Terörün siyasal uzantısı parti (DTP), Anayasamız ve yasalarımıza aykırı davrandığı için yüksek yargı tarafından kapatıldı.
AKP kapatma davasında “hayır” oyu kullanan Başkan Haşim Kılıç’ın da “evet” demesiyle, Anayasa Mahkemesi (AYM) “oybirliği” ile karar verdi.
Şimdi bu gerçek göz ardı edilerek, kimi AKP yanlılarıyla yönetici ve milletvekilleri AYM’yi eleştiriyor. Bu eleştiriler, birer seçmene selam anlamı taşıyor. Yani, “Bakın biz çok demokratız. Elimizden bir şey gelmiyor. Aslında biz AYM kararını desteklemiyoruz” demek istiyorlar.
Kimi yazar ve aydın ise, neredeyse AYM’yi sözde “Ergenekon’un uzantısı” olarak yaftalama peşinde.
Mahmur’laşmak!..
Bu arada, Kuzey Irak’taki PKK kampları boşaltılmak isteniyor. Bu, ABD’nin Irak’tan kademeli olarak çekilme planının bir parçası aslında.
ABD, PKK’nın Irak’a yük olmamasını, Türkiye’nin de Irak’taki PKK’ya operasyon yapmamasını istiyor.
Kendi gücünü daha ekonomik kullanmak istediği için, PKK’yı askeri güçle değil, diplomatik yolla denetlemek istiyor. Bunun yükü de Türkiye’nin üzerinde kalacak!..
O yüzden, Mahmur ve Kandil’dekilerin Türkiye’ye gelmesi planlandı. Bunu da Türk Milletine yavaş yavaş hazmettirmek istiyorlar. Türkiye’ye yerleşecek yaklaşık beş bin kişi, ilerde nasıl değerlendirilecek acaba?
AKP İktidarının son 7 yılda uyguladığı “PKK politikası” ile Türkiye zaten mahmurlaşmıştı. Şimdi ise Mahmur’laşacak!..
Tunceli’nin adı Dersim, İstanbul’unki de Konstantinopolis mi?..
Öte yandan, Başbakan Erdoğan’ın geçen hafta ABD’de Başkan Obama ile yaptığı görüşmede verdiği sözler henüz bilinmiyor.
PKK elebaşılarının da ya affedilmesi ya da Türkiye üzerinden 3. ülkelere gönderilmesi söz konusu imiş.
Bunlar, 3. ülkelere gönderilecek ise, “Türkiye üzerinden göndermek” ne anlama geliyor?
Zaten Irak’tan bir uçağa doldurularak istenen ülkeye gidemez mi? Gider.
Buna kim engel olmak ister? Kabul eden ülke varsa, hiç kimse!..
O zaman bu “Türkiye üzerinden göndermek” kavramının yetkililer tarafından açıklanması gerekir.
AKP, “açılıma” devam edip,
kimi yerleşim yerlerinin adlarını değiştirecekmiş.
Peki, Tunceli’nin adı Dersim olunca, İstanbul’un adı da Konstantinopol mü olacak?
Sefalet gizleniyor..
Önümüzdeki yılın bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmeye başlandı.
2010 Bütçesi görüşmeleri bile bu “açılım” ve “DTP’nin kapatılması” konularındaki tartışmalara sahne oldu.
Ülkemiz gelecek yılda da ekonomik çöküşten kurtulamayacak.
Bu sözde açılımlar ve terör tartışmaları aslında çöken ekonomiyi unutturmaya yönelik. ABD kaynaklı dünya ekonomik krizi Türkiye’yi tam 5 kat daha fazla etkiledi.
İşsizlik hızla arttı. Yeni istihdam yaratılamıyor.
Kalkınma söz konusu bile değil.
Millet sadaka verilerek dilendiriciliğe iyice alıştırıldı. Oysa bu insanlarımız alın terleri ile çalışarak kazanmak istiyor, kimseye muhtaç olmadan.
Mutfaklardan dışarıya taşan bu sefaletin üstü daha ne kadar örtülebilir ki?..
Acaba, seçimlere kadar dayanabilirler mi?
