Türkiye, neden bir Chavez çıkaramadı?

İnsanlık, dünya üzerinde uygulanan ve artık vahşi kapitalizmin de ötesine geçmiş ekonomik, siyasi, kültürel ve askeri terörizme bir yerden başkaldıracaktı. Bu başkaldırı Güney Amerika ülkelerinde başladı.
Paraşütçü komando Hugo Chavez, Venezuela Devlet Başkanı seçildikten sonra IMF’yi kovdu, petrol şirketlerinin vergilerini iki misline çıkararak parayı yoksul mahallelerdeki evsizlere dağıttı, onlara ev veya işyeri için arazi dağıttı, kısmi bir toprak reformu yaptı!
2 ay sonra bir darbe ile Chavez esir alındı, fakat yoksul kitleler sokağa dökülerek ona sahip çıktı. Ülkenin Amerikan işbirlikçisi zenginleri ülke çapında felç edici grevler başlattı, petrol üretimini durdurdu ama Chavez’i deviremedi. Chavez her geçen gün duruma daha fazla hakim oldu.


***


Chavez, Güney Amerika’nın Atatürk’ü olan Simon Bolivar’ın izindeydi. Hugo Chavez’den sonra Arjantin’de Nestor Kirchner, Brezilya’da Lula de Silva, Uruguay’da Tabare Vazguez, Şili’de Michelle Bachelet ve Bolivya’da Evo Morales iktidara geldi. Bu yönetimlerin en büyük özelliği, ülkelerinde millileştirme istekleri ve emperyalizm karşıtı olmalarıydı.
Türkiye ise Atatürk’ten sonra onun izinde giden bir lider çıkaramadı. Neden acaba?
Chavez, 13 Haziran 2005’te “Kapitalizm, istikrarsızlık, şiddet ve kardeşin kardeşe düşman olmasına giden yoldur” ve 22 Ağustos’ta “Dünyadaki en büyük yıkıcı güç ve en büyük tehdit, Amerika’nın uyguladığı emperyalizmdir. Dünya, bu yolda ilerlemeye devam ederse, yıkım kaçınılmaz olacak” diyordu.
Chavez, “Şer ekseninin ne olduğunu biliyorsunuz, Washington; onlar şer ekseni ve onların dünyada tehdit eden, işgal eden, öldüren ve suikast düzenleyen müttefikleri. Biz hayır eksenini oluşturuyoruz” diyordu.
Yaşadıkları ekonomik krizlerden IMF’yi sorumlu tutan yedi Güney Amerika ülkesi; Brezilya, Venezuela, Arjantin, Uruguay, Paraguay, Ekvador ve Bolivya liderleri, IMF’nin yerini alacak bir ortak banka kurmuştu.
“Banko Del Sur” yani “Güney Bankası” adı verilen banka ekonomik, sosyal ve bilimsel projelere destek olacaktı.

***

Erol Manisalı, “Türkiye niçin Gümrük Birliği’ni imzaladı? Türkiye’de ileride Hugo Chavezler, Lulalar çıkmasın diye, yani ulusalcı politikalar izlenmesin diye, yani Türkiye Batı kapitalizmine ya da emperyalizmine tek yanlı bağlansın diye, yani İran’daki Musaddık yerine kukla Şah Rıza Pehlevilerin bulunması gibi bir durum olsun diye bu imzalanmıştır. Bugün Türkiye’de Rıza Şah Pehlevilerin benzerleri var” diyordu.
Chavez’in milliyetçiliğini de değerlendiren Manisalı, “Kavramlar nispidir. Amerika milliyetçi olduğu zaman faşizm getirir. Venezuela milliyetçi olduğu zaman antiemperyalizm getirir. Bush, milliyetçiliği emperyalizmin bir aracı olarak kullanmaktadır. Buna karşılık Venezuela, milliyetçiliği anti emperyalist bir araç olarak kullanmaktadır. Türkiye’nin milliyetçiliği de antiemperyalist olmalıdır. Atatürk’ten beri bu böyledir. Atatürk’ün milliyetçiliği antiemperyalisttir. Çok nettir” diye görüş bildiriyordu.


***


Türkiye’de siyasi partiler, ekonomide, uluslararası ilişkilerde milli bir politika takip edeceklerine dair umut vermiyor! ABD ve AB ile ilişkilerde Türkiye’nin stratejik çıkarlarını koruyabileceklerine dair güven vermiyorlar. Hiçbiri, ABD politikalarına karşı bir Chavez refleksi göstermiyor. Bu sebeple, siyasette yeni yapılanmalara ihtiyaç vardır..
Toprağın bol olsun Chavez...

Yazarın Diğer Yazıları