Türkiye neden yabancılar için bir rüya ülkesi?

Türkiye’nin dünya ekonomik krizinin etkilerini en az yaşayan ülkelerden biri olduğu, yeniden büyük bir kalkınma hızı yakaladığı, borsanın tarihi rekorlar kırdığı gibi parlak laflar ediliyor. Bu söylemlere ciddi bir itiraz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi.
Kılıçdaroğlu, “Borsa çok iyi gidiyor. Ama gittiğim toplantılarda ’Borsadan kazanan var mı?’ diye soruyorum kimseden ses çıkmıyor. İşsizlik herkesin evinde bir tehlike olarak bekliyor. Sayın Başbakan’a bir soru sormak istiyorum: Geçen ay Türkiye’ye 1 milyon dolar getiren bir yabancı ne kadar kazandı? Arkadaşlar hesapladı 56 bin dolar kazanır. Acaba hangi sanayici bu parayı kazanır. Adamlar Japonya’da düşük faizli kredi çekip Türkiye’ye getiriyor burada kazanıp gidiyor. Bu ekonomi politikası kime hizmet ediyor? Bu soruların cevabını bulursak Türkiye değişecektir” dedi.

***


Kılıçdaroğlu’nun, sorusuna cevap teşkil edecek haberler var. İkisi Belçika’dan biri Yunanistan’dan..
Belçika’da De Tijd gazetesi aynen
şöyle yazdı:
“Dexia şirketler grubu, önümüzdeki yıllar için tümüyle Türkiye kartını oynuyor. Grup, her şeyini Türkiye üzerine oynadı. Mantıklı, zira Türkiye bankacılar için cennet vadeden bir ülke gibi. Flaman Bölgesi Başbakanı Peeters, Türkiye’yi ’Bahçemizde gelişen bir piyasa’ olarak tanımlamıştı. Türkiye, yüzde 11,7 büyüme oranı ile Çin’i ve G20’yi geride bıraktı ve ekonomi uzmanları Türkiye’nin bu ritimde bir süre daha gidebileceğini düşünüyorlar.
Bu arada bütçe açığı kontrol altında tutuluyor ve enflasyon yenildi. Tüm bunları, yeni kredi alabilecek genç bir nüfusla karıştırdığınızda karşınıza bankacılar için bir rüya ülkesi çıkıyor.”
Gazete bir başka haberinde “Türkiye borsası, yatırımcılar için hoş bir sadâ gibi” başlığını kullandı ve BNP Paribas Inverstmant Parteners’in Türkiye uzmanı Göktürk Işıkpınar’ın “Türk tahvillerinde bir müzik var. İç tüketim, GSİH’nın yüzde 70’ini oluşturuyor. Nüfusumuzun üçte biri 25 yaş altında. Daha ileri yaşlarda ev, mobilyalar ve bir araba satın alıyorlar” sözlerine yer verdi.
Yunanistan’ın Eleftheros Tipos gazetesi ise Türkçe kurslarına yoğun ilgiden bahsetti ve Tina Zogopulu’nun, “Bu yıl 250 öğrencimiz var. Kimi Osmanlı tarihi üzerine yüksek lisans yapmak istiyor, kimi dedeleri İzmirli olduğu, kimi Türkiye’de yaşamak istediği için Türkçe öğreniyor. İki yıl önce evli olan doktor bir çift, Türkçeyi öğrenir öğrenmez büyük bir hastanede çalışmak üzere İstanbul’a gitti” sözlerini yayınladı. Gazete, “Türkçe bilenler, Türk şirketleriyle işbirliği yapan Yunan firmalarında kolayca iş buluyor” dedi..

***

2005 yılı Nisan ayında dünyanın dev şirketleri, İstanbul’da Tayyip Erdoğan başkanlığından toplanmıştı.
Electrolux şirketinin Türkiye Genel Müdürü Nevio Pollesel, Türkiye dahil birçok ülkede yatırım için fırsat kolladıklarını söyleyerek “İyi bir avcı silahı dolu beklemeli. Üzerinden ne zaman bir kuş geçeceği belli olmaz. Biz de öyle yapıyoruz” demişti. Yani, Türkiye’nin satışa çıkardığı varlıkları onlar için avlanacak birer kuştu.
İngiltere’nin Financial Times gazetesinde 7 Aralık 2006 tarihinde, Vincent Boland ve Paul Betts, “Türk Lokumu” başlıklı yorumda “Geçtiğimiz dört yıl içerisinde AB ve IMF’nin teşvik ettiği reformlar, Türkiye ekonomisinin AB’ye entegrasyonunu pekiştirdi. Bu da Dexia, Fortis, Citigroup ve BNP Paribas gibi yabancı yatırımcıların, ekonomik dönüşümden en fazla faydalanan sektör olan bankacılık sektörüne girmelerini sağladı. Öte yandan yatırım bankaları İstanbul’da çok ciddi miktarlarda alımlar yapıyor” diye yazmışlardı.
Görüldüğü gibi Türkiye’deki büyüme, tamamen yabancılara yarıyor. Lokumu
yabancılar yiyor!

Yazarın Diğer Yazıları