Siyaset, sadece Türkiye'de değil, ABD, İngiltere ve Fransa'da da yozlaştı.
ABD Başkanı Donald Trump, 2020'deki başkanlık seçimlerine katılacağını açıklayan Vermont Eyaleti Senatörü Bernie Sanders için "Çılgın Bernie yarışa katıldı. Kendisine başarılar diliyorum." diye bir mesaj yayınladı.
Sanders ise Trump'a "Çılgın olan şey; ırkçı, cinsiyetçi, yabancı düşmanlığı ve sahtekârlık yapan bir başkanımızın olması. İnsanları bir araya getirip sadece Trump'ı yenmekle kalmayacağız, aynı zamanda bu ülkenin ekonomik ve politik hayatını da değiştireceğiz." diye cevap verdi.
Kendisini "demokratik sosyalist" olarak nitelendiren Sanders, ABD'de mevcut siyasi ve ekonomik düzene karşı eleştirel tavrıyla tanınıyor.
***
İngiltere'de ise ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin lideri Jeremy Corbyn'i parti içi mücadeleyle devirmeyi başaramayan milletvekilleri istifa ederek yeni bir süreç başlattı. Gerekçe olarak da Corbyn'in "İsrail politikalarını eleştirerek Yahudi düşmanlığı yapması" gösteriliyor!
Corbyn seçildiği zaman da İngiltere'de darbe tartışması yapılmıştı.
Sunday Times Gazetesi, bir generalin Corbyn'in başbakanlığa gelmesi durumunda ordunun buna sessiz kalmayacağı yolundaki sözlerini manşete taşımıştı.
Sunday Times, Corbyn'in Rusya, Hamas, Hizbullah ve İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu ile bağlantıları olduğu iddialarını gündeme getiren haberler de yapmıştı. Tıpkı Türkiye gibi değil mi?
Corbyn, son seçimde ekonomik eşitlik ve adalet mesajı verdiği kampanyayla oyunu yüzde 40'a yükseltti. Theresa May'in Muhafazakâr Partisi ise parlamentoda çoğunluğu kaybederek azınlık hükümeti kurmak zorunda kaldı.
***
Fransa Cumhurbaşkanı Macron da Siyonizmi, İsrail'in varlığını ve İsrail'in politikalarını eleştirmeyi suç haline getirmeyi planlıyor!
"Anti Siyonizmi anti semitizmin modern zamanlardaki şekli olarak tanımlamak" için ilave adımlar atacağını söyleyen Macron, bunun Uluslararası Soykırım Anma İttifakı'nın savunduğu tanımla aynı çizgide olacağını belirtti.
Bu arada Fransız parlamentosunun anti semitizmle mücadele komisyonundaki milletvekilleri de "anti Siyonizmi suç haline getirme" çabasına girmiş durumda!
***
Bu ajans haberleri gösteriyor ki, ABD, İngiltere ve Fransa'da iktidarlar, hedefe ulaşmak için muhalif liderleri karalamak ve susturmak dahil her yolu mubah görüyor!
Türkiye'de yapılan nedir peki?
Cumhurbaşkanı, siyasi rakiplerini "dörtlü çete" olarak nitelendiriyor! Bununla yetinmiyor, "Kandil ve Pensilvanya'dan yönetiliyorlar" diyor.
Dört siyasi partinin dördü de terör örgütlerinden emir alıyorsa, bu partilerle birlikte seçime girilir mi?
Madem terör örgütleriyle bağlantıları var, bu durumu miting meydanlarında seslendirmenin ne kıymeti var? Yoksa bu ifadeler çaresizliğin dışa vurumu mudur?
***
Anlaşılıyor ki hem Türkiye'de hem de ABD, İngiltere ve Fransa'da iktidarlar çatırdıyor. Kutuplaştırmak, düşmanlaştırmak yoluyla "oyları konsolide etmek" artık mümkün değil. Zira herkes durumun farkında!
İktidar sahipleri, konumlarını korumak adına her yönteme başvuruyor ama ne demişler; olacakla öleceğe çare bulunmaz!
