Çünkü bu politikaların esası şu; vatandaşın boğazından kesip rantçılara vermek. Kim bu rantçılar? Parasını yüzde 9 faizle (bu arada bu faiz dolar bazında) Türkiye Cumhuriyeti'ne borç veren tefeciler. Acı olan şu Türkiye'yi tefecilerden kurtarmak istiyoruz diyenler tam tersi daha acımasız, daha gaddar tefecilerin kucağına itti. Artık seçimler bitti vatandaşın elindeki en güçlü silah yani oy hakkı bitti.
Ne yaparsa yapsın iktidarı cezalandıracağı hiçbir gücü kalmadı. 4 yıl çaresiz bu politikalara razı olacak. Zamlardan bunaldıkça “ellerim kırılsın” diyecek. O eller 20 yıldır kırılmadığına göre bundan sonra da kırılmaz emin olun. Çünkü AKP'nin son 4 yılda kazandığı bütün seçimlerde ekonomi berbattı ama insanlar buna rağmen oy verdi. Bu nedenle ister elim kırılsın, ister kafam kırılsın desin bir anlamı yok. Şimdi yüzleşme dönemi.
Şimdi daha çok vergi vermeniz için daha çok çalışmanız gerek.
Daha çok kölelik düzeni için az tüket çok çalış.
Çünkü Türkiye tefecilere çok para ödemek zorunda. Politikacıların hatasını kapatmak zorunda. Hani bir söz var ‘Coğrafya kader’ diye. Bunu şu şekilde okumakta yarar var: Sandık kaderdir. Oraya attığın her oy senin kaderindir. O sandık senin kaderini belirliyor. Zammı, yoksulluğu daha çok vergiyi sana uygulayacağını söyleyen bir iktidarı tercih eden insanlardır.
Burada bir başka konuyu tartışmaya açmak istiyorum. Bakan Mehmet Şimşek acaba Erdoğan'ı ikna edip kısa yoldan IMF'nin kapısına gider mi? Biliyorsunuz IMF demek, Amerika demek. Amerika ile yeniden ilişkilerin düzelmesi bu olasılığı güçlendiriyor. Önümüzdeki günlerde yine ekonomiyi konuşuyor olacağız.
Allah fakirin fukaranın yardımcısı olsun. Gerçekten onları çok kötü günler bekliyor